Güneşi pek sevmediğimden genellikle akşamları antrenman yapıyorum. Bu akşamda yine atrenman akşamlarından biri.Arenadan bir antrenman mankeni alıp kumsala doğru yürüdüm. Kumsalda yapmamın sebebi kumlarda hareket etmenin biraz daha zor olmasıydı.Mankeni yerine koyup ısınma hareketleri yapmaya başladım.Sonra antrenman katanamı çıkarıp pozisyonumu aldım. Ama hevesim kursağımda kaldı. 2-3 vuruştan sonra hedef parçalandı. Sonra bir ses ''Pek sinirlisin bakıyorum'' dedi. İçgüdüsel olarak savunma pozisyonu aldım ve bekledim. Etrafa göz gezdirirken bir ateşin yanında ateşi besliyen küçükbir kız gördüm. ''Sen kimsin? '' diye sordum. Kamp için çok küçüktü. ''Ben tanrıça hestia. dedi küçük kız. ''Ocak tanrıçasımı?'' ''Evet.''. Ocak tanrıçası hestia.. ''Ama burada ne yapıyorsun?'' '' Hiçbirşey. Sadece öylesine geziyordum ve seni gördüm çok azimli bir şekilde çalışırdun. Birisine çok mu sinirlendin?''Öylesine geziyormuydu? ''Daha deği ama ya sinirlenirsem? Ayrıca ben her zaman böyle çalışırım.'' ''İyi.Umarım bu gücünü aileni korumak içinde kullanabilirsin. Ben ailemi korumak için tahtımdan vazgeçmiştim.Çalışmaya devamet genç kahraman, ve söylediklerimide unutma'' dedi ve cevap vermeme izin vermiyerek gözden kayboldu. ''Unutmam...'' diye söylendim arkasından. Neden burdaki herkes konuşmanın bitmesini beklemeden çekip gidiyor? Bu bir yunan geleneğimi? ''Neyse, tanrıçanın dediği gibi çalışmam lazım.'' diyerek hayali bir savaşçıya saldırıya geçtim