Üvey kardeşim Bilanca ile beraber mantıklı hareketler yapma kararları içerisinde kampın girişine gitmeye karar verdik. Ben manyak olabilirdim ama güvenliğimi hep düşünürdüm, her ne kadar hiçbir işe yaramasa da...
Beraber girişin oralara gelince durdum. "Eee D.Mc, nasıl gidiyor bu hayat?" diye gülerek konuşmaya başladım. Darcy gülüp bana döndü. "İyiyim. Sen de iyisin belli ki. Baksana son görüşmemizden bu yana yüzünde güller açıyor." dedi. "Ah annemin kızıyım ne de olsa. Açsın güller." dedim ve ekledim. "Hem geçen görüşmemizden beni ağlatmıştın, şimdi gülmek hakkım değil mi McQ?" dedim.
"Danny!" dedi Bilanca. Gülümseyerek. "Seni tanımasam bu lakaplara kızdığını düşünürdüm D.B.D." dedim onu aldırmadan. Ona saçma lakaplar takmayı seviyordum. Çünkü o sinir olurdu. "Bu arada sen bana Danny mi didin?" dedim sorgulayan bakışlarla. Kısa bir kahkaha atıp "Niye beğenmedin mi Danny?" dedi. Ardından da ekledi. "Daniels'dan." Onun bu gıcık bakışına sinir olmuştum. "Peki öyleyse D.Mc!" dedim bozuntuya vermeden. Şimdi ilerlemeye başlamıştık. "Kamp hayatı nasıl?" diye sordum tekrar. Şimdi yüzümü D.Mc'e dönüp yürümeye başlamıştım. Yani yürüdüğüm tarafa bakmadan yürüyordum. Bir an arkamda sıcak bir soluk hissettim, ardından sert bir şeye çarptım.
Gözlerimi kırpıp D. ye baktım. Tokası yanıp duruyordu. Tehlikede olduğumuzu ikimizde anlamıştık onun sayesinde. Nedenini bilmeden elimde tuttuğum çantaya iyice yapıştım. Sonra bunun saçma bir fikir olduğuna karar verip yavaş adımlarla Bilanca'ya doğru ilerledim. Kafamı kaldırıp karşıma bakınca çarptığımın bir minator olduğunu gördüm. Büyüklerinden hemde.
Hemen B'yi öne itip "Onun eti benimkinden daha güzeldir. Hem.. Hem onun kemikleri kırılırken daha güzel ses çıkarıyormuş diye duydum!" dedim şiddetle. Bilanca bana şiddet içeren bir bakış attıktan sonra zoraki bir gülümseme ile baktım minatora.