Olimpos Rpg Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi. |
|
| Gri Gardiyanlar | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Artius GreyWarden Küçük Tanrı
Mesaj Sayısı : 344 Kayıt tarihi : 24/01/11
| Konu: Gri Gardiyanlar Paz Haz. 26, 2011 9:42 am | |
| Yemek gazinosundaki küçük yarışmadan sonra grubun yorulduğunu ve biraz yemeğe iytiyacı olduğunu gördüm. ASlında onlara orada yiyicek yaratabilirdim ama benim de prensiplerim vardır. Birşeyi haketmeden alamazsın. Yani yiyiceği haketmeleri gerektiğini düşünüyordum. Yoksa akşama kadar bekleyeceklerdi biraz yiyecek alabilmek için. Kamp mutfağına doğru ilerledik ve önde ben olarak içeri girdim. İçerde birkaç Harpy ve birkaç tanede ceza almış çocuklar vardı. Yavaşça içeri girdim ve aralarından ilerlemeye başladım. Bazı Harpy'ler beni görünce tıslıyor. Bazıları ise sadece yüzünü buruşturup işlerine dönüyordu. Onlara hak vermeliydim. Ejderha çağındaki Harpy'lerin çoğunu öldürmüştüm , yani onlar tarafından pek sevildiğim söylenemezdi. Bir harpy önüme yavaşça geldi ve bana biraz tıslayarak konuşmaya başladı...
-Burada hoş karşılanmıyorsun harpy katili tanrı... burada olma sebebini söyle...
Yavaşça yumruğu sıktım ve kaldırıp gruba durun anlamında işaret verdim. Grup aniden durdu. Bende onların önünde duruyordum. Yavaşça öne çıktım ve harpy'e doğru yürüdüm. Ciddi bir ifade takındım ve dik duran duruşumu dahada dikleştirdim. Liderlik tanrısı olduğum için kişilerin benim hakkındaki görüşlerini azda olsa etkiliyebiliyordum. Tek bilmedikleri şey ise bu gücümü hiç kullanmadığımdı. Harpy'e baktım ve bende konuştum...
-Gri Gardiyan işleri için geldim... Gri Gardiyan yasası en yüce yasalardan biridir... Sorgulanmasının cezasıda ağırdır...
Harpy yavaşça etrafına baktı. Endişelendiğini görebiliyordum. Bunu ona karşı kullanmak gibi bir niyetim yoktu. Harpy zaten yapması gerekeni biliyordu. Birde onu zorlamam gerekmiyordu. Bu birinci nedendi ve ikinci neden olarak , ben öyle biri değilimdir. Harpy homurtular çıkartarak yana gitti ve işine döndü. Bu arada gruba yanıma gelmeleri için yine işaret yaptım. İlk önce Lena geldi ve hemen doğru soruyu sordu...
-Gri Gardiyan yasası da nedir ?
Yavaşça ona döndüm ve ciddi ifademi daha sevecen ve güven verici bir ifadeye döndürdüm...
