Hiç hiç düşünmemiştim böyle bir şeyi. Bir yarı tanrı olmak gerçekten, gerçekten ilginç bir durum. Ama annemin kim olduğunu halen öğrenebilmiş değilim. Beni umursamıyor heralde. Neden umursasın ki ? O bir tanrıça meşgul birisi kızına ayıracak vakti yoktur ! Hani çelimsizim ve gıcık birisiyim ama sırf böyleyim diye beni kabul etmiyorsa o da benim umrumda değil ! Daha sadece bir kaç gün önce arkadaşlarımla okuluma gidiyor babamla şakalaşıyordum. Fakat şimdi... Neyse artık bir yarı-tanrıyım yani bir melezim. Böyle olmaya da alışmalıyım. Herkes başarıdan başarıya koşarken ben ezilmemeliyim. Yani hayatta kalmalıyım...
Melez kampı gerçekten güzel bir yerdi. Uçsuz bucaksız çilek tarlaları,tanrıların kulübeleri ve bir sürü çocuk. Eh burada bir kaç arkadaşım olur heralde. Bir de kulübeler var. Hepsi şu yunan mitolojisini anlatan kitaplarda okuduğum tanrıları yansıtan biçimde hazırlanmış. Benimkiside evlilik tanrıçasının kulübesi. Hera'nın... Burdaki herkes Hera tarafından özenle seçilmiş olmalı. Hiç birinin tanrı ebeveyni belli değildi ama buradaydılar işte. Özeldik emindim bundan yoksa Hera neden bizi manevi çocuğu olarak seçmek istemişti ki ? Aslında bu kamptaki herkes özeldi. Bir tanrının çocuğusunuz özel olmayacaksınızda ne olacak ?
Yavaş ve ağır hareketlerle uzandığım ranzadan doğruluyorum. Kısa bir süre oturuyor ve gözlerimi karşımda duran duvara kenetliyorum. Hala tüm bunların rüya olmasından korkuyor gibiyim. Ancak rüya değil. Yatağımdan sessizce kalkıyorum. Kulübemin içinde dolanıyorum biraz volta etmek denebilir bu davranışıma. Eğer yeni arkadaşlarım beni böyle görse deli sanabilirler. İstemiyorum tabi böyle anılmayı. Yüzümü yıkıyorum soğuk su bedenimle temas edince irkiliyorum ister istemez. Tekrar yatağıma dönüyorum. Bir kaç kişi gelmiş odaya ama konuşacak halim yok. Yeniyim bu kampta ne konuşacağız ki ? Kabalıkta etmek istemiyorum. Başımla selam verdikten sonra yatağıma tekrar uzanıyorum. Düşünmem gereken çok şey var...