Olimpos Rpg Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi. |
|
| İyi ki doğdun, Chelsea Cocteau-Evans! -Tüm kızlar davetli- | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Lena H. Bryce Artemis Avcısı/Sanat ve Zanaat Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 3383 Kayıt tarihi : 23/01/11
| Konu: İyi ki doğdun, Chelsea Cocteau-Evans! -Tüm kızlar davetli- C.tesi Tem. 23, 2011 10:20 am | |
| - Spoiler:
Lütfen rp' lerinizi 24.07.2011 tarihinde yazınız. Saat 10.30' da; saatin alarmıyla uyandım. Bu gün gerçekten çok heyecanlıydım çünkü; on yıldır ilk defa bir doğum günü kutlayacaktık. Bu gün biricik kardeşimiz Chels'in doğum günüydü ve ona sürpriz bir parti verecektik. Bu nedenle hızla yatağımdan kalktım ve Kath'in odasına gittim.Kath çalışma masasına oturmuş, Chels' e aldığı hediyeyi paket ediyordu. Beni görünce bantı masanın kenarına yapıştırdı ve ''Günaydın. Çok geç kaldın, herkes üstünü giyindi bile. '' dedi telaşla. Ona paketi bantlamasında yardımcı olmak üzere yanına gittim. '' Giyeceklerim hazır. Peki Chels uyandı mı? '' diye sordum. Kath elimden bir bant parçası daha aldı ve '' Ah,hayır. Geç uyanması için ona şarap içirdik dün gece. '' dedi kıkırdayarak. Gülümseyerek ''Harika ,yine de hazır olalım. Ben hemen üstümü giyineyim. '' dedim. Onaylarcasına başını salladı ve saon bant parçasını da yapıştırdı pakete. Ben de Kath'in odasından çıkıp koridorda koşturarak kendi odama gittim. Ne giyeceğimi dün belirlemiştim. Gardırobu açıp koyu renk dar kotumu, beyaz tişörtümü ve deri ceketimi çıkardım. Üstümü giyindikten sonra saçlarımı saldım ve Artemis' in hediyesi gümüş tokayı saçımın ucumuna iliştirdim. Kendimle ilgili işleri bitirince, yatağımın altına sakladığım hediye paketini çıkardım. İçimden Ipod'unun olmadığını umdum.Artık her şey hazırdı. Az sonra diğer kulübelerdeki kızlar da gelirdi. Hediyemi alıp odadan çıktım ve pastanın ne alemde olduğunu görmek üzere mutfağa gittim.- Chels'e aldığım hediye.:
| |
| | | Clara Thompson Artemis Avcısı/Melez Danışmanı/Doğa Bilimleri Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 4592 Kayıt tarihi : 12/10/10
| Konu: Geri: İyi ki doğdun, Chelsea Cocteau-Evans! -Tüm kızlar davetli- C.tesi Tem. 23, 2011 11:08 am | |
| Bırakın beni! Bırakın! Hayır, rüyamda bir canavara bağırmıyordum. Yorganımı çekiştiren avcıya bağırıyordum. "Ne istiyorsun tanrılar aşkına?" diye bağırdım yüzümü yastığıma gömerek. Gece uyku tutmamıştı, gün ağırırken uykuma dalmıştım ve şimdi bir avcı beni uyandırıyordu! "Alex, Alex!" diye fısıldadı kız kulağıma. "Bugugüğün, Chegelseaginigin doguğum gügünügü." dedi kısık sesle. "Ne!?" diye fısıldadım. Kuş dilini en son on üç yaşında falan kullanmıştım. Sonra söylediği şeyi çözdüm. "Haaa!" Tabii ya! Uzun süredir planlıyorduk bu partiyi. Başta Lena, bütün avcılar çalışmıştık. Ben de harika becerilerimle bir pasta yapmaya çalışmaya karar vermiştim dün gece. En azından bunu yapmak istiyordum. Tabii ki bir hediye de almıştım ama bunu beğenir miydi