Olimpos Rpg Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi. |
|
| Medusa'ya 'Merhaba' | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Seth Mason Black Hermes'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 325 Kayıt tarihi : 16/02/11
| Konu: Medusa'ya 'Merhaba' Perş. Haz. 02, 2011 8:05 am | |
| Vakit kaybetmeden kulübeme döndüm. Kulübede şimdiye dek Medusa'yı ziyaret etmemiş, ama tehlikeli görevlere gitmiş biri olarak gözüme Bart'ı kestirdim. Yanına gidip onu bahçeye çağırdım. Peşimden gelirken "Bak diyorum, bugün iyi değilsin sen."diyordu. Onu kale almayarak "Az önce Poseidon ile konuştum."dedim. Ağzı açık bir şekilde susup "Dinliyorum."dedi. Sırıtarak "Değerli bir eşyasını kaybetmiş."dedim. Bart kafasını sallayarak "Eee?"dedi. Sırıtmam koca bir gülümsemeye dönerken "Oğlum insanda heyecan bırakmıyorsun! Neyse, benden yardım istiyor. Üçlü Yabasındaki değerli bir tılsım çalınmış. O da Medusa'dan şüpheleniyor. Biliyorsun bir zamanlar Poseidon ve Medusa'nın ilişkileri vardı. Neyse, Hermes'in çocuğu olduğum içinde bana görev verdi. Ama şahsen oraya tek gitmeyi planlamıyorum."dedim. Bart'ın yüzü şekilden şekle girip "Diyorsun ki, 'hah ne olacak? Sende gel kardeş kardeş güzel bir heykel tıraş anısı olalım' dalga mı geçiyorsun? Oraya gidersek başımıza gelecekleri düşünemiyorum bile..."diyip irkildi. Kötü bir şey düşünmüş olmalı. Omuz silkip "Merak etme tek gitmeyeceğiz. Yanımıza bir kişi daha alacağız. Ama o bir kişiye daha karar vermedim."diyip etrafa bakındım. Çok geç olmadan yanıma bir kişi daha bulup biran önce yola çıkmalıydım. Gerçi Bart daha kararını vermemişti. O yüzden yanıma iki kişi daha bulmam gerekebilirdi. Kaşlarımı kaldırıp "Evet, ne diyorsun?"dedim. | |
| | | Barney Awesome Hermes'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 196 Kayıt tarihi : 23/04/11
| Konu: Geri: Medusa'ya 'Merhaba' Perş. Haz. 02, 2011 9:37 am | |
| Salonda oturmuş televizyon izliyordum. Bana bu zevki tattırmamaya kararlı kardeşim Seth içeri gelip, bahçeye çağırdı beni. "Bak diyorum, bugün iyi değilsin sen." dedim. Önce Long Island’da ki garip hareketleri şimdi de bu gizemli davranışlar. "Az önce Poseidon ile konuştum." dedi. Ne? Ne ara konuşmuştu ki, iki dakika yalnız bırakıyoruz adamı hemen gidip Poseidon konuşuyor. Ama “Dinliyorum.” dememi engellemedi Seth’e olan kızgınlığım, “Değerli bir eşyasını kaybetmiş.” “Eee?” Ne yapalirim ki? "Oğlum insanda heyecan bırakmıyorsun! Neyse, benden yardım istiyor. Üçlü Yabasındaki değerli bir tılsım çalınmış. O da Medusa'dan şüpheleniyor. Biliyorsun bir zamanlar Poseidon ve Medusa'nın ilişkileri vardı. Neyse, Hermes'in çocuğu olduğum içinde bana görev verdi. Ama şahsen oraya tek gitmeyi planlamıyorum." Yüzüm garip bir almış olmalıydı çünkü Seth bana eğlenerek bakıyordu ama ben oraya gitmeyi istediğimi pek sanmıyordum. "Diyorsun ki, 'Hah ne olacak? Sende gel kardeş kardeş güzel bir heykel tıraş anısı olalım' dalga mı geçiyorsun? Oraya gidersek başımıza gelecekleri düşünemiyorum bile..." dedim. Mitolojiyle ilgili filmlerin çoğunda, Medusa’nın yaptığı sanat eserlerinden birkaç tanesini görmüştüm. "Merak etme tek gitmeyeceğiz. Yanımıza bir kişi daha alacağız. Ama o bir kişiye daha karar vermedim." Demek üç kişi