Bir Hypnos çocuğuna yaraşır bir şekilde saat 14.00 uyandım.O günün sıkıcı geçememesi için sabahtan (Pardon öğleden) haraketli bir gün yaşamak için tarlalara gitmeyi düşündüm.Tarlalar bildiğim kadarıyla şarap, üzüm bağı ve medeniyet tanrısı Dionysos'un yani orda çok güzel üzüm ve çilekler var ama normalde ordan çilek ve ya üzüm aşırmak yasakmış.Ama duyduğuma göre herkes ordan üzürüm aşırıyormuş.Biraz sonra Tarlalara varmıştım kimseye görünmemeye çalışıyordum sonra üzüm bağından bir adet üzüm aldım.Tadı mükkemmeldi annemin bana yaptığı karamelli brownilerden daha güzeldi(Bu brownie'yi yemeniz gerek.).Sonra birde üzüm aldım normalde üzüm yemezdim ama bu üzümü yiyince işler 3 saniye içinde değişti.Sonra burda fazla kalmamaman gerektiğini anladım 2 salkım üzümle biraz çilek alıp kulübenin yolunu tuttum.Kimseye yakalanmadığım için Zeus'a şükrediyordum.Ama gine hiçbirşey yolunda gitmedi yaklaşan ayak sesleri duydum.İçimdeki bir ses "Kaç."dedi.Ve koşarak tarladan çıktım.