Merhaba Dedemin Babası!

Akşam kendimi okçulukta geliştirmek için arenada ki mankenlerden birini kopartıp Long Island kıyısına getirdim ve yaklaşık 6 metre uzaklaştım ve mankene ok yağdırmaya başladım çoğu ıska geçiyordu.Kıyafetleri paramparça olmuştu geriye sadece demir iskeleti kalmıştı.Artık oklarım yavaş yavaş isabet etmeye başlamıştım ve bu zaman diliminde ok türünü ayarlayabiliyordum paintball oku bile yaratabiliyordum.İçimden kuş tüyünden olmasını istedim mankene çarpınca çok komik bir görüntü oluştu ve kahkahamı tutamadım.Artık mesafeyi 5 metreye indirdim okun kayadan olmasının istedim ok mankene isabet edince, isabet ettiği yer çöktü.Artık mesafeyi yakınlaştırma zamanı gelmişti, 2 metre!Bu mesafede oklar daha çok zarar veriyordu ama unutmamalıydım çünkü normal savaşta bu mesafeden düşman bana saldırabilirdi.O yüzden sağa sola kaçarak hatta zıplayarak ok atıyordum bu sefer oklarım fazla isabet etmiyordum.Kendimi komik bulduğum için kahkahalar atıyordum.Biraz yorulmuştum yanıma getirdiğm sandiviçle mini bardan aşırdığım içeceği yemeye başladım.
Sandiviçle içeceğimi bitirdiğimde yayı kılıca dönüştürdüm.Bu sefer güçlü darbeler indirmeye başlıyordum.Boyumun küçük olması dezavantaj olabilirdi ama hayır, ben bunu avantaja çevirmiştim yana kaçıp beline vurma taktiğim güzeldi ama bende düşüyordum arada.Sonra gine yaya dönüştürdüm.Bu sefer yakından değildi 14 metre ilerideki ağaca tırmanıp ok yağdırıyordum gerçektende başarısızdı oklarım paintball topu olduğu için yer gökkuşağı gibi rengarenk olmuştu.Ardından mankenin 1 metre arkasında bir ışık süzmesi belirdi dikkatim dağıldı için ve refleks gereği oku oraya attım ama ok mankenin yanındayken yandı.Dikkatli bakınca manken erimeye başlamıştı şok olmuştum resmen ağaçtan atladım ve yavaş adımlarla ışık süzmesine doğru yol aldım.Işık süzmesi kişileşti ve karşımda ki "A..Apollon!"Şok olmuştum karşımda dedemin babası vardı.Apollon bira sevecen bir ifadeyle "Merhaba, oğlumun torunu."dedi.İstemsizce güldüm, birden Apollon beni yakacağını düşündüm ama yakmadı kendimi toparladım ve "Bu..Burda oğlunun torununu ziyarete mi geldin?"dedim.Apollon evet derecesinde başını salladı birden eğilmediğimi fark ettim ve eğildim Apollon kahkahayı bastı.Sonra sesini tazelercesine öksürdü ve "Archaios ister iste ister isteme sen benim soyumdansın."dedi.Ne diyeceğimi şaşırmıştım.
Biraz sesizlik oldu ve Apollon sesizliğini bozdu "Burada daha fazla kalamam yoksa Zeus beni öldürü o yüzden sana bunu veriyorum burda dolar geçmez bu geçer."dedi.Tam bir şey diyecektim ki ışık süzmesi olup gitti elimde keseyle kulübenin yolunu tutum kesenin içi drahmi doluydu bu antik yunanın parasıydı keseyi cebime koydum ve kulübeye hızlı adımlarla yaklaşmaya başladım.