Okçuluk alanında dersteydik. Atışlarım fena sayılmazdı, aslında kampta bu kadar uzun süre kalmış biri için pek iyi değildi. Ama sonuçta bir aydır kamptan uzaktım. Atış yaparken Artemis'ten aldığım ilk dersi hatırladım ve ilk atışlarımı da. İtiraf etmeliyim ki ilk atışlarım çok hemde çok kötüydü. Ama Artemis sayesinde atışlarım çok iyi bir hal almıştı. Atış yapmayı bırakıp diğer melezleri izlemeye başladım. O sırada gözüme biri çarptı, atışları benim ilk atışlarım gibiydi. Ama istekli görünüyordu, yani biraz antrenmanla mükemmel atışlar yapabilirdi. Yanına yaklaştım ve ona ismimi söyledim. O da isminin Rae olduğunu ve Nyks melezi olduğunu söyledi. Nyks kulübesinden birkaç arkadaşım vardı ama bazı melezleriyle de kavgalıydım. Yinede Rae'ye içim ısınmıştı, biraz sohbet ettik. Ardından onu kulübeme çağırdım. İlk olarak Nyks kulübesine uğradık, Rae birkaç şey aldı ve ardından Persephone kulübesine gittik. Vardığımızda "İşte bizim kulübemiz." dedim. Rae'yle birlikte içeri girdik, sanırım kulübemizi sevmişti. Birkaç dakika sonra dönüp "Beni kulübene davet ettiğin için teşekkürler." dedi. Bende gülümsedim, ardından oturup konuşmaya başladık.