Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Charles Richard King

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Veressa Stephenie Cera
Athena'nın Çocuğu
Athena'nın Çocuğu
Veressa Stephenie Cera


Mesaj Sayısı : 84
Kayıt tarihi : 21/03/11

Charles Richard King Empty
MesajKonu: Charles Richard King   Charles Richard King Icon_minitimePtsi Mart 21, 2011 8:30 am

Belalı mahalleler , sokakta yaşadığım hayat , neredeyse canıma mal olan kavgalar... Hiçbiri beni o zaman yaşadıklarım kadar korkutmamıştı. Ben Charles Richard King. Bir afro-amerikalıyım. Diğer bir deyimle zenci... Tabii eğer bir beyaz iseniz bunu söylemeniz intihardan farksızdır. Üçüncü sınıfa kadar okula gittim devlet yardımlarıyla. Fakat sonra sokak hayatına altımdım. Değişik çetelere katıldım , büyük suçlar işledim , insanları üzdüm. Fakat bunu yaparken zencilere hiç dokunmamıştım ilk başlarda. Sonraysa zencilere de bulaşmaya başladım. İçimdeki kana susamışlık bastırılamıyordu. On yaşımdan beri sokaklardaydım ve kalıplıydım , dövüşmeyi bilirdim. Tabii kaçmayı ve saklanmayı da... Yaşadığım mahallelerde insanlar vahşi hayvanlar gibiydi. Kendinizi yüceltmek için şiddet kullanmanız , kan dökmeniz ve insanları küçük düşürmeniz gerekir. İçimdeki kana susamışlığı gören arkadaşlarım benle hep iyi anlaştılar. Beraber yeminler ediyorduk ırkımız ve rengimiz yüzünden haksızlığa tahammül etmeyeceğimize. Beyazların iş yerlerini yağmalıyorduk , kapkaç yapıyorduk ve onlara rahatsızlık verecek her şey ile uğraşıyorduk. İçimdeki kana susamışlık dinmiyordu... Yanlış insanlarla takılıyordum. Ben de onlarda biri olmuştum. En azından onlardan biri olmayı umuyordum. Ama ben onlardan farklıydım , bunu bedenimin her hücresiyle hissediyordum. Onların istediği şiddet ya gösteriş içinde ya da belirli bir kitleye olan nefretleri yüzünden. Benim içimde duyduğum şey saf kana susamışlıktı. Karşıma çıkan her şeyi bitirmek , öldürmek ve yıkmak istiyordum. Bu duygularım ve gücüm sayesinde kısa zamanda ün kazanmıştım. Liderleri yavaş yavaş katlediyordum ve onları acı dolu ölümlerine terkediyordum. Herkes sırayla inerken ben yükseliyordum. İçimde herkese , her şeye karşı bir nefret vardı. Özellikle babama karşı... Hayatımı mahvetmişti o... Annemden de nefret ediyordum çünkü babamı hiç aramamıştı. On yaşında gözlerim açıldı ve hayatın gerçeklerini görmeye başladım. Kana susamışlığım o zamanlarda kendini gösteriyordu. Anneme olan nefretim büyüdükçe hayattan da nefret etmeye başlıyordum. Annem hep Amerika'nın özgür ve eşit bir ülke olduğunu savunurdu. Eşitlik mi ? Bizlere karşı eşitlik yapılmıyordu. Çoğu afro-amerikalı genç hapishanelerde veya bizim gibi sokaklarda çürüyordu. Annem benim için bir haindi artık. Yaşamının hiçbir önemi yoktu. Karanlık ve nefret duygularımın tavan yaptığı bir gecede annemi öldürdüm ve çantasındaki bütün paraları alarak sokakalara gittim. Benim yeni evim artık sokaklardı...

