O gün dersliğe yeni gelmiştim. Öğretmenler kapısını çalarak içeride oturan bütün eğitmenlere selam verdim. Ardından masama oturdum ve çayımı yudumlamaya başladım. Öğretmenler odası her zamanki gibiydi, bana kendimi büyük bir varlık olarak hissettiriyordu. Birçok melezden daha çok imkana sahiptik burada, yiyorduk, içiyorduk. Ama bunu sonuna kadar hak ediyorduk. Her gün kampa onlarca melez geliyordu, hayata sıfırdan başlayarak. Onlara yeni hayata adapte olmalarında da biz alanımızda uzman öğretmenler yardım ediyorduk. Bir süre daha çayımı içtikten sonra arenaya indiğimde karşımda yeni bir melez gördüm, yanına gittim. Sanırım bu melez de ziyaret edilmesi gerekenler listesindeydi. Elimi uzattım. "Selam, ben Satellite Morgan. Ya sen?" dedim elim havada bir şekilde. O da bana kendini tanıtınca gülümsedim ve elindeki kılıcı aldım. "Hayır, başlangıç için bu kılıç uygun değil. Al bakalım." dedim ve ona daha hafif bir kılıç uzattım. "Hazırsan başlayalım." dedim, biraz dinlenmesi için süre verdikten sonra.