Bir ormandaydım.Ağaç dalları ve dallardan sarkan kurumuş yapraklar gökyüzünü kapatıyordu.Delice koşuyordum.Neden kaçtığımı bilmesemde kaçmam gerektiğini biliyordum.Koşabildiğim kadar hızlı koşuyordum,ciğerlerim yanıyordu.Arkamdan gelen sesler yaklaştı ve daha yaklaştı.Sıcak nefesini ensemde hissedebileceğim kadar çok yaklaştı ve sırtımda müthiş bir acı hissettim.Sanki biri bana aynı anda onlarca bıcak batırmıştı.O sırada soğuk terler dökerek uyandım.Başucumda duran saate baktım.Saat sabahın üçüydü.Yatağımda doğruldum.Kedim Tirmok kucağıma atladı ve tepinmeye başladı.Sanki bana bir şey anlatmaya çalışıyordu.Sonra masama atladı ve kalem kutumu devirdi.Hayır Tirmok diye fısıldadım kediye.Fakat kedi beni umursamıyordu,patileri ile kalemlerle oynadı.Masaya gittiğimde dehşetle kalemlere baktım.Kalemler KAÇ kelimesini oluşturacak şekilde dizilmişti.Hislerim ve içgüdülerim bana gerçekten kaçmam gerektiğini söylüyordu.Fakat bir okul günü sabahın üçünde nereye kaçabilirdim.Annemin yatak odasına koştum.Yatağında değildi,yorgan dağılmıştı ve üzerinde yırtıklar vardı.O sırada aşağıdan gelen gürültüyü duydum.Sonra gürültü durdu ve merdivenden çıkan ayak sesleri duyulmaya başladı.Bu annem olabilir miydi?
İç güdülerim bana annem olmadığını söylüyordu.Hemen odama gittim kapıyı kapattım ve dolabımın kapağını açıp dolabımın içine girdim ve kapağı kapattım.Giysilerin üzerine sindim.Ayak sesleri gittikçe yaklaştı.Bunlar normal ayak sesleri değildi.Bu ayak sesleri evi sallıyordu.O şeyin boyutunu düşündüm ve titredim.Odamın hemen dışından bir koklama sesi duydum.Sonra sesler koridorda uzaklaştı.Bunu fırsat bildim ve dolabımın kapağını açtım.Cep telefonumu komidinin üstünden aldım ve çantama birkaç giysi tıktım.Çantayı sırtıma geçirdim.Bütün bunları olabildiğince sessiz yapmıştım.Ayak uçlarımda yürüyerek ama aynı zamanda hızlı bir şekilde koridora çıktım ve merdivenlere yöneldi.Ev sessizdi.Hızlı bir şekilde merdivenlerden indim ve ayakkabılarımı ayağıma geçirdim kapıyı sessizce açtım ve sokakta koşmaya başladım.Bir planım yoktu sadece çantama sonradan giymek için kıyafet tıkmıştım.Ve her ihtimale karşı yanıma cep telefonumu yanıma almıştım.Kaldırımda hızlı bir şekilde koşuyordum sokağın sonuna gelmiştim ki yüksek bir kırılma sesi duydum.Eve dehşet içinde baktım.Kapı kırılmış ve içinden büyük bir yaratık çıkmıştı.Çok kıllıydı ve dev pençeleri vardı.Hemen sokaktan altıncı caddeye çıktım ve hurdalığa doğru koşmaya başladım.Neden bilmiyordum fakat hurdalık bana hep güven vermişti.Hafta sonları da hurdalıkta takılır orda ki çer çöpten kendime çeşitli aletler yapardım.Sonunda hurdalığın girişine geldim.Hemen içeri koştum ve hurdaların arasında koşmaya başladım.Koşarkende elime işe yarayacağını düşündüğüm bazı şeyleri alıyordum.Az sonra bir araba kasası buldum ve arkasına saklandım.Elime topladıklarımı yere boşalttım ve çalışmaya başladım.Amacım bazı sivri şeyleri beni takip eden şeye atmaya yarayacak bir silah yapmaktı.Biraz sonra silah bitmişti.