Melez Kampı' nda ki ilk günümün sonuna gelmiştim ve biraz kafa dinlemek için Long Island Kıyısı'na gitmeyi düşündüm. Nedenini bilmiyordum ama dalgaların sesi bana huzur verirdi. Bu yüzden kampa ilk geldiğimde Poseidon çocuğu olabileceğimi düşünmüştüm ancak Persephone Kulübesi' ne gidince burayı çok sevmiştim. Persephone Kulübesi bana aradığım düzeni , huzuru vermişti ve çok mutluydum. Bu düşüncelerle kıyıya varmıştım. Manzara olağan üstüydü ! Deniz lacivert bir renk almıştı ve hafif rüzgar vardı. Hemen oturacak bir yer aramaya başladım. En sonunda denize yakın olan bir yere oturdum. Buradan deniz harikulade gözüküyordu. Gözlerimi ufka dikerek düşündüm , bundan sonra ne olacaktı ? Acaba arkadaş bulabilecek miydim yoksa sadece kardeşlerimi mi tanıyacaktım ? Sonradan hiç bir yeri gezmediğimi fark ettim. Kulübem ve buradan başka bir yer görmemiştim. Böyle devam ederse tabi arkadaşım olmazdı. Yarın ilk iş gezebildiğim yerleri gezecektim. Belki bana kampı gezdirmesini kardeşlerimden birine rica edebilirdim. Ayağa kalkıp kıyıda yürümeye başladım. Deniz dalgaları hafif hafif ayaklarıma geliyordu. Huzurluydum çünkü yeni bir evim , beni seven kardeşlerim vardı. Ve en önemlisi bir annem vardı. Melez olduğumu öğrenmeden önce zaten hem annem , hem babam yoktu. Evim dediğim yer bir yetimhaneydi. Ve tabii o adamın evi. O adamı düşününce içimde bir nefret seli oluştu sanki. Bu düşüncelerimden kurtulmak için başımı salladım. Ve şimdi bir annemin olduğunu öğrenmek beni sevindirmişti. Biraz üşümeye başlayınca kulübeye gitmeye karar verdim. Kulübede herkes uyuyordu. Ne kadar geç olabilirdi ki ? Hemen oturma odasında ki saate baktım. Saat 10'ndu. Neyse ki kardeşlerime gideceğimi haber vermiştim de benim için telaşlanmalarını önlemiştim. Odama giderek üstümü değiştirdim ve yatağıma uzandım. Yanımda ki duvarda sarı harflerle ismim yazılıydı '' Alexandro '' yüzümde bir gülümseme belirdi ve göz kapaklarımın düştüğünü hissettim.