Güne başlarken her zamanki gibi berbat geçeceğini biliyordum ama bu kadarı da fazlaydı, inanılamazdı... Size kendimi tanıtayım adım jenny ve 15 yaşındayım ve kendimi bildim bileli başımdan bela eksik olmuyor artık ayrılmaz ikiliyiz. Artık alışmış olduğum alarmımın sesiyle kalktım ve hızlıca hazırlanıp okula gittim. Kapıya gittiğimde arkadaşımla karşılaştım ama fazla telaşlı gözüküyordu. 'ne oldu ?' diye sorduğumdaysa okulun içinde yangın çıktığını söyledi. Ama hayır çok değer verdiğim, içimden geçen her şeyi not aldığım defterimi geçen gün okulda bırakmıştım. Onu geri almalıydım... Hemen arkadaşıma 'yangın kaçıncı katta çıkmış?' diye sordum. Hemen yanıt vermişti 'en üst katta ama hey oraya gitmeyi planlamıyorsun değil mi? Başına bir şeyler gelebilir hem bir defter için çıkmaya değmez' 'biliyorsun ki o defter benim için çok değerli hem zaten en üst kattaymış bizim sınıfımız 2. katta' diye yanıt verdim hemen... Keşke onu dinleyip de çıkmasaymışım çünkü o anda başıma gelecekleri bilmiyordum..
Yukarı çıktığımda karşımda bir canavar bulmuştum.. Ben bulunduğum yerde donup kalmışken canavar bana tısladı. O ses aklımı başıma getiren sesti. Annemin bana 12 yaşımdayken bunu hep yanında taşı diyerek verdiği ufakta olsa işe yarar bıçağı çıkardım. İlahi bronz diye bir maddeden yapılmış.. Canavar benim üstüme gelirken yana çekildim ve tam sırtına bıçağımı sapladım. Birden bire toza dönüşüp buharlaştı bu nasıl olabilirdi ki? Titreyerek dışarı çıktığımda arkadaşım bana sarıldı ve hemen 'ne gördün?' dedi. Bense 'bir şeyle karşılaştığımı nerden biiyorsun ki?' dedim. O ise 'Ben seni korumak için görevlendirildim.' demekle yetindi. Ve beni okul kapısından dışarı sürüklemeye başladı. 'nereye gidiyoruz?' diye sorduğumda ise verdiği yanıt 'asıl ait olduğun yere...melez kampına.' oldu. 'melez kampı da neresi!'diye öfkeyle sordum o ise 'Tamam bu kadar soru yeterli çok fazla şey bilirsen başımıza bela gelir seni sağ salim oraya götürmek zorundayım.' dedi. Bu da ne demekti? Bu hayatta yaşadığım hiçbir günüm normal geçmedi ama bu kadarı anlayamayacağım kadar fazlaydı. Arkadaşım bir taksi çağırdı ve pek bilinmeyen bir adres söyledi. Burayı daha önce hiç duymamıştım. Arkadaşımın bana daha fazla açıklama yapmayacağını anlayınca kafamı cama dayayıp gün boyunc başıma gelenlerden ötürü hüngür hüngür ağlamaya başladım...
Ne kadar süre ağladım bilmiyorum ama arkadaşımın 'Geldik bizi bu tepede bırakın.' demesiyle kendimi toparladım. Belki de artık hayatım için farklı bir başlangıç yapmış olacaktım. Arabadan indim ve arkadaşımla beraber tepeden inmeye başladık. Ordaki kamp sınırına geldiğimizde -mitoloji hakkında okuduklarımdan doğru hatırlıyorsam- bizi bir sentor karşıladı ve 'ben kheiron melez kampına hoş geldin sana artık bilmen gerekenleri açıklayacağız.' dedi. Kampa ilk baştan kanım ısınmıştı. Sanırım burayı çok sevecektim...