Ben,Zell ve Roc ile bir başka maceraa

Macera mı?İşte bu kelime üçümüzü anlatıyor.Sıkılmıştık üçümüzde bir şeyler yapmalıydık.Roc bir fikir verdi "Vegas'a ne dersiniz?" Hiç düşünmeden "Müthiş!" dedim.Zell de bana katılıyordu.Roc böbürleneye başladı.Zell ve Roc uyumlu bir çiftti tamam ama Zell böbürlenmezdi."Böbürlenince çok tatlı oluyorsun" dedi Zell Roc'a. "Böğğkk" dedim."Alınma R."

Vegas.Macera.Aksiyon.

Evet Medusadan yeni kurtulmuştuk ve çok iyi bir hatıra değildi ama üçümüzde eğlenmiştik. Vegas'a gerçekten gitmek istiyordum hemde üçümüz. Ben,Thalia ve Roc! Üçümz varken kesinlikle belalar peşimizi bırakmıyor olabilirdi ama hepimizde ne olursa olsun bir gruptuk ve her zaman birbirmizi koruyan ve sevecen davranan dostlardık!

Onlara '' Vegas'ta ne yapıcağız peki.? '' dedim. İkiside bana boş boş baktılar. Demekki daha belli değildi.

Zell'in sorusuna "Daha Medusa'yı yeni yendik.Eh biraz da biz kahramanlar dinlenmeyi hakediyoruzdur."dedim .Ben Zell ve Thay arabaya bindik ve Vegas'a doğru yola çıktık.Evet yine macera arıyorduk ama bu maceralar bizi birbirimize daha da yakınlaştırıyordu.Herhangi bir karmaşada hepimiz birbirimizi korurduk.Gerekirse hayatımız pahasına.Vegas'a geldiğimizde sabahın 5'iydi.Tanrı Apollon , yani babam "Zhell" ben ve Thay'ın biraz yolculuk yapıcağımızı bildiği için - ki zaten kehanet tanrısıdır - benim çantama 3 tomar ölümlü parası ve biraz da altın drahmi bırakmıştı.Zhell ve Thay'a dönerek "Evet hanımlar şimdi sizi en lüks otellerde konaklatacağım." dedim gülerek.Aslında şaka yapmıyordum ama heralde onlar pansiyonda falan kalıcağımızı zannetmişlerdi.Şehirdeki en büyük otelin önünde durdum.Burası Lotus Otel ve Kumarhaneleriydi.Zell birşeyler hissetmişti sanırım.İçeri girerken elini tutuyordum.

Roc'un elini tutmuştum çünkü burası bir kumarhaneydi. Herşey olabileceği bir yerdi birde sevgilimin sahipsiz olmadığını göstermek için yapmıştım.

Roc'a baktım ve '' Buraası çok pahalı. Hem buranın büyülü ışıklarına kapılabilir ve çok para kaybedebiliriz. Burdan hemen çıkmalıyız.'' dedim.

Roc bana bakarak '' Sorun yok Zell . Büyüye filan kapılmayacağız emiin ol . '' derken Thalia içeri girmişti bile.

Ama endişeliydim aslına bütün para kayıpları ve kumarhanenin büyüsü şimdi başlıyordu.

El ele tutuluyorlardı.Vay canına ne iyi iş çıkarmışım.Kendimce kıkırdadım.Zel boşuna endişeleniyordu.İçerisi müthişti ve Lady Gaga'nın Poker Face şarkısı çalıyordu.Yanımıza biri geldi ama para almak için değil kurabiye vermek için!"Lotus'un özel yiyeceklerinden ister miydiniz acaba?"Soru mu bu?!"Evet teşekkürler" dedim.Zell ve Roc da aldı.Mmmm hiç bir şey düşünemiyordum.Tam bir kez daha ağzıma atacaktım ki bir ses "Sakın yeme hapsoluyorsun" dedi.Nerden geldiyse ses artık.Fakat reddettim teklifi.Onun yerine oyun bölümüne yöneldim.Zell ve Roc da peşimden geldi.

Zel'in elini hala tutuyordum.Herşey çok güzeldi çok eğleniyorduk.Burada herşey vardı.Poker masaları başka çeşitli oyunlar.Yani bir insanın hayatı boyunca isteyebileceği herşey vardı burada.Heryere Zel ile birlikte gidiyordum.İçimde biryerlerde ters birşeyler vardı ama umursamıyordum.Sevdiğim kızla birlikteydim , el eleydik ve mükemmel bir yerdeydik.Bir insan - pardon bir melez - bundan başka ne isteyebilirdi ki ? Zel'in elini bırakmamakta kararlıydım.Çünkü eğer onun elini bırakırsam kendimi kaybedeceğimi düşünüyordum.Yanlış söylüyor da sayılmazdım aslında.

Bazı kadınlar sürekli bize kurabiye vermekle ısrarlıydı ama yememekte ısrarlıydı aldığım bütün kurabiyeleri yere atıyordum ama Roc ve Thalia'ya bakınca çoktan kumara başlamışlardı bile.Roc elimi bıraktı ve bir bahis açtı.Thalia'da başka bir bahis açmıştı.

Ne yapacaktım ben. Bütün herkes kumar oynuyor sürekli şu kadınların verdiği kurabiyeyi yiyorlardı. Roc ayrı bir tarafta Thalia ayrı bir taraftaydı.Ne yapmalıydı onlar gibi kumar mı oynamalıydım yoksa onları yanımamı almalıydım? '' O kurabiyeleri sakın yeme'' dedi birisi . Kim olduğunu bilmesem bile bu yargının doğru olduğunu anladım.