ölecektik. Bu güzeldi. “Evet, ne diyorsun?" sordu. “Bir dakika bekle.” dedim ve odama gidip cd çalarımı getirdim. Godfather’ın müziklerinden birini koyup Don Corleone gibi konuşmaya başladım. ”Seninle yıllardır tanışırız. Ama sen ilk kez bana bir şey istemek için geliyorsun. Beni en son ne zaman bir fincan kahve içmek için odana çağırdını hatırlamıyorum. Bence artık dürüst olalım.” Bu arada bir şey anlamamış olan Seth’te garip garip bana bakıyordu. “Sen dostluğumu asla istemedin ve bana borçlanmaktan korktun. Seni anlıyorum. Sen Amerika’da cenneti buldun. İşin iyiydi, iyi para kazanıyordun, polis seni koruyordu ve mahkemelerin yasaları vardı. Benim gibi bir dosta ihtiyacın yoktu. Ama şimdi yanıma gelip Corleone adaleti sağla diyorsun ama bunu saygıyla yapmıyorsun. Dostluğunu önermiyorsun. Bana “Godfather” demek bile aklına gelmiyor.” “Kafan mı güzel senin be adam!” dedi bana. “Seth Mason Black… Seth Mason Black, bu kadar saygısızca davranman için sana ne yapmış olabilirim? Eğer bana dostça gelseydin, o lanet olası Medusa çoktan acı çekmeye başlamış olurdu. Ve senin gibi dürüst bir adam tesadüfen düşman kazansa bile onlarda beni düşmanım olurdu. O zaman senden korkarlardı.” Sanırım Godfather’ı izlediği için dediğim sahneyi hatırlamış ve “Dostum olur musun? Godfather…” dedi alaylı bir şekilde. Sonra birden gülmeye başladık. “Gel ahırlara gidelim, yolda birilerini bulabiliriz belki.” dedi ve ahırlara doğru yürümeye başladık. “Şu nasıl?” dedim geçen bir çocuğu göstererek. “Fazla korkak.” dedi. “Ya şu?” “Boşver onu hayal kırıklığı” dedi. Ahıra geldiğimizde “Eee kimle gideceğiz?” diye sordum. O sırada bir pegasusun başındaki çocuğu işaret ederek “Şuna ne dersin peki?” diye sordu. “Tabii, olur. Git konuş o zaman.” dedim. Çocuğun yanına gitti ve “Selam dostum…” diye söze başladı. | |
| | | Mantalon Soluric Hekate'nin Çocuğu/Kulübe Lideri
Mesaj Sayısı : 97 Kayıt tarihi : 05/02/11
| Konu: Geri: Medusa'ya 'Merhaba' Ptsi Haz. 13, 2011 6:36 am | |
| Mantadark "Ne zamandan beri tanımadığın bir dostun var Mantasalak," diyerek aniden yanımda belirdi. Ellerim cebimde sakin bir şekilde çocuğa baktım. Geçen gün birine bir mektup iletirken görmüştüm onu. Yanından geldiği melez kardeşi olmalıydı. "Selam," diyerek karşılık verdim. Bana aradığı şeyi bulmuş gibi bakıyordu. Aradan fazla zaman geçmeden bana kendini takdim etti. Gözlerinde korkuyla karışık heyecan vardı. "Ne istiyorsun," diyerek hızlı bir şekilde ağzındaki baklayı çıkarmasını izledim. Mantadark çocuğa alaycı bir şekilde söz yağdırıyordu. Çocuğun ne söylediğini anlamak için Mantadark'a sert bir bakış attım. Kendi kendine söylenerek kayboldu. Mantadark'la uğraştığım sırada çocuğun sesinde bir titreme sezdim. Gözlerimi tekrar çocuğa yönlendirdim. "Yılan saçlı dula ufak bir ziyaret yapıp geri geleceksiniz," diyerek düşünceli bir tavır aldım. Çocuk acil bir cevap bekliyormuş gibi bakıyordu. Daha fazla bekletmemek için çocuğa cevap verdim: "Eğer Medusa'nın İni'ne gideceksek, bana hazırlanmam için bir saat vermelisin. Kulübeme gidip eşyalarımı hazırlamalıyım." Çocuk başıyla kabul ederek kardeşinin yanına geri döndü. Kulübelerine doğru yürümeye başladılar. Vakit kaybetmeden ben de kulübeme vardım ve hazırlıklarımı yapmaya başladım.