bilemiyordum. Chelsea gerçekten iyi bir dostumdu, onu gerçekten ama gerçekten seviyorum. Ona değer verdiğimizi göstermek için hediyeye ihtiyacımız yoktu ama, bu bir klasikti. Hediyesiz olmazdı. Ayrıca onun hediyeleri açarkenki yüz ifadesini çok merak ediyordum. Harika olacaktı. "Alexa kalkıyor!" diye bağırdım. Yastığı yüzümden attım ve ayağı fırladım. Beni uyandıran avcı gitmişti. Omuz silkip eskiden Adyali adlı bir avcıya ait olduğunu öğrendiğim kızın dolabını açtım. 3 haftadır buradaydım ve bu odaya kendi dokunuşlarımı atmıştım. Bir köşede koskoca bir tuval vardı, üzerinde rengarenk boya desenleri kurumaktaydı. Etraf boya kokuyordu ama bu koku hoşuma gidiyordu. Dolabın üzerinde Manhattan'dan aldığım bir sürü pofuduk hayvan duruyordu. tüylü birkaç şalı yatağımın ve dolabımın üzerine geçirmiştim. Nevresimleri de değiştirmiştim tabii. Koyu pembe ve camgöbeğinin hakim olduğu bir nevresim vardı şu an yatağımda. Etraf rengarenkti, benim de çok hoşuma gitmişti. Dolabımdan koyu pembe bir üst ve rengi camgöbeğine benzer bir kot pantolon aldım ve üzerime geçirdim. Saçımı tepeden atkuyruğu yaptım ve dolabımın alt rafından minik hediye paketimi çıkardım. Mutfağa koştuğumda Lena'nın orada olduğunu gördüm. "Pasta?" dedi sadece. "Diğerleri daha gelmemiş, biz başlayalım istersen Len." Başını salladı. Buzdolabından kremşanti ve pastanın içi için keki çıkardım. Lena da diğer malzemeleri çıkarırken diğer avcıların da yardıma gelmesini diledim. - Nice yıllara Damloş!:
| |
| | | Satellite Morgan Artemis Avcısı/Kulübe Lideri/Melez Danışmanı/Araba Yarışları Koordinatörü/Okçuluk Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 3387 Kayıt tarihi : 24/08/10
| Konu: Geri: İyi ki doğdun, Chelsea Cocteau-Evans! -Tüm kızlar davetli- Ptsi Tem. 25, 2011 11:40 pm | |
|
Kulübedeki patırtılar üzerine gözlerimi hafifçe araladım.Yine kulübede terör esiyordu anlaşılan. Sızlana sızlana yüzümü yıkamak için tuvalete doğru ilerlerken birden tavana asılı balonlara çarptı gözüm. Ardından aptal kafama lanetler okuyarak odama geri döndüm. Bugün canım kardeşimin, biricik dostumun, sırdaşımın doğum günüydü ve ben bunukısa bir süreliğine de olsa unutmuştum. Odama girerek kapımı kapattım ve ona aldığım hediyeyi çekmeceden çıkartarak gülümsedim. Aslında hediye hiçbir şekilde ona layık değildi, o çok daha iyilerini hak ediyordu fakat yarım elma gönül alma tarzında da olsa hediyemi ona vereceğim için mutluydum. Masamda bulduğum bir kağıdın üzerine pilot kalemle not düştüm olabildiğince acele ederek. Seni seviyorum kardeşim, hayat boyu mutluluklar. Ardından paketin üzerine bu notu koydum ve hediyeyle ilgili işlemlerimi bitirdiğim için büyük bir huzurla nefes verdim. Üzerime giyecek bir şeyler bulabilmek adına dolabı açtım. Beyaz tişörtle siyah kot pantolonu birbirine uydurduktan sonra zaten dünden örgülü olan saçımı tarakla hafiften düzelttim. Tam başıma gümüş tacımı takacakken bir süre sonra bundan vazgeçtim. Hepimiz kardeştik, hiçbirimizin birbirimizden üstünlüğü