-Gri gardiyan yasası , kadim yasalardan sonra gelen en yüce yasalardan biridir. Sorgulanması bile çok ağır cezalarla yüklüdür. Sanırım Gri Gardiyanların kimlerden oluştuğunu size hiç anlatmadım... Orta çağlarda ; kral , köylü , prens , şovalye , prenses hatta kraliçe bile ayırtmaksızın çok iyi dövüşen insan ve yarı tanrılardan oluşmuştur. Gri Gardiyan olması için seçilen kişi Gri Gardiyan'lığı kabul ederse ; eşi olsun , kralı olsun , tanrısı olsun Gri Gardiyan olmasını engelleyemez... Eğer kişi bir kere Gri Gardiyan olmayı seçmişse... geri dönüşü yoktur ve kimse engelleyemezdir... | |
| | | Lena H. Bryce Artemis Avcısı/Sanat ve Zanaat Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 3383 Kayıt tarihi : 23/01/11
| Konu: Geri: Gri Gardiyanlar Ptsi Haz. 27, 2011 7:45 am | |
| Yemek gazinosundaki sonuçsuz talimden sonra epey yorulmuştuk.Artius'un işareti üzerine silahlarımızı yanımıza alarak onu izlemeye başladık.Kamp muftağına yönelince ne kadar acıkmış olduğumu bir kez daha fark ettim.Mutfaktan gelen güzel kokuları içime çekerek ilerlemeye devam ettim.Artius çift kapılı mutfak girişini sertçe açtı.Burnuma gelen yemek kokularının güzelliğini unutmaya çalışarak gözlerimi açtığımda tüm açlığım gitti.Mutfakta çalışan bir sürü Harpy bize bakıyordu ve her zamanki gibi hiç de 'dost gibi' değillerdi.Özellikle kamptan kaçmaya çalıştığımdan beri beni pek sevdiklerini düşünmüyordum;çünkü birkaçını öldürmek zorunda kalmıştım.Sanırım bunu yapan tek melez ben değildim,Harpy'ler hepimize eşit nefretle tıslıyorlardı.Tabi Artius bizden daha kötü durumdaydı.Harpy'ler onu öldürmek istiyormuş gibi bakıyorlardı.Tam Marcus'la hançerlerimizi çıkarmaya hazırlanırken,bir Harpy tezgahtan uzaklaşıp Artis'un karşısına geçti. -Burada hoş karşılanmıyorsun harpy katili tanrı... burada olma sebebini söyle... Sanki kendisi melek gibi biriymiş gibi Artius'u kötülemeye başlamıştı.Marcus iyice sinirlenip hançerini havaya kaldırmaya çalıştı.Hemen bileğini kavrayıp hançeri indirmesini söyledim.Kavga çıkarmak şu an yapılacak en berbat şeydi. -Gri Gardiyan işleri için geldim... Gri Gardiyan yasası en yüce yasalardan biridir... Sorgulanmasının cezasıda ağırdır... Warden bunu oldukça tehditkar bir tonda söylemişti.Harpy telaşla çevresine bakındı.Sonra tekrar bize baktı ve homurdanarak tezgaha döndü.Harpy uzaklaşır uzaklaşmaz hemen Theo'nun önüne geçip aklımda oluşan soruyu sordum. -Gri Gardiyan yasası da nedir ? Theo ve Marcus gözleri kapanmak üzere olan Lexi'yi dürterek hemen yanıma geldiler.Artius bize bakıp ifadesindeki ciddiyeti bozmayarak yumuşak bir sesle açıklamaya başladı. -Gri gardiyan yasası , kadim yasalardan sonra gelen en yüce yasalardan biridir. Sorgulanması bile çok ağır cezalarla yüklüdür. Sanırım Gri Gardiyanların kimlerden oluştuğunu size hiç anlatmadım... Orta çağlarda ; kral , köylü , prens , şovalye , prenses hatta kraliçe bile ayırtmaksızın çok iyi dövüşen insan ve yarı tanrılardan oluşmuştur. Gri Gardiyan olması için seçilen kişi Gri Gardiyan'lığı kabul ederse ; eşi olsun , kralı olsun , tanrısı olsun Gri Gardiyan olmasını engelleyemez... Eğer kişi bir kere Gri Gardiyan olmayı seçmişse... geri dönüşü yoktur ve kimse engelleyemezdir... Hepimiz bu yasadan etkilenmiştik.Lexi'nin uykusu yok olmuştu,gözlerini kocaman açmış bize bakıyordu. -Yani bir kere Gri Gardiyan olduğunda,bunun geri dönüşü yok mu? Bunu o kadar çocuksu bir sesle söylemişti ki,Warden'ın ciddiyeti bile bozulmuştu. -Hayır.Yok | |