Kumar çok eğlenceliydi.Kazanan kişi ben olmuştum!Ahah ezikler.Kurabiye getirdi bir kadın aldım ama tam ağzıma atıyordum ki yine aynı sesi duydum" Sakın o kurabiyeyi yeme etrafına bir bakın soru sor anlayacaksın." Kurabiyeyi yere fırlattım etrafıma bakınınca fark ettim ki 50'lerdenmiş gibi giyinenler vardı.Birinin yanına yaklaştım ve sorumu sordum "Hey dostum bugün günlerden ne?" "Matmazelim,bugün 12 Mayıs 1959" "Bayım yanılıyorsunuz 2011 yılındayız" dedim hafif bir şaşırma ifadesiyle.Adam bana ters ters baktı ve ayrıldı.Bu nasıl olabilirdi? "Sana demiştim!Şimdi git ve arkadaşlarını bul." dedi aynı ses dediğini yaptım ve koşarak Zell'in yanına gittim.

Evet kumar oynuyordum ve kazanıyordum.Aslında garip gelen birşey vardı.Hep ben kazanmıştım şu ana kadar.Ki pokerde asla fazla iyi olamamıştım.Ama her zaman benim kazanmam yetmezmiş gibi çevremdekiler de çok eğleniyorlardı.Sanki ... sanki kazanıyorlarmış gibi.Ama bu düşünceler bir kadın gelip bana Lotus Kumarhanesinin özel kurabiyelerden verene kadardı.Yine müzik başladı.Evet duyuyordum.En sevdiğim şarkıydı bu.Yanıma baktığımda Zell yoktu.Ve şöyle bir durum vardı.Zell kim hatırlamıyordum ! Yani yanımda değildi , elini tutmuyordum ve yavaş yavaş silikleşmeye başladı.Acı çekmeye başladım bir anda.Zell , Zell...Ama kurabiyenin kalanını da yedim ve bu acıdan kurtuldum tekrar oyunuma döndüm.Ve tekrar kazanmaya başlamıştım işte.Tabii o an Zell'e ve Thay'a olaları bilmiyordum.

Zell'e olanları anlattım.O da anlamıştı daha doğrusu uyanmıştı.Ama hala etkideymiş gibi davranıyorduk ki anlaşılmasın yoksa neler olacağını tahmin etmek istemiyorum.Roc'u bulduğumuzda oyunun etkisindeydi hatta beter olmuştu.Buna Zell üzülmüştü çünkü "Merhaba" dediğimizde bizi tanımamıştı.Uyandırmak için elimizden gelen her şeyi denedik ama olmuyordu işte!Roc uyanmadan güvenlik görevlileri peşimize takılmıştı.Zelle Roc'un kolundan tutup çekiştirmeye başladık.Bizi hala tanımıyordu fakat onu tanımamasına sinirlenen Zell kontrolden çıkıp tokadı bastı fakat sonra bol bol özür diledi."Hey bir dakika kurabiyeler,casino noluyor burada?!" dedi Roc."Özetle burada yaşam duruyor ve hapiste gibiyiz şu an." dedim. "Kaçmamız lazım güvenlik görevlileri geliyor!" dedi Zell ve koşmaya başladık.Çıkışın nerede olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu ama zaten oraya gitmiyorduk.Çünkü buraları hiç ama hiç hatırlamıyordum.Zaten burası bir labirent gibiydi.Güvenlik görevlileri hala peşimizdeydi."Hey ne yapacağız" dedi Roc.Nasıl olduysa Zell ile aynı anda "Zeus aşkına,dostum hiç ama hiç bir fikrim yok!" dedik."Sağa dönelim" dedi Zell ama emin olmadığına adım gibi emindim.Kapana kısılmıştık : Çıkmaz sokak-bölüm.Bileziğimi çıkardım ve kılıca dönüşmesini istedim.Kılıca dönüştü diğerleri de kılıçlarını tutuyordu ama alnımdan ter damlıyordu bitkin düşmüştüm.Makyajım akmıştı.Görevliler yaklaştıkça yaklaşıyordu.

Kapana kısılmıştık . Bizden ne istiyorlardı ? O sırada Roc elindeki kılıcı onlara doğru tutu ve '' Eğer kızlara birşey yaparsanız kellenizi uçururum. '' diye bağırdı. O bunlaı sylerken hemen sıvıştık Roc kılıcı onlara doğru savurdu ve küçük ama acıtıcı çizgiler yaptı kapıya doğru koşmamız gerekiyordu ama kapının nerde olduğuyla ilgili hiçbirimizin fikri yoktu. Thalia bir fikir attı '' Eğer pecereler duvarı kaplıyosa pencerenin olmadığı bir yerde kapı vardı. Hemen sola dönelim. '' diye bağırdı. Hemen sola dndk ve kapı oradaydı haklıydı. Kapıdan çıkarken '' Bizi asla yakalıyamıyacaksınız'' diye bağırdım ve güldüm.

Hemen bir taksi çevirdik ve bindik. Güvendeydik. Ve yaşıyorduk. Bu maceranında sonuna gelmiştik.

Ekliyeceğiniz bişi yoksa Rp bitmiştir.

rp bitmiştir