yoktu ve Artemis'in yanında olmadığımız sürece liderliğimi göstermeme de gerek yoktu. Yüzüme bir gülümseme kondurarak salona doğru ilerlemeye başladım. Aklım karışıktı, yine duygusal anlar yaşayacaktım eskileri hatırlayıp. Hiçbirimiz büyümeyecektik, savaşlarda yenilmediğimiz sürece sonsuza kadar yaşayacaktık. Bu yüzden tarihlerin pek bir önemi yoktu. Monoton bir yaşamımız olacak olsa da hepimiz avlanmayı seviyorduk, istiyorduk. Bunu biz seçmiştik. Büyümemeyi, günleri, haftaları umursamamayı. Önüme düşen bir parça saçı sağ elimle geriye attıktan sonra salondan içeri girdim. Hediyemi masanın üzerine bıraktım ve Chels'in pastası için neler yapıldığına bakmak üzere mutfağa doğru ilerlemeye başladım. Lena gerçekten çok çabalıyordu, sanırım kulübe için benden daha çok enerjisini harcıyordu. Yanına giderek sırtını sıvazladım. "Her şey mükemmel olmuş Lena." dedikten sonra gülümsedim ve kızlara yardım amacıyla ben de işe soyundum. Chels'in uyanmamasını dileyerekten buzdolabının kapağını açtım ve Lena ile Lexa pastayı yaparken ben de el yapımı içecekler için işe koyuldum. Geçen gün Bay D.'nin namıdiğer Dionysos'un bahçesinden aşırdığımız üzümleri sıkıyordum. Dionysos kızı deli Chels'e de bu yakışırdı zaten. Üzümleri sıkmayı bitirdikten sonra da şarapları hazırlayacaktım. Kimi zaman kampa gelmek hoş oluyordu doğrusu. Uyanık olan avcılar olarak Chels'e harika bir doğum günü yaşatmayı istiyorduk hepimiz, tarih yirmi dört temmuzu gösterirken. Diğerlerini de az sonra uyandırmayı planlıyordum. Chels bu hazırlıkları görünce ne yapacaktı, en çok da onu merak ediyordum.
- sesiniyediğim:
| |
| | | Kathie Mitchiel Davies Artemis Avcısı/Parti Organizatörü
Mesaj Sayısı : 443 Kayıt tarihi : 20/12/10
| Konu: Geri: İyi ki doğdun, Chelsea Cocteau-Evans! -Tüm kızlar davetli- Salı Tem. 26, 2011 3:46 am | |
| Kampta avcılar dışın herkesle iyi anlaşmasam da sevdiğim birkaç kişi vardı elbette. Bu kişilerden biri olan Athena kızı Andrea ile New York'a alışveriş yapmak için gitmeye karar verdiğimizde bunun çok güzel bir eğlence olacağını en başından beri hissediyordum. Tüm bunlar avcı kardeşlerimizden Chelsea'nin doğumgünü için planlanmış olsa da Andy ile beraber New York'ta geçirdiğim bir gün bana çok iyi gelmişti. Pegasuslarla başladığımız yolculuğa New York'un işlek caddelerinde yürüyerek devam etmiştik. Onca insan kalabalığı içerisinde yürüyecek yer bulamazken sokak sokak koştuğumuza inanamıyordum. New York'ta alışveriş yapmak ve Chelsea'ye hediye almak için biraz geç kalmıştık ve bu da bizi hızlı olmaya mahkum bırakıyordu. Pegasuslarla uçarken bile yüzümü yalayıp geçen rüzgar bana yüz felci geçirtebilirdi. Mağaza mağaza dolaşıp güle oynaya gezdikten sonra bu güzel alışverişin bitme zamanı gelmişti. Chelsea'nın beğenebileceği bir hediye aldıktan sonra New York'ta kendimiz için de bir şeyler almadan ayrılmak istemeyip birkaç mağaza daha dolaşmıştık. Sonuçta böyle şeyleri her gün yapmıyorduk. Sevdiğim insanlarla yaptığım küçük kaçamak gezilerin