Anna Maria Benson

İçeri girdiğimde tam karşımda duran Demeter kızı Anna'yı görünce gülümsedim. Kılıçlara hayran hayran bakıyordu. Yanına gidip, ben de incelemeye başladım. Gerçekten de hayran olunmayacak gibi değildi. Bir süre ben de kılıçları inceledim. Anna'ya güzel bir çalışma kılıcı seçmem gerekiyordu sanırsam. Biraz baktıktan sonra, hafif ama gösterişli bir kılıç seçerek Anna'ya uzattım. Kabzası çiçek desenliydi, e bir Demeter kızına da bu yakışırdı. "İstersen başlayalım." dedim gülümseyerek ve beraber arenanın çalışma bölümüne doğru ilerlemeye başladık. Oraya vardığımızda ben de kendi çalışma kılıcımı çıkarttım ve kılıç tutma pozisyonunu aldım. Başım dik, sağ elimdeki kılıcı sol ayağım önde bir biçimde tutuyordum. Anna'ya döndüm. "Önce sağ elden başlayalım. Kılıcın sağ elindeyken, sol ayağın önde olsun. Hep dik dur Anna, bacaklarını da kırma. Haydi." dedim gülümseyerek ve Anna'yı izlemeye koyuldum. Buraları çabuk geçeceğimizden emindim.

Gülümsedim. "Kesinlikle Anna." dedim. Gerçekten de bacaklarını kırmamaya özen gösteriyor gibiydi, kılıcı gayet güzel kavramıştı. Bu dönemki Demeter Kulübesi'nden oldukça güçlü melezler yetiştiği artık benim için kesinleşmişti. Gülümsedim. Sırada sol elle kılıcı tutmak vardı. Bu, sağlaklar için zor bir şeydi. Mesela ben, ilk zamanlarda asla sol elle kılıç tutamazdım. Çalışa çalışa öğrenmiştim. Ama Anna'nın sağ eliyle kılıcı bu kadar çabuk kavramasından sonra, sol eliyle de aynı çeviklikle tutacağını anlamak zor değildi. Tabi önce ona pozisyonu göstermem gerekiyordu. Kılıcımı sol elime aldım ve sağ elimi koruma pozisyonuna getirdikten sonra Anna'ya gülümsedim. Sağ ayağımı öne attım, başımı dikleştirdim. Bacaklarımı kırmamaya dikkat ettikten sonra Anna'ya dönerek açıklamaya başladım. "Anna, şimdi aynı hareketlerin benzerini yapacağız. Sol elle kılıcı tutarken, sağ elin koruma pozisyonunda olsun. Sol ayağın önde dursun. Bacakların ve boynun dik olsun, bacaklarını asla kırma. Haydi, dene bakalım." dedim pozisyonumu sürdürürken.

Anna biraz zorlansa da bir süre sonra kılıcı sol eliyle tutmayı başarmıştı. Önce biraz titrer gibi olmuştu ama kısa sürede o sendelemeyi gidermişti. Kılıcını ne kadar sağlam tuttuğunu kontrol etmek için kendi kılıcımla sertçe vurdum ama kılıcı yere düşmedi. Gülümsedim. "Gerçekten çok iyisin. O halde bir sonraki adıma geçmekte kuşkum kalmadı." dedim. Ona bir iskemle çekip isterse beni beklerken arenada oyalananları seyredebileceğini söyledim ve ardından malzeme dolabına doğru ilerlemeye başladım. Dolabı açtığımda yine her zamanki araçlar karşıma çıkmıştı. Farklı bir şeyler arıyordum ki Rena'nın büyülü insanlarını ödünç alabileceğime karar verdim. Bunlar vurulduktan sonra kendini iyileştirebiliyorlardı, hareketsizlerdi ama. Yani bunlara insan demek biraz saçma geliyordu. Onları alarak Anna'nın yanına doğru ilerlemeye başladım. Oraya vardığımda Anna, kılıcıyla savaşan melezleri izliyordu. Gülümseyerek önüne büyülü insancıklardan koydum ve direktifleri verdim. "Şimdi Anna, bunlara toz oluncaya kadar vur. Zaten iki tane var, harikasın." dedim ve Anna'nın kalktığı iskemleye oturarak onu izlemeye başladım.

