Ben nötr değilim !

Sıradan bir kamp gününde bir kaç genç ve hevesli çaylakların yeraltı dünyası hakkında konuşmalarına şahit oldum . Sanki aşırı korkunç bir yermiş gibi bir tarladan söz ediyorlardı . Sanırım Asphodel tarlaları idi adı . Sadece nötr insanlar ölünce oraya gidermiş . Nötr ! Sıfır ! Hiç ! Garip bir yer yani yaşamın boyunca eşit yaşamazsın ki ya iyi yada kötü biri olursun . Bizler melez olduğumuzdan belki oraya girdikten sonra çıkabiliriz ve bu gerçekten eğlenceli bir macera olabilir . Hmm denemeye değer ama bir sorun var bu macera için kim bana ortak olacak . Bu kadar cesur ve çılgın birini nereden bulacağım . Buldum , işte Ashley ! Cesur ve çılgın bir Artemis avcısıydı . Üstelik iyi geçindiğim arkadaşlarım arasında yer alıyordu . Hızlıca Artemis kulübesinin yolunu tuttum . Kapıyı tıklattığımda kapıyı bana kuzenim Satellite açtı " Hey kuzen , Ashley orada mı ? " dedim . İçeri baktıktan sonra " Ashley ! Seni görmek isteyen biri var . " dedi ve gülümseyerek içeri geçti . Ashley kapıya geldiğinde macera öncesi merakı ile " Evet , nereye gidiyoruz ? " dedi , sanırım onu bir macera için çağırdığımı anlamıştı . Çılgınca bir ifadeyle " Yeraltı dünyası . " diye bağırdım . Ash bir sevinç çığlığı attı . " Yalnız bir sorun var . Şey ... Nasıl gideceğiz ? Pegasuslara bizi yeraltı dünyasına götürebilirmisiniz desek olur mu ? " dedim gülerek . " Hmm ... Benim bir planım var . " dedi ve biz pegasus ahırlarına doğru giderken o heyecanlı görünen planını anlatmaya başladı . Yeraltı dünyasının en kolay geçidi Los Angeles'deki geçidi kullanacağız . Los Angeles güzel bir şehir ama yeraltına geçidi olduğunu öğrendikten sonra oraya daha farklı bakmaya başladım . Pegasuslarımıza atlayıp " Los Angeles ! " dedik .

Sakin sakin uçmaya başladık yaklaşık yarım saat sonra " Güzel bir şehir , güzel bir yeraltı geçidi bekliyorum . Asansörlü falan olursa güzel olur . " dedim Ash'e ve gülüşmeye başladık . Los Angeles'in ışıkları beklediğimden daha güzeldi kesinlikle göz kamaştırıcı . İnmemiz gereken yer belli değildi ama pegasusalar kötü bir şey sezmişlerdi ki yere indiler . Ashley den komut bekliyordum .

Pegasuslarımız kısa sürede Los Angeles'a varmıştı.Era daha önce yeraltına gitmemişti.Ben de bu konuda pek uzman sayılmazdım ama önceki gelişimden dolayı ne yapmam gerektiğini biliyordum.Era'nın kolundan tuttum ve "Bu taraftan." dedim.Sonunda onu NSÖ Plakçılığa götürdüm.Oraya vardığımızda tabeladaki yazıyı sesli bir şekilde okudu "Nakil Sırasında Ölüm Plakçılık,bu ne ya?" dedi.Ben güldüm ve "Boşver sen hadi gel." dedim.İçeriye girdik ve görevlinin yanına gittik.Onu pek sevmesem de anlaşmak zorundaydık.Yanına gittim ve "Merhaba biz yaraltına inmek..." daha sözümü bitirmeden konuşmaya başladı."Hayır,giremezsiniz." dedi.Sinirli bir şekilde onu ikna etmeye çabaladım.Son çare olarak yalan söylemek zorunda kaldım "Hades'e çok önemli bir şey getirdik." dedim.Görevli inanmadı ve "Neymiş o?" dedi.Ben onu kandırmak için elimden geleni yapıyordum."Sana söyleyemem çok özel bir şey." dedim.Adam "Peki benim çıkarım ne olacak?" dedi ve kahkaha atmaya başladı.Neyse ki bunu akıl etmiştim.Çantamdan bir kaç dirahmi çıkardım ve ona uzattım.Adam "Peki ama çabuk olun." dedi.Gülümsedim ve Era'yı da alıp asansöre bindim.

Asansörden aşağı indiğimizde karanlık bir mağara bekliyordum ve aynen beklediğim çıktı . Bu karanlık mağara yeraltı olmalıydı . Hmm hadi şu çok merak ettiğim nötr kişiliklerin takıldığı tarlalara gidelim diye geçirdim içimden . Tarlaya geldiğimizde hissizleştiğimiz çok belli oluyordu . Yüzümüzde ifade bile kalmamıştı " Fazla merak zararlıymış Ash ! " dedim gülmeye çalışarak ama duygu , his , mutluluk yoktu . İfadesizce " Şimdi buradan çıkalım bir günlük yeterli bu kadar duygusuzluk ! " diye bağırdı tarlanın ifadesizliği ile . Bizim geldiğimizi fark eden bir kaç ölü bize doğru saldırmaya başladı . Çıldırmışça koşturuyorlardı . " Kaç ! " diye bağırdım . " Deniyorum ! " diye karşılık verdi . Sanırım ikimizde bunlardan kaçmanın pek kolay olmadığını anladık ve silahlarımızı çıkardık . Artemis avcılarının yayları hep beni etkilemiştir zaten . Ben " Yami No Seirei No Ken ! " diye bağırdığımda bıçağım elimde belirdi . Kendimi " The Walking Dead " de gibi hissediyordum . His ! Tarlalardan çıkmıştık . Artık nötr değildik . Bize doğru koşturan biçimsiz zombilere " Ben nötr değilim ! " diye bağırarak koşturmaya başladım . Ben yanlarına yaklaştığımda Ash yarısını profesyonelce öldürmüştü . Tam kalan ölülere saldıracaktım ki istemsiz bir şekilde " SÖN ! " diye bağırdım . Birden çevredeki tüm ışık kaynakları yok oldu . Olamaz ! Bir özel güç şakası daha mı ?! Hekate kara büyü olayını sadece benimle eğlenmek için yaptığından beri özel güçlere karşıyım . Ash birden bağırdı " Era ! Neredesin hiç bir şey göremiyorum ! " diye . Göremiyormuydu ? Değişik , ışık kaynaklarını yok ediyor ve bu karanlıkta üstün bir şekilde görebiliyordum . Zombiler tiksinç bir şekilde bağırışırken hepsini " tekrar " öldürdüm . Gözlerim kararmaya başladı kendi karanlığımda göremiyordum . Gözlerim sulandı ve bayıldım . Gözlerimi açtığımda melez kampının revirindeydik . Ash baş ucumda " Hey ! Orada neler yaptın ? Kendine gelince anlat lütfen ! " diye bağırdı gülerek . Tamam manasında başımı salladım ve tekrar uykuya daldım .

RP BİTMİŞTİR .