bitmesini doğal olarak istemiyordum elbette. New York'taki gezimizi olabildiğince uzatıp gezebildiğimiz kadar mağazayı gezdikten sonra serinlemek amacıyla oturduğumuz bir pastahanede dinlenmeye başlamıştık. Andrea poşetlerini kenarına astığı sandalyeye iyice yerleşirken buzlu limonatasından bir yudum aldı ve saatine bakarak ''Kampa geri dönsek iyi olacak, partiden önce yardımımıza ihtiyaçları olabilir.'' dedi mahzun bir ses tonuyla. Haklıydı da, uzun zamandır geziyorduk ve zaman hiç ummadığımız kadar hızlı geçmişti. Parti hazırlıklarına yardım etmek için ayrılmak zorundaydık. Her ne kadar bu alışverişin hiç bitmemesini istesem de yapabileceğim bir şey yoktu. Canımdan çok sevdiğim avcı kardeşim Chels'in doğum gününü hayatta kaçıramazdım. Peki anlamında başımı salladıktan sonra ''Yola koyulsak iyi olur öyleyse.'' diyerek yerimden kalktım. Pegasuslarımıza binerek kampa dönmek için yol almaya başladığımızda üzerimdeki gerginliği attığımı fark etmemek imkansızdı. Uzun zamandır ihtiyacım olan tek şey kısa bir süreliğine de olsa avcılık yaşamımdan ayrılmaktı. Melez gibi değil de normal bir insan olarak geçirdiğim bu gün beni oldukça rahatlatmıştı. Mutlu olmaya başladığımı hissedince kendimi yüzüme yalpalayıp geçen rüzgarın serinliğine bıraktım.
Kampa vardığımızda meydanda Andrea ile ayrılarak kendi kulübelerimize dağılmıştık. Yavaşça içeri girdiğim kulübede gördüğüm kadarıyla hiçbir hazırlığa başlanmamıştı. Geç kalmadığıma sevinerek uysal adımlarla odama doğru ilerledim. Kapımı kapatarak öncelikle üzerimi değiştirmeye karar verdim. Dar kot pantolonumu ve kolsuz mor tişörtümü giyerek her zamanki gibi sade bir görünüm seçtim. Abartılı olmayan siyah topuklu ayakkabılarımı da ayağıma geçirerek ayakkabının vereceği her türlü rahatsızlığa kendimi hazırlamaya çalıştım. Benim tercihim her zaman için rahat olan görünümdü. Ama Andrea New York'ta benim için seçtiği bu ayakkabıları partide giymezsem ciddi anlamda kırılacağını söylediğinde başka seçeneğim kalmamıştı. Odamın köşesine bıraktığım hediye poşedini alarak Chels'e aldığım elbiseyi paketlemeye başladım. Mağazadayken acele etmemiz sonucu paketlemeyi unutturmuştum ve bu iş bana kalmıştı. Elimden geldiğince kapladığım kutuya aldığım elbiseyi yerleştirirken Lena odama girdi. Kısa süren bir konuşmadan sonra Lena odadan çıktı. Hediye paketini de bitirdikten sonra son bir kez aynaya baktım ve alnıma düşen dalgalı saçlarımı kulağımın arkasına ittirirken derin bir nefes aldım. Paketlediğim hediye kutusunu alarak odamdan çıktım. Topuklu ayakkabı sesleri koridorda yankılanırken elimden geldiğince sessiz olmaya çalışıyordum. Her ne kadar Chels'e kolay kolay uyanmaması için şarap içirmiş olsak da bu riski göze alamazdım. Kulübe mutfağında seslerini duyduğum kardeşlerimin yanına doğru ilerlemeye başladım. Eminim ki yardımıma ihtiyaçları olacaktı.- İyi ki doğduun. ♥:
| |
| | | | İyi ki doğdun, Chelsea Cocteau-Evans! -Tüm kızlar davetli- | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|