Anna bunda biraz zorlanmıştı ama bu asla performansının düştüğünü göstermezdi. Kılıç tutmak her zaman için bir figür parçalamaktan daha kolay olmuştu çoğu melez için. Anna yine harika denebilecek şekilde figürleri parçaladıktan sonra göründüğü kadar kolay olmadığı söylemeden edememişti. Gülümsedim. "Ama yine de harikaydın." dedim ve biraz beklemesini rica ettim. Bu sırada kendi kılıcıyla çalışabilirdi, böylece bazı taktikler geliştirip karşısına çıkaracağım kiklopun önünde dimdik durabilirdi. Kiklopların çalıştığı atölyeye doğru ilerlemeye başladım. Birinin bile benimle gelmeyeceğine emindim, tabi içlerinden yeni olan varsa o başkaydı. Çalıştıkları odaya girdiğimde gülümsedim ve kimin benimle gelmek istediğini sorduğumda birkaç el kalktı. Buna şaşırmıştım, sanırım konuşmayı bilmek gerekiyordu. İçlerinden rastgele birini seçerek eline kendi yaptığı kılıçlardan birini almasına izin verdim, onunla beraber Anna'nın yanına vardığımızda ikisini de düello alanına davet ettim. "Hünerlerinizi sergileyin bakalım." dedim Anna'ya göz kırptıktan sonra. Ve az önce Anna'nın oturduğu iskemleyi çekip oturdum onları izlemek amacıyla.

Anna gerçekten muhteşem ötesi şekilde kılıç kullanıyordu. Bir kere tekniği, gördüğüm en iyi tekniklerden biriydi. Gözleri fıldır fıldırdı, kiklopu gördüğü andan beri ışıl ışıl parıldayan gözleri kendine güvenini öne çıkaran en önemli unsurlardandı. Ayrıca kılıç kullandığı elini de değiştiriyordu arada sırada, bu da ona kolaylık sağlayacaktı ileride çünkü her iki elini de gözlemlediğim kadarıyla, rahatça kullanabiliyordu. Beklediğimden daha sertti Demeter kızı, sanırım kulübe bir gurur kaynağı daha yetiştiriyordu Mana'dan sonra. İki kılıcı birden elinde tutan Anna'ya tebrik mesajları yağdırmadan önce, kiklopu atölyesine geri yolladıktan sonra Anna'yı tebrik ettim, yarı açık ağzımla beraber. "Sen muhteşemsin." diyebildim sadece. Ardından kendi kılıcımı elime aldım, yıpranmış kabzasını tuttuğum anda aklıma gelen anıları yatıştırdım ve Anna'yla beraber düello alanına doğru ilerlemeye başladık. Yolda ona tebrik dolu, şaşkınlığımı belirten sözler söyleyip duruyordum, oysa bu laflar onun yaptıkları arasında devede kulak kalacak cinstendi, o gerçekten harikaydı ve ilk defa ağzımı bu denli açık bırakan bir melezle karşılaşıyordum, kısa sürede hak ettiği konuma geleceğinden emindim. Düello alanına vardığımızda etrafıma bakındım ve Anna'yı karşıma aldım. "Şimdi ikimiz düello yapacağız, düello sonunda da mezun olacaksın Anna. Direktiflere ihtiyacın olursa ben vereceğim ama ihtiyacın olacağını sanmıyorum. İyi şanslar." dedim ve ilk hamlenin ondan gelmesini bekleyerek kılıcımı savunmaya hazır pozisyonda tutmaya başladım.