Çetede zamanla yükselirken herkes bana daha büyük bir saygıyla bakıyordu. Benim yükselmemi ve liderliğimi kabul etmeyenlerin ise cesetlerini gömmemiştim bile. Manhattan'ın arka sokaklarında hergün daha da çok büyüyen bir çetenin lideri olmuştum artık. İnsanlar benden korkarak bahsediyorlardı. Fakat kimsenin bilmediği bir zaafım vardı. Aslında buna pek zaaf denemezdi fakat buradakiler için öyleydi işte. Ben "yunan mitlerini" okuyordum. Bir sürü kitap getiriyordu bana yine zenci bir çocuk. İsminin Steve olduğunu söylemişti. Benim için dünyada tek endişelen insan o olmalıydı. Çocuk sakattı fakat beni iki kere ölümden kurtarmıştı... İlk defasında bana karşı duran bir çetenin adamlarını dağıttıktan sonra kaçan 5 kişi önümü kesmişti. Onları tek başıma halledebilirdim ama yanımda ne bir sopa ne de bir bıçak vardı. Çocuklarsa beni görür görmez bıçaklarını çekmişlerdi zaten. Bu durumda yardım isteyemezdim. Fakat bir anda önümü kesenlerden birinin kafasına demir bir değnek indi. Çocuk yere düştü ve bende kendimi içgüdülerime bırakarak çocuklara saldırdım. İçimdeki kana susamışlık beni bir canavar yapıyordu. Kırılan kollar ve bacaklar , hasar alan kafatasları beni eğlendiriyordu. Bir ara ağzımdan yeri göğü inleten bir kahkaha çıktı. Birkaç dakika sürmüştü sadece dövüş. Dört çocuk yerdeydi. Bir tanesini ise bilerek sona bırakmıştım. Bu karşı çetenin lideriydi ve onun vücudundaki her kemiği kırmak benim için büyük bir haz olacaktı. Çocuğu bir çıkmaza sıkıştırdım ve yapacağı en mantıklı şeyi yaptı. Bana doğru hamle yaptı. Çocuk benim kadar olmasa bile iri yarı sayılırdı. Çocuk bana doğru koşarak bir yumruk salladı fakat elini havada yakaladım. Çocuğun elini öyle bir sıktım ki kırılan parmaklarını avuç içlerimde hissedebiliyordum. Bu anın tadını çıkarmaya çalışıyordum ki çocuğun tam karın boşluğuma inen hamlesini son anda gördüm. Yana çekilemeyeceğimi bildiğim için bütün karın kaslarımı sıktım. Çocuğun yumruğu normalde nefesimi kesmesi gerekiren şuan sadece büyük bir acı vardı bedenimde. Bütün vücudum , ruhum ve beynim intikam hırsıyla yanıp tutuşuyordu. Çocuğun üstüne o kadar büyük bir hızla saldırdım ki neye uğradığını şaşırdı. İki yumruk darbesiyle kırılan burnundan sonra yere düşemeden tek topuk darbesiyle de kaval kemiğini kırdım. Yıllardır biriktirdiğim öfkeyi yine kusuyordum işte. Çocuğu altıma aldım ve kollarından başlayarak her bir kemiği kırmaya başladım. Steve bana müdahale etmek üzere öne atıldı fakat ona öyle bir baktım ki aynılarını ona yapabileceğimi aklına getirip yerinde durdu. Çocuk bütün gücüyle bağırıyordu. Bu acıya ben bile katlanamazdım işte. Çocuk artık ağlamayı ve bağırmayı bile kesmişti artık. Her kemik kırıldığında ağzından acı bir hırıltı çıkıyordu sadece. Kıracak başka kemik bulamadığım zaman boynuna yöneldim. Çocuk bunu anladığı zaman bütün varlığıyla karşı koymaya çalıştı. Bütün kırık kemiklerine rağmen debeleniyordu işte. "Yaşamak ne kadar güzel." dedim kendi kendime. Kimse ölmeye istemezdi. Çocuğun kafasını ellerimin arasına aldım ve tek bir hamle yaptım. Çocuğun cansız bedeni kollarımın arasına yığıldı.