| | | Theodor Aquila Apollon'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 710 Kayıt tarihi : 30/10/10
| Konu: Geri: Gri Gardiyanlar Ptsi Haz. 27, 2011 10:02 pm | |
| Yapılan yarışın ardından vücudum yorgunluk belirtileri göstermeye başlamıştı. Ama bu kadar erken pes etmeyeceğimi bilen vücudum bu belirtilerin üzerini kapatıyorlardı. Bir parça yemek olsaydı yeni yapılacak eğitimde daha iyi olabilirdim. Sanırım Warden bu düşüncemi anlamış olacak ki -tamam kabul hiç de böyle bir şey düşünmediğini biliyorum- bizi Kamp Mutfağı'na doğru götürmeye başlamıştı. Yaklaştıkça burnuma harika kokular geliyordu. Ama yiyeceklere hemen ulaşamayacağımızı biliyordum. Bu yüzden dikkatimi Warden'a çevirdim. İçeri girince tüm Harpy'lerin ilgisini toplamayı başarmıştık. Birkaçı öldürdüklerime benziyorlardı. Gerçi bunların farkları neydi bilmiyorum ya neyse. İçlerinden biri grubun önüne geçti ve Warden'a "Burada hoş karşılanmıyorsun harpy katili tanrı... burada olma sebebini söyle..." dedi. Bir an Artius'un onu parçalayışını hayal ettim, ama sonra onun sakinliğini koruyarak "Gri Gardiyan işleri için geldim... Gri Gardiyan yasası en yüce yasalardan biridir... Sorgulanmasının cezasıda ağırdır..." demesi üzerine dikkatimi başka bir yöne çekmiş oldu. Harpy bir süre bakındıktan sonra hiçbir şey diyemeyerek uzaklaştı. Hepimizin aklındaki soruyu soran kişi Lena olmuştu. "Gri Gardiyan yasası da nedir ?"Bu sorunun cevabını merak edeceğini düşündüğüm için Lexi'yi dürttüm ve Marc'ın da aynı şeyi yapmış olduğunu fark ettim. Warden hepimizin dinlediğinden emin olunca "Gri gardiyan yasası , kadim yasalardan sonra gelen en yüce yasalardan biridir. Sorgulanması bile çok ağır cezalarla yüklüdür. Sanırım Gri Gardiyanların kimlerden oluştuğunu size hiç anlatmadım... Orta çağlarda ; kral , köylü , prens , şovalye , prenses hatta kraliçe bile ayırtmaksızın çok iyi dövüşen insan ve yarı tanrılardan oluşmuştur. Gri Gardiyan olması için seçilen kişi Gri Gardiyan'lığı kabul ederse ; eşi olsun , kralı olsun , tanrısı olsun Gri Gardiyan olmasını engelleyemez... Eğer kişi bir kere Gri Gardiyan olmayı seçmişse... geri dönüşü yoktur ve kimse engelleyemezdir..." dedi. Demin dürterek uyandırdığım Lexi bir anda canlandı. Zaman ne çabuk geçiyor öyle değil mi? Lexi "Yani bir kere Gri Gardiyan olduğunda,bunun geri dönüşü yok mu?" dediğinde cevabı tahmin ediyor olsam da bakışlarımı Warden'a çevirdim. O da "Hayır, yok." dediği zaman ciddi bir işe girişmiş olduğumu tekrar fark etmiş oldum. Şimdi sırada ne vardı acaba? | |
| | | Julia Fackrell Apollon'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 482 Kayıt tarihi : 15/02/11
| Konu: Geri: Gri Gardiyanlar C.tesi Tem. 02, 2011 9:13 am | |
