Zoe'yla Konuşma

Gözlerimi kısıp çevremi taradım ve kulübeye ilk geldiğim zamanı düşündüm. Acayip yalnızdım. Kulübe de öyleydi gerçi, sessiz, sakin, yalnız ve tozlu. İlk olarak ne yaptığımı hatırladım; etrafa bakıp yalnızlığa dayanamayacağımı düşünüyordum. Sonra bir melez bana kampı gezdirmişti vesaire... Her neyse kardeşlerim geldikçe mutlu olmuştum ama yalnızlık fobimi yenememiştim ve şimdi hastalık derecesinde asosyaldim. Kampta tek tük arkadaşlarım vardı onlarla da pek görüşmüyordum. Zamanımın çoğunu kulübemde geçiriyordum oysa kardeşlerim öyle değillerdi -ki konumuz bu değil.
Yeni gelen iki kardeşim daha vardı. Zoe ve Anna. Anna'yla henüz tam anlamıyla tanışma fırsatım olmamıştı ama Zoe da kulübedeyken onunla konuşmak istiyordum. Kardeşler arası sohbet felan hani. Düşüncelerden sıyrılıp Zoe'nun odasına çıktım. -Anladığım kadarıyla- o biraz kaba bir kızdı ama ben de hoşgörülüydüm -alttan alırdım. Odasının kapısını tıklattım ve Zoe'nun sesini duydum, ''Ne var?''. Eh, her neyse dedim içimden ve, ''Ben Izabelle, Zoe. Seninle konuşmak istiyordum da. Tanışmak de istersen. Girebilir miyim?'' dedim. Hoşgörülü olabilirdim ama insanlardan talimat beklemeyi sevmiyordum yine de alttan alacaktım.Bir duraksamadan sonra ''Evet tabii.'' cevabını aldım. Sesi yumuşamış gibiydi. Buna sevinerek içeri girdim. Odasını yenilemişti galiba ama bir yorumda bulunmadan ''Merhaba.'' dedim.

Odamda çok gürültülü bir şekilde müzik dinlerken -tabii bu gürültüyü kardeşlerim farketmiyordu çünkü daha yeni bir büyü kitabından öğrendiğim bir ses geçirmeme büyüsü yapmıştım odaya, böylece odanın içindeki ses dışarıya gitmiyordu- birisinin kapıyı çaldığını duydum. Eh, ses geçirmeme büyüsünün işlevi yalnızca odamdaki sesleri dışarıya geçirmemekti, dışarıdaki sesleri buraya geçirmemek değil. Asosyal kardeşim Izabelle'in ne diyeceğini merek ederken müziği de kapatmıştım herhalde. Şu ana kadar 'Marhaba'dan başka bir şey söylememişti Izabelle.

Onun böyle kıvranmasını izlemek zevkli olsa da bir süre sonra can sıkıcı olmaya başladım. Malesef ki böyle sıkıntılı bir şekilde kıvrananları izlerken eğlenmek gibi gaddarca bir yanım yanım vardı. Ama biraz konuşmasına yardımcı olmak istiyordum.

"Buraya Merhaba demek için mi geldin?" dedim alaycı bir sesle. Acaba şimdi de sesiz kalabilecek miydi?

Zoe'nun neden bu kadar sert olduğunu bir türlü anlamıyordum ve saatlerce konuşsakta anlayamayacaktım sanırım. Ama tartışmaya bile halim yoktu, hatta beni resmen 'ezik gibi' gördüğünü vurgulayan alaycı ses tonunu bile görmezden geldim. Gerçekten asosyal felan da olsam, beni kızdırmaya pek gelmezdi -karşımdaki kardeşim olsa bile. Olayı büyütmeden ben de onun sözlerine karşılık samimi bir şekilde gülümseyerek yanıt verdim, ''Elbette hayır. Seninle tanışmak istiyorum. Sonuçta aynı kulübede yaşıyacağız oldukça uzun bir zaman. Bu arada yaptığın büyüyü beğendim, dışarıdan müziği anlamadım bile.''
Son cümlemde dalga geçmiyordum büyü bayağı güçlüydü ama odadaki auroradan nasıl bir şey olduğunu anlamıştım. Etkiliydi ama gizlenememişti. Zoe'ya bakınca onun biraz şaşırdığını gördüm. Ama sanırım büyüyü farketmeme değil sert cümlelerine karşılık hoşgörülü tavrıma şaşırmıştı. Birkaç saniyelik duraklamadan sonra cevap verdi, ''Ne konuşacağız o halde?'' Gözlerinin içine bakıp, ''Geçmişini felan anlat.'' dedim. Zoe gözlerini devirdi ama en sonunda konuşmaya başladı.

Geçmişimi mi? Aslında benim anlatılacak pek fazla şeyim yoktu. Benimle ilgilenmeyen bir babam olduğuğu ve okulda korkulan biri olduğum dışında.

"Hımm, nasıl anlatsam ki? Pek anlatmaya değer bir şey yok aslında. Babam benimle pek ilgilenmezdi -neden olduğunu bilmiyorum, geçmişte yaşadığı bir travma yüzünden galiba- ama buna rağmen onu çok severdim - kaza geçirdiği zaman da çok üzülmüştüm." O noktada tam o günü anlatacaktım ki sustum. Neden çok iyi tanımadığım kardeşime kendimi anlatacaktım ki? Başka olaylarla devam ettim. "Sonra okulda da korkulan biriydim. Buna ben sebep olmuştum gerçi. Tüm o salak ana kuzusu çocuklarla dalga geçip onları herkesin önünde küçük düşürürdüm. Ne kadar zevkli olduğunu anlatamam!" Aman tanrım, neler anlatıyordum ben böyle ya? Resmen kızın benden soğumasına neden oluyordum. Başka zaman olsa umursamazdım ama kardeşimle düşman olmak istemiyordum. "Neyse, o kadar kötü biri değilimdir aslında, sadece eğlencesine yapıyordum, banka falan soymadım yani!" Kısa bir süre duraksadım. "Şimdi de sen bana kampa gelmeden önceki hayatını anlat."