Antik yunan tanrılarına olan merakım her geçen gün artıyordu. Steve bana yeni kitaplar getiriyordu ve sanki ilgimi ölçmek istermiş gibi yanımda duruyordu. Bunu kimseye söylemiyordum ama bazen Steve ile oturup tanrılar hakkında saatlerce konuşurduk. "Arkadaşlık" kavramının olmadığı bir ortamda Steve ile dost olmuştuk sanki. Her gece ateş yakıp etrafında "freestyle" denilen şeyi yapıyorduk. Bu nedir hemen anlatayım. Bizler zenciydik ve varoşlarda büyümüştük. Elimizden gelen tek müzik türü "rap" müzikti. Freestyle ise daha önceden yazılmayıp söylenmemiş sözleri o anda kafamızdan geçirirken söylemekti. Bir nevi doğaçlama şarkı. Steve'e katılmasını söylüyordum ama o bunu ısrarla reddediyordu. Belli ki sakat olan bacaklarından çekiniyordu. Böyle yerlerde fiziksel bir eksiklik sizi yerin dibine sokabilirdi. Bu yüzden ısrar etmiyordum ona. Bir gece yine şarkı söyleyip eğlendikten sonra Steve ile sokak aralarında yürümeye başladık. Nereden bilebilirdim ki o gün hayatımın tamamen değişeceğini ? Tanrılar hakkında konuşuyorduk yine. Nedense aylardır Steve bana bunu anlatıyordu ve ben artık tanrılara inanıyordum. Onlara çok fazla tapınmamalı , koyun falan kesmemeliydik fakat tanrılar vardı ve medeniyetin büyük bir kısmını oluşturuyorlardı. "Herkül'de acaba zenci miydi Steve ha , ne dersin ?" "Kim bilir dostum ? Bu işin şakası olmaz." Bir bankın üzerine sıçardım ve "Bana bakın işte ! Ben bir yarı tanrıyım ve sizi doğrayacağım ! Ha ha ha " dedim. Steve şoka girmiş gibiydi. Hemen yanıma gelip ağzımı kapadı. Lanet olsun , ne yapıyordu bu çocuk böyle ? "Bak zenci , senile arkadaş olabiliriz ama samimiyetin dozunu kaçırma. Yoksa seni parçalarım adamım ! " Steve ise çok telaşlanmışa benziyordu. Fakat bunu düşünemeden ilerlerden bir bağırtı geldi. Gırtlağı yırtarmışçasına bir bağırtıydı bu. İnsan olamayacak kadar vahşi bir bağırtı... "Aman tanrılarım ! Seni bulmuş olmamalıydılar ! Richard başımıza çok büyük bir bela açtın. Zamanımız yok , seni kampa götürmeliyim. Bir aracın var değil mi ? Çalıntı olsun , olmasın hiç önemli değil. O arada bunu da unutma. Tut şunu !" Bana bir kılıç fırlatmıştı. Kılıcı havada yakaladım. "Evet , sanırım bir tane var. Peki neden sordun ?" Bu sırada hayvani bağırtı daha da yakınlaştı. Steve kolumdan tuttu beni ve sokaklarda koşuşturmaya başladık. Tam ana caddelerden birine çıkacaktık ki karşımıza bir şey çıktı. "Bir şey" diyorum çünkü bu insana benzemiyordu. Daha çok ayakta duran bir boğa gibiydi. Antik yunan mitlerinden fırlama bir canavar duruyordu sanki karşımda. Çetedeki en uzun ve kalıplı çocuk bendim ama ben bile canavarın karşısnda yere kapanıp ağlayarak beni affetmesini dilememek için kendimi zor tutuyordum. "Minotor ! Bu bir minotor değil mi ?!" "Evet ve onu öldürmeden buradan çıkmanın bir yolu yok gibi.." Kararımı değiştirmeden önce gırtlağımı söküp atarcasına bir savaş narası attım ve canavarın üstüne çullandım. Canavar iri cüssesine rağmen çok çevikti. Kılıçlarımız havada çarpıştı ve birkaç metre geri savruldum. Dengemi tekrar sağlayıp canavarın üstüne çullandım. Canavar elindeki savaş baltasını ustalıkla kullanıyordu ama bende pek kötü sayılmazdım. Yıllarca sopalarla veya satır gibi kılıca çok benzeyen şeylerle kavgalar etmiştim. Fakat zihnim farklı işlemeye başladı. Beynim savaş için değişik çareler arıyordu. Canavar çok iriydi ve baltası da çok yer kaplıyordu. Canavara saldırmayı bırakıp savunmaya geçtim. Geri geri gidip canavarı sokağın en dar yerine çektim. Buradan ben bile zor geçiyordum ki canavarın geçmesi imkansızdı. Yıllardır buralarda büyüdüğüm için normal olarak her deliği bile biliyordum. Kılıcın kabzasını bütün gücümle canavarın burnuna vurdum ve sümükle karışık bir kan aktı. Yıllarca sokaklarda büyüdüğüm için iğrenç şeylere tanık olmuştum ama bu en iğrenciydi. Yine de konsantre olmaya çalıştım ve canavarı sonunda dar yere getirmeyi başarmıştım. Kılıcımı canavarın ayağına sapladıktan sonra canavar iyice çiledek çıktı ve kontrolsüzce bütün gücüyle baltasını bana salladı. Neyse ki tuzağıma düşmüştü ve baltayla birlikte Minatour da oraya sıkışmıştı. Sıra bendeydim işte. Kılıcımı defalarca canavarın karnına sapladım. Her saplayışımda biraz daha zevk alıyordum. Hiç bitmemesini sitedim bir an bu eğlencenin. Fakat canavar son bir hamle yapmak için vakit bulmuştu. Eliyle bana öyle bir vurdu ki kendimden geçtim. Son hatırladığım canavarın toza dönüşüp üstüme iğrenç toz yığınları bıraktığıydı...

