Yine bir sabahtı.Çalar saat delicesine çalarken ben uyumakta direniyordum.Aslında her sabah bu sorunu yaşıyordum.Garip bir uyku sorunum vardı,kolay kolay uyanmıyordum.Okulun en iyi öğrencisi olmama rağmen böyle bir sorunum olduğuna arkadaşlarım inanmıyorlardı bile.Sonunda gözlerimi araladım,odamın kirden ve eskiyişinden çatlayıp bej rengine dönüşen tavana baktım.Her zaman ki sıkıcı oda ve her zaman ki sıkıcı okul günü.Hayatımdan memnundum aslında(Sonuçta okulun en popüler öğrencisiyim)fakat bende hayatımda biraz heyecan biraz adrenalin arıyordum,yaşadığım en büyük adrenalin anı bisikletim ile bir koruda dolaşmak olmuştu.Zorla yatağımda doğruldum ve yataktan indim.Kahverengi deri terliklerimi ayağıma geçirip tuvalete gittim ve yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım ve saçlarımı taradım.Odama koştum ve üzerime okul kıyafetlerimi giydim.Ardından merdivenlerden aşağı koşup mutfağa girdim.Her zaman ki gibi annem nefis bir kahvaltı hazırlamıştı.Kahvaltımı kendim yapmak zorundaydım,annem ve babam erken saatlerde işe gidiyorlardı.Masaya oturdum ve yirmi dakika süren kahvaltımın keyfini çıkardım.Masadan kalkarken ise keyifsizdim tekrar okula gidiyor ve sıkıcı dersleri çekiyordum,derslerimin harika olmasına rağmen aslında bende derslerinden hoşlanmayan sadece zorunluluktan yapan biriydim.Kahvaltım bitince çantamı sırtıma taktım ve evden çıkıp kapıyı kilitledim.Ardından okula doğru yürümeye başladım.Okula yürürken içimde tuhaf bir his vardı,evden çıktığımda başlamıştı bu his.Sanki biri beni izliyor her adımımı gizlice takip ediyordu.Okula yaklaşmıştım,yedinci caddeye geldiğimde izlendiğimden artık emindim.Geçtiğim evlerin çalı-çitlerinden gelen hışırtıları duyuyordum.Evet,izlendiğimden emindim fakat sanki beni izleyen kişi yada şey beni izlediğimi farketmemi istiyormuş gibiydi.On saniyede bir arkamı dönmeye çalışıyordum,fakat korku tüm bedenimi sarmıştı.Geçtiğim caddeler insan doluydu fakat bu korkmamı birazcık olsun hafifletmiyordu.Tiyatro binasının önüne gelmiştim,dünden kalan Arthur Efsanesi oyunun dekorları hala binanın önünde kurulmuş sahnenin üstündeydi.Sahnenin üstüne atladım ve kayaya saplanmış olan plastik kılıcı çektim ve önüme siper ettim.İşte o an yaratığı gördüm.Kahverengi tüyleri vardı ve sırtında bir çift kanat duruyordu,boyu en az üç metreydi ve ısrarla önüme atlıyordu.Fakat önümde sanki görünmez bir duvar varmış gibi yaratık sürekli önümde görünmeyen bir şeye çarpıyor ve geriye savruluyordu.Sonra elimdeki kılıcın değiştini fark ettim.Plastiğin sıcaklığı yerini soğuk metal hissine bırakmıştı.Kılıca baktım,elimde duran oyuncak kılıç gerçek bir kılıca dönüşmüştü.Yaratığı geriye savuran şey bu olabilirmiydi.Bunları düşünecek zamanım yoktu hemen kaldırımda koşmaya başladım.Canavarın adımlarını duyabiliyordum.Sonra hemen yanımda benimle aynı hızda giden bir minibüs belirdi,kapıları açıldı.Atla diye bağırdı kapıda duran bir kız.Kendimi minibüsün içine attım.O sırada artık dayanamayıp bayılmışım.
Gözlerimi açtığımda daha önce görmediğim bir yerde olduğumu gördüm.Burası bir kulübeydi.Kulübe bomboştu.Yavaşça doğruldum ve başıma gelenleri düşündüm.Sıradan bir perşeme günü evden çıkmış ve çok tuhaf bir yaratığın saldırısına uğramıştım.Aklımı kaçırıp kaçırmadığımı düşündüm.Aklını falan kaçırmıyorsun şimdi bir bebek gibi korkak durma ve cesur davran dedi kafamın içindeki kalın bir ses.Ürkmüştüm,o sırada içeri elinde bir tepsi ile bir oğlan girdi.Gülümsüyordu.Demek uyandın dedi oğlan,al bunları ye,yorulmuşsundur dedi ve tepsiyi kucağıma koydu.Tepside bir tabakta hamur şeritler vardı.Bir bardakta ise tuhaf bir sıvı vardı.Son olarak bir kasede ise çilekler vardı.Ben tepsidekileri silip süpürdüm.Hamur şeritler çok tuhaf bir tata sahipti ve bana sanki güç vermişti,sıvının da ondan aşağı kalır yanı yoktu.Fakat çilekler çok lezizdi.Tamam dedi oğlan,ilk önce kendimi tanıtayım.Ben Hermes oğlu George.Bende Jimmy dedim,Jimmy Turner.Memnun oldum dedi George.Burayı seveceksin dedi,sonuçta burası bizim gibiler için tek güvenli yer ha? Anlamadım,bizim gibiler derken diye sordum George`ye.Bunları benim anlatmam doğru olmaz dedi George ve elimi tutup beni yataktan kaldırdı.Aslında sen çok şanslısın dedi,çoğumuz yaralanırız.Kılıcın seni korumuş ve tek bir yaran bile yok.Kılıç mı diye sordum George`ye ve sonra elimde plastikten gerçek bir kılıca dönüşen oyuncak geldi.Hadi gel dedi ve beni kulübeden çıkarıp bir çilek tarlasının sonunda bulunan eve götürdü.Ve orada bana Kherion bana her şeyi anlattı.İlk önce olanlara inanmakta zorluk çeksemde o sakat adamın bir anda yarı ata dönüşünce inanmak zor gelmedi.İşte benim melez kamğına gelişim böyleydi.