"Nektar, ambrosia, Surakatz... Bir şey eksik," diye düşünerek eksik olan eşyamı aramaya koyuldum. Eğer kardeşlerim odamın halini kardeşlerim görseydi, buraya bir hırsızın girdiğini düşünebilirlerdi. Bir saatten geriye on dakika kalmıştı. Odadaki eşyaları yerlerine koyarak aradığım eşyayı daha iyi bulabilirdim. Hızlıca eşyalarımı düzenlemeye koyuldum. Araba tamir eden bir tamirci gibi sırtımdan terler boşalıyordu. Yerdeki eşyaları çekmecelere koyarken yatağımın altında parıldayan bir şey gördüm. Elimi yatağımın altındaki parıldayan cisme götürdüğümde, aradığım şeyi bulduğumu anladım. El çantama yatağın altında bulduğum eşyayı da koyduktan sonra kulübeden dışarı çıktım. Meydanda kendi eşyalarını hazırlamış iki Hermes çocuğu gözüküyordu. Yanlarına giderek onlara hazır olduğumu söyledim. Yılan saçlı dul ev sahibi olacağından her zamankinden daha dikkatli olacaktım. | |
| | | Seth Mason Black Hermes'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 325 Kayıt tarihi : 16/02/11
| Konu: Geri: Medusa'ya 'Merhaba' Salı Haz. 14, 2011 12:35 am | |
| "Selam dostum."diyerek çocuğa selam verdim. Kumral saçlı, nerdeyse siyah gözlere sahip bir çocuktu. Rahatsızmış gibi duruyordu "Selam."diyerek karşılık verdi. Sanki benimle değilde başkasıyla da konuşuyordu. Çocuk "Ne istiyorsun?"dedi. Sırıtarak ona Medusa'nın İni'ne gitmem ile ilgili öyküyü anlattım. Melez "Yılan saçlı dula ufak bir ziyaret yapıp geri geleceksiniz."dedi. Kafamı evet anlamında salladım. Espiri anlayışı iyi... Bu çocukla arkadaş olabilirdik. Pegasusuna bakıp "Eğer Medusa'nın İni'ne gideceksek, bana hazırlanmam için bir saat vermelisin. Kulübeme gidip eşyalarımı hazırlamalıyım."dedi. Tamam diyip Bart'ın yanına gittim. Çocuk ahırdan çıktıktan sonra "Kardeş. Biz niye yanımıza teçhizat almadık."dedim. Omuz silkip "Senin yüzünden! Çabuk çabuk buraya getirdin. Oğlum çocuk bile gidip kendine çanta hazırlayacak kadar zeki. Bare gidip bizde birşeyler alalım."dedi. Başımla onay verdim. Birlikte kulübeye döndük. Herkezin odasından amborsia ve nektar aşırdık. Sırt çantasının içine bunları atıp bir de battaniyemi koydum. Biraz düşündükten sonra; bir PSP, birkaç oyun, kapalı cep telefonum, MP3, 2 tane melez kampı tişörtüm, bir tane kapri ve küp şeker dolu kavanoz. Bart da hazırlığını bitirmişti. Birlikte ahıra döndük. Bart pegasusuyla ilgelinirken bende Kül Kont'la sohbet etmeye başladım. Her ne kadar bana cevap veremese de ona başımdan geçenleri anlattım. Sonunda şaha kalkıp burnundan duman çıkardığında "Tamam, tamam başka birşey anlatmıyorum. Al bakalım biraz şeker ye."diyip kavanozdan birkaç şeker çıkartıp verdim. Çocuk geldiğinde hazır olduğunu söyledi. Çok