| Gazinodaki gurubu kaçırmıştım. Gazinoya gittiğimde orada kimse yoktu. Yani birkaç yemek yiyen melez hiricinde ve bu melezlerin aradığım melezler olmadından emindim. Yine de birinin yanına oturarak ona sordum. Fakat çocuk beniz cidiye almadı ve yemeğine devam etti bende Ok-Yay takımım Güneş parçalarını çıkardım ve çocuk tam budu ağzına alıcakken budu vurdum ve en yakındaki ağaca çiviledim. Ardından bu sefer Okumu ona dpğrultarak tekrar sordum. Çocuk kekeleyerek bana Kamp mutfağına gittiklerini söyledi. Ben de son sürat Kamp mutfağına koştum evet oradaydılar. Artius yine en önlerin de idi ve bir Harpy ile konuşuyordu konuştuklarını en arkadan az da olsa duaya biliyordum. Harpy Artius'u durdurmuştu ona "Burada hoş karşılanmıyorsun harpy katili tanrı... burada olma sebebini söyle..." dedi Artius yumruğunu sıkıp havaya kaldırdı ve guruba durmasını söyledi ben de bir bulaşık tezgahının arkasına saklanıp dinlemey devam ettim... Artius Harpy'a cevap verdi "Gri Gardiyan işleri için geldim... Gri Gardiyan yasası en yüce yasalardan biridir... Sorgulanmasının cezasıda ağırdır..." ve Artius'un hemen ardından Lena konuştu "Gri Gardiyan yasası da nedir ?" Artius önce bir nefes aldı. Ardından hızlı, akıcı, ve son derece emin bir şekilde "Gri gardiyan yasası , kadim yasalardan sonra gelen en yüce yasalardan biridir. Sorgulanması bile çok ağır cezalarla yüklüdür. Sanırım Gri Gardiyanların kimlerden oluştuğunu size hiç anlatmadım... Orta çağlarda ; kral , köylü , prens , şovalye , prenses hatta kraliçe bile ayırtmaksızın çok iyi dövüşen insan ve yarı tanrılardan oluşmuştur. Gri Gardiyan olması için seçilen kişi Gri Gardiyan'lığı kabul ederse ; eşi olsun , kralı olsun , tanrısı olsun Gri Gardiyan olmasını engelleyemez... Eğer kişi bir kere Gri Gardiyan olmayı seçmişse... geri dönüşü yoktur ve kimse engelleyemezdir..." O kadar yürekli bir şekil de söylemişti ki bunu biran Büyükonuş gücü var falan sandım. Artius'un konuşması bitince Lexi konuşmaya başladı "Yani bir kere Gri Gardiyan olduğunda,bunun geri dönüşü yok mu?" ve Lexi'nin sözü bitince Artius hiç düşünmeden "Hayır, yok." dedi ve benim elim kaygan tezgahta kaydı. Sonra tabaklar tam benim ve en arkada olan Lexi'nin üstüne devrileceken Lexinin üstüne atlayıp onu yere devirdim ve tabaklar daha bir kaç saniye önce Lexi'nin durduğu yere yıkılıp param parça oldular. Bir anda tüm gözler benim üstüme çevrilmişti. Melezlerin silahlarını çıkarıp bana saldıracağını falan düşündüm ama o kadar şaşırmışlardı ki hareket bile demiyorlardı etrafata küferderek tabakların parçalarını tıplayan melezler, ve Harpylar dışında hiç bir ses yoktu. Hatta Artius'dan bile ses çıkmıyordu. Ayağa kalktıktan sonra yerde yatan Lexi'ye kalkması için yardım ettim. Sonra silahlarını çıkarıp saldırmaya hazırlanan melezlere baktım ve "Hey tamam sakin olun çocuklar. Niyetim kötü değildi Lexi'yi kurtarmak istemiştim ve Neden sizi bulaşık tezghının arkasında gizlice izlediğime gelirsek..." Her kez daha da sinirlenmişti içlerinden "Her şeyi duymuş onu öldürmemiz gerekeçek" falan dediklerini düşündüm ve konuşmaya devam ettim "... sadece bende Gri Gardiyan olmak istiyorum..." Etraf yine sesizleşmişti gözler yine üstümde idi. Cesaretimi korumaya çalıştım ve bir yandan da sonumu beklemeye başladım... | |
| | | Marcus L. Stanislaus Zeus'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Canavarlara Karşı Korunma Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 2117 Kayıt tarihi : 07/02/11
| Konu: Geri: Gri Gardiyanlar Salı Tem. 05, 2011 10:18 pm | |