İpide cubuğun iki ucunada bağladım ve başka bir çubuğu arkasına koydum ve işte hazırdı.Elimde topladığım çubukları hızla atabilecek bir mekanizma vardı.Şimdi topladığım kalın çubukları bulduğum paslı bir bıçakla sivreltmeye ve keskinleştirmeye başladım.O sırada yer sallanmaya başladı,yaratık yaklaşmaya başlamıştı.Hızlandım,biraz sonra tüm çubuklar hazırdı.Bir çubuğu mekanizmaya koydum ve nişan almış bir şekilde beklemeye başladım.Az sonra yaratık göründü,durdu ve havayı kokladı.Hemen beni bulacağını anlamıştım hemen hamle yapmalıydım.Kafasını hedef aldım ve mekanizmayı çalıştırdım.Çubuk tamda hedeflediğim gibi kafasını vurdu fakat canavarın hiçbir şeyi yok gibi görünüyordu.Yardım edin diye bağırdım.O sırada oklar parlamaya başladı parlama söndüğünde çubuklar bronz rengine dönüşmüştü.Omuz silktim,denemeye değerdi.Çubuğu mekanizmaya koydum ve gittikçe yaklaşan canavara ateşledim,çubuğu tam isabet ettirdim.Yarartık sendeledi ve düştü.Hemen ikinci çubuğu mekanizmaya koydum ve ateşledim,yaratık toza dönüşmüştü.Fakat kurtulmuş sayılmazdım,kanatlı yeşik yaratıklar bir anda önümde belirmişlerdi,saçları sanki yanıyor gibiydi.Çubukları kucakladım ve arkama bakmadan koşmaya başladım,koşarken bir çubuğu mekanizmaya koydum ve arkamı dönüp yaratıklardan birini hedef aldım ve ateşledim.Hedefi tutturmuştum ve yaratık toza dönüşmüştü.Şimdi karşımda bir tane yaratık kalmıştı.O anda diğerinin arkamdan geldiğini anladım fakat artık çok geçti.Diğer yaratık alçalıp pençeleri ile beni yakaladı ve uçmaya başladık.Elimde hala çubuklar ve fırlatma mekanizması vardı.Yanımızda uçan diğer yaratığı vurdum ve toza dönüşmesini izledim.Yaratık hala uçuyordu,artık şehirde değildik.Aşağıda bir göl gördüm.Bu yaratığın beni bırakmısını sağlamalıydım fakat aynı zamanda yere çakılmamalıydımda.Alçalması için bir fikir geldi aklıma,çok güvenli değildi fakat tek şansım bu olabilirdi.Mekanizmaya son kalan çubuğumu koydum ve yaratığın sağ kanadını hedef aldım.Mekanizmayı çalıştırdım çubuk fırladı ve yaratığın kanadına saplandı.Tiz bir ciyaklama duyuldu.Alçalmaya başladık,yaratık çırpınıyor fakat daha yükselemiyordu.Sonunda bir ağacın üstüne atlayacak kadar alçaldık bende yaratığın pençesine cebimde tuttuğum paslı bıçağı sapladım.Yaratık beni bıraktı bende bir ağacın üstüne düştüm.Yavaşça doğruldum.Bacağım kollarım ayağım ve yanaklarım kanıyordu.Daha başka nerelerim kanıyor bilmiyordum.Yavaşça alttaki dala atladım ve bir sonrakine ve bir sonrakine.Sonunda aşağı ulaştım.Mekanizmayı yere fırlattım artık bir işime yaramayacaktı.Ormanın içinde biraz dinlenip yaralarımı sarabileceğim bir yer bulmak için ilerlemeye başladım.Bir süre sonra bir açıklığa vardım,burda binalar vardı.İlk önce köy sanmıştım fakat burasının çok daha farklı bir yer olduğunu farkettim.Girişte Melez Kampı yazan bir tabela vardı.Başka bir canavarın gelebileceğinden ve çok yaram olduğundan kendimi içeri attım.İşte benim melez kampına gelişim.