Gözlerimi açtım. Tepemde garip görünüşlü biri vardı. Elini uzatıp " Ben Kheiron ! Kamp müdürü. " dedi. " Şey bende Eryx. " durdum biraz düşünüp tekrar nefes aldığımda " Annem ne durumda ? " diye sordum. Kheironun yüzü buruştu " Malesef onu kaybettik. " dedi bana. Olamaz annem ölmüştü. Metin olmalıydım. " İyi bir haber var ama ; sen uyurken Dionysos seni sahiplendi. " dedi gururla. " Kim o ya ? " dedim, konuya Fransız kalmıştım. " Şarap ve delilik tanrısı. " dedi bana gülümseyerek. Odadan çıkmak için yöneldi ve birden " Kendine geldiğinde Dionysos kulübesine gidebilirsin 12. kulübe. " dedi ve odadan çıktı. Kolumdaki yara bantlarını değiştirip dışarı çıktım. Kamp güzel görünüyordu. Artık hayatım çok farklı olacaktı. Bu güzel yer bu değişimin ilk adımıydı.
12 Nolu kulübeye geldim ve içeri ilk adımımı attım. Çevreye baktığımda sızmış bir kaç kardeş, iyi mobilyalar ve bir sürü şarap gördüm. Hemen kendime bir kadeh kırmızı şarap doldurdum ve bir yere oturdum. Babam tanrıysa şaraba yenik düşemem diye düşünüp büyük şişeyi yanıma alıp. Kaç kadeh olduğunu sayamadığım kadar şarap içtim. Gerçekten tadı güzeldi. Sızmış iki kardeşim vardı orda. İki kadeh şarap vardı elimde. Çift görüyordum. Neredeyse yirmi kadeh şarap içmiştim. Çok geçmeden başım döndü ve olduğum yere yıkıldım.