Joanna Oldwin Nyks'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 60 Kayıt tarihi : 03/07/11
| Konu: Geçmişte ki Anılar Salı Tem. 05, 2011 6:16 am | |
| Güneş bir kez daha batmak üzereydi, asumanı kapsayan turunculuk hoş bir doğa harikasını peşinden sürüklemişti. Doğa senfonisini bir kez daha duyurma çabalarındaydı, dalların arasında kuşların cılız melodisi rüzgarın sesinin arasında kayboluyordu adeta. Kampta geçirdiği ilk gününün sonuna gelmişti. Long Island kıyısı pek çok kişi için sakin bir ortamdı. Dalgaların sesleri ve ona eşlik eden hafif meltem hakimdi yalnızca. Uzaktan gelen kuş sesleri neredeyse rüzgar sayesinde duyulmuyordu. Kayalıklardan aşağıya baktığından birkaç yüzyıl öncesi zihninde canlanmıştı küçük kızın. Sadece kaybolmak üzere olan bir düş gibi zihnin köşelerinde hafızasında yer alıyordu Tike’nin masalı. Tarihin arasında kaybolmak üzere olan bir küçük Tanrıça’nın hikayesiydi onun masalı. Hayata bir şans daha verilmek üzere gelmiş ruhun, küçük bir kızın bedenine hapis olmasıyla başlamıştı öyküsü. Yeni hayatının beklediği gibi olduğu söylenemezdi aslında, kimseye anlatamadığı anıları kimi zaman ona bile bir peri masalını anımsatıyordu. İnanmak istediği fakat inanamadığı…
Duyduğu ses üzerine arkasına dönmüştü Jo. Her ne kadar anıları bir küçük Tanrıça’nınkiyle eş değer olsa bile ruhu hâlâ çocuktu. Merakla sesin geldiği yere doğru ilerlemeye başladı, buz mavisi gözleriyle çevresi tedirgin bakışlarla süzüyordu. Korkmuyordu, fakat sadece içinde ki merak duygusuna dur diyemiyordu. Kıyıdan inip biraz daha sahile yaklaştığında göz kamaştırıcı bir kadının dalgaları seyrettiğini gördü. Kestane rengi saçları beline kadar uzanmıştı genç kadının, bembeyaz teni kış mevsimini barındırıyordu adeta. Arkasını dönüp küçük kıza doğru baktığında bir anda endişelenmişti Jo. Kendisine tanıdık gelen sima hafızlarında ki anıların canlanmasına yer olmuştu. Ona doğru bakan zümrüt yeşili gözler zihninde ki peri masalının kahramanını aratmıyordu. Kadının dudaklarından dökülen isim şaşkınlığını bir kat daha arttırmıştı küçük kızın; “Lilith?!” Donuk gözlerle karşısında ki kadına bakakalmıştı, genç kadın küçük kızın yanına sakince yaklaşıp elini tuttu. İçinde oluşan merakla Jo’ya kafide ses tonuyla seslendi. “Beni hatırladın mı?” Bir annenin değişmeyeceğini Tanrıça iki cümlesiyle kanıtlamıştı. Yüzyıllar sonra hâlâ anısında canlı tuttuğu kızının özlemini sonunda dindirmişti. Lakin Jo’nun amacı başkaydı, her ne kadar geçmişe dair hafızları olsa da o artık Nyks’in çocuğuydu. Ellerini Tanrıça’nınkinden çekerek kendisinden emin bir ses tonuyla; “üzgünüm.” Tanrıça her ne kadar küçük kızın gözlerinde hatırladığı gerçeğini görmüş olsa da ses etmemişti. Sadece tebessüm edip bir anda yok olmuştu. Jo karşılaştığı kişinin Tanrıça Tike olduğunun farkındaydı, unutamayacağı tek sima Tanrıça’nınkiydi beklide. Adeta ışıldayan gözlerle gülümsemişti Joanna’ya, bir an kendisini yüzyıllar öncesinde bulmuştu küçük kız. Üzülmüştü aslında, lakin belli etmemişti. Çünkü kendisine söz vermişti, yeni hayatı farklı olacaktı onun için.
İlk günü oldukça farklı geçmişti Jo’ya göre, geçmişten gelen anıları lakin diğer yandan artık yeni bir başlangıca sahip olduğu için mutluydu. Her ne kadar geçmişte değer verdiklerini kaybetse de yeniden kazanmaya kendisine söz vermişti küçük kız.
| |
|