Uyandığımda etrafta koşuşturmaca vardı ama kimse endişeli değildi. Neşeli bir koşuşturmacaydı bu. Etrafıma baktığımda yaralıların olduğu bir yerde olduğumu gördüm. Doktorların çoğu daha gençti. Düşman çetelerden biri tarafından kaçırılabileceğim aklıma geldi ama kimse bana kötü gözle bakmıyordu. Bu düşünceyi hemen aklımdan sildim. Tanıdık bir sima arıyordum inatla. Sonunda piyango Steve'e vurmuştu. Steve benim uyandığımı görünce yanındaki çocuğa bir şeyler söyledi ve hemen yanıma geldi. "İki gündür uyuyordun dostum , gerçekten mükemmel bir savaştı." Steve'in aşağısına bakınca hiç şaşırmamıştım. Her şey gerçekti işte. Buna zaten inanıyordum. "Demek ki satir bir dostumda vardı ha , şimdi kim gelecek ? Aşil mi ?" Yanıma atın üstünde bir adam geldi. En azından ilk başta atın üstünde bir adam olduğunu sandım. Bur bir at-adam gibi bir şey olmalıydı. "Kusura bakma , Aşil değil ama onun öğretmeni geldi." dedi adam bana. Eski efsaneyi şimdi hatırlamıştım. Bu adam Aşil'in de öğretmeni Kheiron'du... "Yeni evin artık burası. Melez Kampı'na hoşgeldin evladım...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Athena
Admin/Tanrıça/Kamp Müdiresi
Admin/Tanrıça/Kamp Müdiresi
Athena


Mesaj Sayısı : 5210
Kayıt tarihi : 16/08/10

Charles Richard King Empty
MesajKonu: Geri: Charles Richard King   Charles Richard King Icon_minitimePtsi Mart 21, 2011 10:55 am

Rp puanı: 100, tebrikler.


/Admin.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://olimpos.my-rpg.com
 
Charles Richard King
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Charles Beckendorf
» Charles Franklin
» Charles Hilfiger-Görevler.

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Karakter :: Karakter Oluşturma :: Rp Puanı Belirleme-
Buraya geçin: