Sona kırmızı siyah ağırlıklı küçük odasındaydı yine,uyuyordu her zamanki gibi.Telefonunu ders saatine kurmuştu ama dışarıya koymadığı için çalsa bile duyamazdı.Derse geç kalacaktı sonuç itibariyle.Zaten hep öyle olurdu.
Şeker ve ayıcıklarla dolu bir rüya görüyordu Sona ve son derecede mutluydu.Şeker ve ayıcıklar onun için huzurlu ve güzel bir gün demekti.Ama birden ayıcıklar korkunç yaratıklara,şekerlerse ne üdüğü belirsiz şeylere dönüşmüşlerdi.Durum kötüye gidiyordu.Sona kocaman bir köprüden geçmeye çalışıyordu.Köprünün yanlarda aycıktan yaratıklar vardı.Köprünün altıysa ateşten bir denizden ibaretti.Cehennem çakması bir yer gibi gözüküyordu daha çok.Köprüde ilerledikçe ileride bir karaltı görünüyordu.Bu karaltının kendini toparlamaya çalıştığını rahatlıkla görebiliyor ve duyabiliyordu Sona.En sonunda karaltı kendisini toparladığında Sona iyice yaklaşıp kim olduğunu gördü.
"Kronos!"
Hızla gözlerini açıp yatağından doğruldu.Kronos'un ismini haykırırken kendisiyle beraber başka biri de haykırmıştı sanki.Tanıdık biri...Okuldan biri!Sona yatağından kalktı ve üstündeki pijamalara dikkat etmeden açık pencereden kendisini dışarı bıraktı.Aşağı düşerken artık tamamen kullanabildiği ekipman değişimini kullanmış ve kanatlı bir zırh giymişti.Zaman kaybetmeden hızla okula doğru ilerlemeye başladı.
Okula geldiğinde ortam gerçekten batıktı.Kronos aynı rüyasında olduğu gibi okulun merdivenlerinde kanlı canlı (!) duruyordu.Okuldan bir kaç kişi ona saldırmaya çalışıyordu ama pek de başarılı oldukları söylenemezdi.
Sona yere iniş yaptığında Kronos ölümsüz ve iğrenç ordusunu dışarıya çıkarmıştı bile.O sırada Vanth'in sesini duydu ve küçük bir kahkaha atmaktan kendini alıkoyamadı.Gerçekten o çocuk en ciddi olunması gereken anlarda bile ortamı kırıp geçirebiliyordu.Daha sonra hızla kendisini toparladı ve sihirli ekipman düşünmeye başladı.Bu durumda gerçekten en mükemmel ekipmanlarını kullanması gerekiyordu.Orduya bir göz attı.Okula ilk giriş yaptığı yer lanet batı bölgesiydi,karşıdaki kro'yla daha önce de karşılaşmışlardı ve tabi onun ceset ordusuyla...Ama ordu bu sefer daha farklıydılar,daha güçlü.Sona'nın anladığı kadarıyla çoğu koruyuculardan oluşuyordu ve bu çokluk daha çok Kronos'un çevresini sarmalamıştı.O zaman dış hatlarda savaşçılar vardı ve istediği kadar gücü engellenmeden ekipman değişimi yapabilirdi.Koruyuculara gelince sıra en mükemmellerden birisini seçmeli ve sadece onunla devam edebilmeliydi.Kronos'u tabiki Vanth'le Fafner'a bırakacaktı.Henüz o kadar kafayı yememişti.Esnedi ve
"Tanrım okul gerçekten bi pislik çuvalına dönmüüüüüş!Bir bakalım bizde neler varmış?" dedi her zamanki rahat tavrıyla.
İleriye,koca orduya doğru koşmaya başladı bir elinde kırmızı renkli ilginç bir kılıçla.Kılıç dokunduğu şeyi,ne olursa olsun, bir anda dokunduğu yerden yakmaya başladı.Bu Sona'nın keşfettiği en sevdiği takımlardandan biriydi.İlerledikçe ekipman değişimi yapıyor ama bir elini sürekli boşta bırakıyordu.Onunla da genelde eline sevgili ruh bıçakları alıyor ve bakmaya gerek bile duymadan fırlatıyordu.Nasıl olsa hepsinin bir şeye gittiğini biliyordu.Sona'nın nişancılığı mükemmelden bile daha mükemmeldi.