| Yapılan küçük bir yarıştan sonra grubun halini görmüştüm. Çoğu kişi adeta "dökülmüştü" veya gruba uyarak böyle davranıyorlardı. Bu küçük antrenman beni pek etkilemese de küçük etkileri tabii ki oluyordu. Burada bulunmamın belki de tek nedeni Gri Gardiyanlar'ın geçmişini merak etmemdi. Evet, onların gerçekten büyük işler başardığını düşünüyordum fakat Gri Gardiyanlar hakkında neredeyse hiçbir bilgi yoktu. Silahlarımızı yanımıza alıp Artius'un arkasından yürümeye başladık. Her ne kadar tanrıların bile düşünce ve hareketlerinden etkilenmiyor olsam da, Artius'un söylediklerini dinliyordum. Tabii bunda onun Liderlik ve Onur tanrısı olmasının da etkisi vardı sanırım. Kamp mutfağına doğru ilerliyorduk. Sanırım Artius ya bize birkaç yarışma daha yaptıracaktı, ya da grubun haline acıyıp biraz yemek molası vermemize izin verecekti. Kamp mutfağına girdiğimizde karşımda gördüğüm harpyalar karşısında şaşırmıştım. Yine de soğukkanlılığımı korumamın gerekli olduğunu düşündüm ve aşırı bir tepki vermedim. Hemen yanımda duran Lena başta olmak üzere, tüm grubu korumaya almaya hazır olmak için elimi silahıma götürdüm. Tabii Lena'nın da bunu yaptığını görmüştüm. Muhtemelen tüm grup bunu yapmıştı fakat hepsine aynı anda bakamıyordum. "Burada hoş karşılanmıyorsun harpya katili tanrı... Burada olma sebebini söyle." Harpyanın suratına baktığımda tiksinerek bakışlarımı başka bir yöne çevirdim. Tıslayarak söylediği kelimeler hiç de hoş değildi açıkçası. Harpyaya karşı hamle yapmak üzereydik ki Artius yumruğunu sıkıp elini havaya kaldırdı. Harpyaya dönüp bir şeyler söylemesine karşı bunlar pek de dikkat ettiğim şeyler değildi. Bu yüzden dinleme zahmetinde bulunmamıştım. Fakat Artius'un bir soruya gelen yanıtı tüm dikkatimi ona vermemi sağlamıştı. "Gri gardiyan yasası , kadim yasalardan sonra gelen en yüce yasalardan biridir. Sorgulanması bile çok ağır cezalarla yüklüdür. Sanırım Gri Gardiyanların kimlerden oluştuğunu size hiç anlatmadım... Orta çağlarda ; kral , köylü , prens , şovalye , prenses hatta kraliçe bile ayırtmaksızın çok iyi dövüşen insan ve yarı tanrılardan oluşmuştur. Gri Gardiyan olması için seçilen kişi Gri Gardiyan'lığı kabul ederse ; eşi olsun , kralı olsun , tanrısı olsun Gri Gardiyan olmasını engelleyemez... Eğer kişi bir kere Gri Gardiyan olmayı seçmişse... geri dönüşü yoktur ve kimse engelleyemezdir..." Evet, Gri Gardiyanlar hakkında birkaç şey daha öğreniyordum. Artius ile baş başa kaldığımız ilk zamanda Gri Gardiyanlar hakkında çok daha fazla bilgi isteyecektim ondan. Birkaç konuşma daha oluyordu fakat biraz kulak kabarttığımda pek dinlemeye değer bir şeyler olduğu kanaatinde değildim. Birkaç konuşma daha olduktan sonra içeriye bir kız girdi. Ne yaptığını tam anlayamamıştım çünkü tek gördüğüm şey bir melezi yere devirdiğiydi. Silahımı çıkardım fakat ona saldırmamıştım. Çünkü niyetini bile henüz bilmiyordum. "Hey tamam, sakin olun çocuklar. Niyetim kötü değildi. Lexi'yi kurtarmak istemiştim ve neden sizi bulaşık tezgahının arkasında gizlice izlediğime gelirsek.." Kızın gerçekten biraz fazla saçmaladığını ve artık onun suçlu olduğunu düşünüyordum. Kız derin bir nefes aldıktan sonra devam etti. "Sadece ben de Gri Gardiyan olmak istiyorum." Kendi kendime güldüm. Kılıcımı kınına geri sokmuştum. Bir kere daha güldükten sonra Artius'a dönüp seslendim. "Haydi ama, aramıza herkesi alıp organize politik bir örgüt falan mı olacağız?" | |
| | | | Gri Gardiyanlar | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|