gecikmeden pegasuslarımıza binip havalandık. Henüz duyma mesafesindeyken "Biz Athena'dan izin almadık değil mi?"dedim. Bart'ın kahakaha atıp "Melezler asla izin almaz!"diye bağırdığını duydum. Buharlaşmak için ideal yollardan biriydi buda. Karanlık bir girişin başında dikiliyorduk. Sanırım hiç birimiz içeriye giremeyecektik. Bir adım atıp yolda sohbet ederken adını öğrendiğim Mantalon'a döndüm "Evet, Hekate'nin oğlu. Ne öneriyorsun?"dedim. Omuz silkip "Göreve çağıran sendin. Yani, lider sensin."dedi. Bart'ın benimle kısık sesle dalga geçtiğini duydum. Girişe bir kez daha bakıp "Tamam. Kimse direk gözlerine bakmıyor yoksa taş olursunuz. Birbirimizden ayrılmamalıyız. Eminim ki Poseidon bizi koruyordur. Sonuçta görevi bana o verdi, koruyordur değil mi?"dedim. Ben bile dalga geçmeyi bırakıp endişelenmeye başlamıştım. Bart bir adım öne çıkıp elimi sıktı "Seninle tanışmak güzeldi kardeşim. Büyük ihtimalle siper olarak seni kullanacağım. Ama üzülme eninde sonunda herkez ölecek."dedi. Bir vay canına çekip "Çok güzel bir moral konuşmasıydı. Korkaklar için!"diye bağırıp elimi çektim. Sırıtarak mağaraya girdi. Ardından ben ve Mantalon girdik. İçerisi meşalelerle aydınlanıyordu. Daha girişte iki tane insan heykeli vardı. Biri dehşet içindeydi diğeri de gülüyordu. Şaşkınlıkla etrafa bakınarak ilerlemeye devam ettim. Burası kesinlike Ares'in çocukları Phobos ve Deimos için yaratılmıştı. Ama Medusa kullanıyordu. Sfenklerin ardında gölgeler ve heykel tasarımları vardı. Birkez olsun çığlık atmak istiyordum. Burası çok korkunçtu! Sessizliğin içinde ilerlerken aşağıdan gelen bir ses duydum. Üçümüz sırt sırta verdik. Sessizce "Gözlerinizi yere dikin. Gölgelere bakın."dedim. Bart herzaman ki ukala tavrıyla "Söylemesen bilmiyorduk."diye mırıldandı. Burdan çıkalım ben ona yapacağımı biliyorum. Tıslama sesine benzer bir ses duydum. Kafamı kaldırdığımda karşımda bir heykel duruyordu. Dilimi ısırıp yere baktım. Yutkunup "Şey, merhaba Medusa. Güzeller güzeli... Kadın? Biz sana birşey sormaya gelmiştik."dedim. Tamam daha güzellerini de görmüştüm ama suyuna gitmeliydik. Bart "Güzel kadın mı? Dostum onun yılan saçları var."dedi. Gelişi güzel bir tekme savurdum. Mantalon'un ah dediğini duydum. Sanırım ıskalamıştım. Öbür tarafa tekme savururken "Özür dilerim. Lon. Hedefim Barney idi."dedim. Bart'ın bana saydırdığını duydum. Tıslama sesleri arttığında "Medusa? Duyabiliyor musun? Yada konuşabiliyor musun?"dedim. Yılan seslerine karışan bir ses "Ne istiyorsun Hermes çocuğu?"dedi. Yanaklarımda birşeyler hissediyordum. Tam kafamı kaldıracağım sırada bunun yanlış birşey olacağını düşünüp gözlerimi sımsıkı yumdum. Yutkunup "Nasılsın? Burda havalar