Hızla ilerlemeyi deniyordu ama bir türlü çok fazla öne geçemiyordu.Bir çok savaşçı öldürmüştü bile fakat ceset ordu o kadar fazlaydı ki hiç bir işe yaramıyor gibiydi.Hemen bir ekipman değişimi daha yaptı ve eline ilk aldığı kılıcın daha etkili bir versiyonunu aldı.Diğer elineyse ilginç bombalar aldı.Bombalar yapıştıkları şeyi hemen patlatıyordu.Bu yaratıkların büyük patlamalarla ölmesi daha kolay oluyordu tabi
Daha kolay hareket etmeye başladı Sona.Okuldan bir kaç kişinin daha geldiğini görebiliyordu ama ne yapabilirlerdi ki?Çoğu henüz birinci sınıftı daha güçleri tamamen açığa çıkmamıştı,kolay hamlelerdi.Sona üzüntüyle kafasını sallayıp savaşa konsantre oldu.Bir taraftan okulun lanet olası müdürünün nerede olduğunu düşünüyor bir taraftanda eğer o ceset torbalarından oluşan ordunun orada kazanırsa bir daha asla yenilemeyeceğini düşünüyordu.Bu düşünce ona daha çok güç veriyordu.Aklına yeni yeni ekipmanlar geliyordu sürekli...
Bir anda havada oluşan statik gerginlikten bir yıldırım patlaması olacağını anlayan Sona kanatlı zırhını giydi ve yükselmeye başladı.O sırada diğer çocuklar dikkatini çekti ve kanatlı zırha birkaç kocaman kol eklemesi yaptı ve yaklaşıp hepsini yıldırım düşeceği alandan çekip çıkardı,güvenli bir yere bıraktı.
Sona'nın alandan çıkardığı küçük grup sinirlenmiş gibiydi."Bizi neden uzaklaştırdın!" dedi içlerinden biri sinirle.Sona savaştan dolayı biraz gergindi."Aptallar!Uzaklaştırmasaydım da kafanıza Dark'ın yıldırımını mı yeseydiniz kafanıza!"Sona bunları söyledikten sonra gruptaki çocukların gözleri iri iri açıldı.Dark'ında savaşta olduğuna şaşırmışlardı besbelli."Fafner...Savaşa mı katıldı?" dedi az önce konuşan çocuk ve gözlerini savaş alanına çevirdi.Sona Fafner'ın olduğu yeri gösterdi."Evet!"
Bir anda koca koca birkaç yıldırım koruyucu ve savaşçıların olduğu alana düştü.Evet patlamalar o şeyleri daha kolay yok ediyordu ama Sona'nın içi pek de rahat değildi.Emindi ki Kronos bu kadarını tahmin edebilirdi.O zekiydi!Karanlıktı!Korkutucuydu!..Sona hızla kafasını salladı.Hayır!Ondan korkarsa kendi içinde bu savaşı kaybetmiş olurdu.Gruba döndü."Ben dönüyorum isterseniz sizde gelin artık beni ilgilendirmez."
Sona tekrar savaş alanına döndü ve Fafner'la Vanth'i aramaya koyuldu.İçi gerçekten hiç rahat değildi.Kronos'un lanet ordusu bu kadar kolay yenilemezdi.Kafasını Kronos'a çevirdi bir şeyler yapıyordu!Evet bu kadar kolay olmadığını biliyordu tabi ki!"Seni p..!"
Bir anda yerdeki ordu kendini toplayıp ayaklanmaya başlamıştı.Bu sefer daha farklı görünüyorlardı.Çok daha güçlü!Çok daha farklı!Çok daha ölü!Sanki yürümüyorlarda havada süzülüyorlardı.Kendilerini toplarlarki iğrenç çığlıkları birden kararmış gökyüzünden yankı yapıp geri insanın beynine doluyordu adeta.Hayır bu gerçekten de böyle oluyordu!Çoğu öğrenci kulaklarını kapatmış,bu çığlıkları duymamaya çalışıyordu.Anlaşılan Kronos işini daha da kolaylaştırmak istiyordu.Sona artık bu kadarına da izin veremezdi.Hızla göğe yükseldi ve savaş alanının ortasında ek gücünü kullanarak yaratıktan gelen seslere bir kalkan koydu.Ne kadar işe yarardı bunu bilemezdi Sona ama en azından bir işe yaramak istiyordu.
Hızla tekrar yere indi.Yaratıklar kendini toparlamayı bitirmiş gibiydiler.Sona ne yapacağına karar vermeye çalışıyor.Az öncekilerden çok daha güçlü ekipmanlar bulmaya çalışıyordu.Ne yapabilirdi,emin değildi.Kararsız bir şekilde en iyisi deneyerek öğrenmek düşüncesiyle en yakınındaki şeye saldırdı.Kılıç şeyin içinden geçmişti!Bedenleri yoktu!Bedenleri olamayan bir şeye nasıl saldırabilirdi ki!