nasıl? Bahçe Dükanın da işler nasıl gidiyor?"dedim. Mantalon "Tanrılar aşkına! Seth'in demek istediği Poseidon'ın tılsımı hakkında bildiğin birşey var mı?"dedi. Suratım acıyordu çünkü o yılanlar beni ısırmıştı. Umarım birşey olmazdı. Yılanlar çekilip başka birine yöneldi. Medusa "Ne kadar da sabırsızsın Hekate çocuğu."dedi. Bart araya girip "Sorumuza gelsek Medi."dedi. Medi mi? Gülmemek için yanaklarımı ısırıyordum. Bart resmen Medusa ile dalga geçmişti. Öfkeli bir tıslama duydum. Bart'ın başı fena halde dertteydi. | |
| | | Barney Awesome Hermes'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 196 Kayıt tarihi : 23/04/11
| Konu: Geri: Medusa'ya 'Merhaba' Çarş. Haz. 15, 2011 2:17 am | |
| Nihayet gelmiştik Medusa'nın İni'ne... Girişinde beklemeye başladık. Sanırım birinin konuşma yapması gerekliydi. Bu görevi üstlenmiştim. Aslında pek moral konuşması olmayacaktı. Sadece gerçekleri, olacakları ve benim yapacaklarımın kısa bir özeti olacaktı. "Seninle tanışmak güzeldi kardeşim. Büyük ihtimalle siper olarak seni kullanacağım. Ama üzülme eninde sonunda herkes ölecek" İkisi de bana sanki Melezköy Deliler Hastenesi'nden kaçmışım gibi baktılar. Seth "Çok güzel bir moral konuşmasıydı. Korkaklar için!" dedi. Sırıttım ve hiçte doğal olmayan sislerin arasından geçip içeri girdim. Girişi meşaleler aydınlatıyordu. Getirdiğim fener boşuna ağırlık olacaktı yani. Biraz ilerleyince Medusa'nın kurbanlarından iki tanesiyle tanıştık. Biri gülüyor, diğeriyse altına yapmak üzereydi. Sanırım gülen ben olacaktım. Nasıl olsa birazdan hepimiz taştan kaslara sahip olacaktık. Üstelik spor salonuna gitmeden. Arkamı döndüğümde Seth ve Lon'un peşimden geldiğini gördüm. Seth sanki bu görevi ona verdiği için Poseidon'a küfrediyor gibiydi. Lon'sa, aslında duygularını pek dışa yansıtmıyordu. Ben nasıl hissediyordum? Korku değil, biraz heyecan biraz savaşma arzusu ve bolca öleceğimi kabullenme... Medusa'nın yaz kreasyonlarını incelerken bir tıslama sesi duydum. Seth hemen "Gözlerinizi yere dikin. Gölgelere bakın" dedi. "Söylemesen bilmiyorduk" dedim hemen ama gözlerim açıktı. Bir tıslama daha duyduğumda kapattım gözlerimi. Seth "Şey, merhaba Medusa. Güzeller güzeli... Kadın? Biz sana birşey sormaya gelmiştik" dedi. Ne saçmalıyordu bu, anlayamamıştım. "Güzel kadın mı? Dostum onun yılan saçları var" Olduğundan kesin emin değildim ama bütün efsanelerde Medusa'nın yılan saçları olurdu. Sonra birden Lon inledi. Elim tam kılıcıma gidecekken Seth "Özür dilerim. Lon. Hedefim Barney idi" dedi ve bana bir tekme attı. Canım yanmıştı diyebilirim. "Medusa? Duyabiliyor musun? Yada konuşabiliyor musun?" dedi Seth. Gülmemek için zor duruyordum yerimde. Tabii ki konuşabilir Seth, ne sanıyorsun sadece tıslayacağını mı? Bunu söylemeyi ne kadar istedim bilemezsiniz. Sonra yanı başımdan "Ne istiyorsun Hermes çocuğu?" dedi birisi tıslamalar eşliğinde. "Nasılsın? Burda havalar nasıl? Bahçe Dükanın da işler nasıl gidiyor?" Seth buraya sohbet etmeye geldiğimizi düşünüyor olmalıydı. Ağzımı açamadan demek istediklerimi Lon söylemeye başlamıştı. "Tanrılar aşkına! Seth'in demek istediği Poseidon'ın tılsımı hakkında bildiğin birşey var mı?" "Ne kadar da sabırsızsın Hekate çocuğu" dedi Medusa. Bu arada olaya karışma zamanımın geldiğini hissettim ve "Sorumuza gelsek Medi" Medi mi? Güzel bir lakaptı. Buradan çıkınca -tabii çıkabilirsem- hemen telif haklarını alacaktım Medi'nin. Medi yanıma geldi ve "Vay vay vay burada bir Hermes oğlu daha varmış ve kendini çok cesur sanıyormuş" dedi. Yüzümde minik minik yılanlar dolanmaya başlamıştı. "Baksana Medi, sana Medi diyebilir miyim?" "Hayır" diye tısladı. "Pekala Messi..." "Sen canına mı susadın çocuk" diye bağırdı. "Bak rahat olmaya çalışıyorum. Medi ya da Messi, seç birini" Öleceğimden emindim ama çok eğlenceliydi. Ayrıca Medusa'da kafa yılanmış yani. "Tamam, Messi olsun. Senin adın ne?" Kabul etti. Beni çok şaşırtmıştı bu davranışı. "Adım Barney Awesome" Biraz düşündü ve "Pekala ben de sana..." "Bana Mr. Awesome diyebilirsin ya da Don Corleone" dedim sözünü keserek. "Sana Barney diyeceğim" dedi. "Tamam, bak Messi eskiden Poseidon ve senin aranda bazı olaylar yaşanmış ve Athena seni bu hale getirmiş. Bunların Poseidon'un yüzünden olduğunu düşünmüş olup Poseidon'un madalyonunu..." "Tılsımını" diye düzeltti Seth. "...Evet, tılsımını çalmış olma ihtimalin var mı?" "Bilmem ki yani belki çalmışımdır belki çalmamışımdır. Bir dakika eğer çaldıysam n'olacak?" "Seni öldürüp tılsımı alacağız" dedim hemen. Seth "Hayır! Yok öyle bir şey. Öldürmek yok" Lon "Tılsımı aldıktan sonra öldüreceğimizi sanıyordum" dedi. Seth "Lanet olsun! Medusa tılsım sende mi değil mi?" "Tılsım bende ama onu alabileceğinizi sanmıyorum çocuklar" dedi. Bu arada yılanlar yüzümde dolanırken metalik bir şey daha hissettim. Tılsım olma ihtimali çok azdı ama içimden bir ses tılsım Messi'nin kafasında diyordu. Kılıcımı birden çekip saçlarından birazını kalanından ayırdım. Gözlerim kapalıyken bu kadar oluyordu. "Tılsım kafasında!" diye bağırıp gözlerimi açtım. Medusa eğilmiş kafasını yokluyordu. Hemen bir duvarın arkasına geçtim ve bilekliğime "This is Sparta" diye bağırdım. Leonidas yani kalkanım bütün ihtişamıyla karşımda duruyordu. | |
| | | Mantalon Soluric Hekate'nin Çocuğu/Kulübe Lideri
Mesaj Sayısı : 97 Kayıt tarihi : 05/02/11
| Konu: Geri: Medusa'ya 'Merhaba' Salı Tem. 26, 2011 7:46 am | |
| "This is Sparta." O filmin gençler üzerinde bıraktığı etkiyi Barney'in söylemesiyle daha iyi anlamıştım. Barney'le birlikte Seth iki duvarın arkasına geçmişlerdi. Ben gözlerimi kapatıp Medusa'nın çıkardığı sese odaklandım. Elimin şıklatarak göz kapaklarımın ardını görebilmek için bir büyü yaptım. "Bakın burada cesur bir melez varmış. Annen nasıl tatlım? Sana hediye olarak onun bir heykelini vermeme ne dersin? Ya da babanın kokuşmuş cesedinden bir parça et ikram edeyim sana. Konu açılmışken, baban neden seninle oynaması için bir arkadaş verdi? Baban başından beri senin yalnız kalacağını mı düşünüyordu?" "Nasıl olabilir bu? Yılan saçlı dul babam hakkında ne biliyor," diye düşünürken arkamdan bir fısıltı işittim: "Dikkatini dağıtmasına izin verme." Mantalight Medusa'nın bana vereceği pençe darbesinden son anda kurtulmamı sağlamıştı. "Seni görebiliyorum yılan saçlı dul. Büyük bir tanrının seni terk etmesi ve ortada bırakmasının ne kadar acı olduğunu görebiliyorum. O kadar acı çekmişsin ki, o güzelim saçların bile sana karşı yılana dönüşmüşler. Poseidon'dan bir şey saklaman sana onu geri getirmez. Bizi öldürmen de sana yetmez. Sen psikopat yılanın tekisin. Seni ayaklarımın altında bir böcek gibi ezeceğim." Yılan saçlıyı köşeye sıkıştırarak, sinirlerini bir güzel hoplatmıştım. Gözlerini kısarak öfkeli bir şekilde bakıyordu. Ellerini kasmıştı. Her an boğazıma yapışacak gibiydi. Yılan saçlı gerindi. Tam atlayacakken "Şimdi," diye bağırdım. Sol taraftan Barney kalkanını yılan saçlının başına indirdi. Biraz afalladıktan sonra Seth kılıcıyla yılan saçlının dibine geldi. Elimi çevirerek büyü yaptım. Seth'in kılıcı yılan saçlının başını kesti. Yılan saçlının başının yere düştüğünü görünce yaptığım büyüyü bozdum. Bozduğum anda kendimi karanlıkta buldum. Göz kapaklarım ışığı geçirmemeye devam ediyordu. Ellerimle gözlerimi ovuşturdum bir süre. Bu büyüyü bir daha kullanmayacağımdan çok mutluydum. "Sence bu ne kadar eder Seth?" "Buraya tılsımı almaya geldik Barney. Aslında bu kafayı da yanımıza alsak iyi olabilir." Yalandan öksürerek konuşmalarını yarıda böldüm. "Alacağınızı aldınız mı?" "Şey, evet. Bu arada Medusa'yı bilerek kesmedim. Aniden bir güç elimi havaya kaldırdı ve kılıcı Medusa'nın boğazına indirdi. Bunu sen yaptın, değil mi? Hani öldürmeyecektik." Bu sözleri karşısında Seth'e "Gereksiz," diyerek yılan saçlının başını bir kenara fırlattım. Babam hakkında bildikleri beni şaşırtmıştı. İnin girişine doğru bakarak "Gidelim," dedim. Seth tılsımı cebine koydu ve bu loş mağaradan yavaşça çıktık. | |
| | | | Medusa'ya 'Merhaba' | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|