Izabelle Jearollia Hekate'nin Çocuğu
Mesaj Sayısı : 170 Kayıt tarihi : 29/01/11
| Konu: Xéeny Evgenia Lovétt Perş. Şub. 03, 2011 12:48 am | |
| ''Bu taraftan Bayan Lovétt.'' Nefret ediyordum bu adamdan. Hayır ama sadece salak olduğu için değil, salaklığı sadece bana olduğu için. Ama bugün ilk defa dediğini yapmamaya karar verdim, ilk defa kendisinin sözünü dinlemeyecektim bakalım neler olacaktı... ''Hiç sanmıyorum Bay Slipper. İnanın bana yerleri silmek, camları temizlemek, tozları almak ve bilimum işler benim görevim değil. Burada olmamın sebebi anne ve babamı çok önceden kaybedip, devletin beni korumaya almış olması. Dikkatinizi çekerim ki...'' ''Yeter Bayan Lovétt. Yatakhaneye geri gidin.'' Bu acaip laflardan sonra beni koridorda tek başıma bıraktı. Yıllardır, kendimi bildim bileli, bu yetimhanede kalıyordum. Memphis Bölge Yetimhanesi...Burası benim tek yuvamdı. Yetimhanelerin kötü bir şöhreti olsada 2 yıl öncesine kadar her şey yolundaydı. 2 yıl önce gelen müdür bay Ryan Slipper her şeyi mahvetti. 2 yıldır her hareketim onun şahsnca yetimhane kurallarına aykırı kabul edildi, ben de yetimhanenin temizlik işlerinden sorumlu olmaya başladım. Ve şimdi bugün ise aritmetik sınavında kalemlerimi yere düşürüp arkadaşlarımın ve öğremenimin dikkatinizi çekip, bu kargaşada bazı arkadaşlarım kopya çekebileceği riski yüzünden bulaşıkları yıkamaya götürülüyordum. Ama olaylar beklemediğim şekilde gelişmişti. Ona karşı çıktıktan sonra odama gitmemi söyleyip beni yalnız bıraktı. Kesin yarın daha büyük bir ceza verecek, yandım ben diye düşünerek loş ışığın hafifçe süzüldüğü dar ve uzun koridorda yürümeye başladım. Direkt olarak kızlar yatakhanesine gidip uyumaya başladım.
*
Sabah uyandığımda yatakhane bomboştu. Saate baktım; 08.30. bu işte bir terslik vardı. Kahvaltı 09.10'da olurdu ve genellikle 20 dakika sürerdi. Genellikle 9'da kalkardık. Gerçi bugün ben de erken kalkmıştım. Yorgun argın doğruldum ve üzerime bir şeyler geçirip yemekhaneye indim. Yemekhanede öğrenci sorumlusu Flora ''Nerede kaldın?'' dedi. ''Saat daha çok erken!'' diye cevap verdim. Flora'nın suratı allak bullak oldu. ''Şey, tamam otur..'' İçimi çekip ''Pekala.'' dedim. Kahvaltıda Janette ve Anjelica çok suskundular. En iyi arkadaşlarım onlardı ve dedikoduya bayılırlardı.Fısıldayıp ''Neyiniz var sizin be?'' diye sordum. İkisinin de suratı Flora'nınkine benzedi, allak bullak. Aynı anda ''Hiç...hiçbir şey.'' dediler. Artık ciddi bir terslik olduğunu düşündüm. Yemeği yemeye devam ettim ama başımı kaldırınca herkesin çok sessiz olduğunu gördüm. Ayrıca Ryan Slipper ortalıkta görünmüyordu. Tuhaf. Çok tuhaf.
*
Kahvaltıdan sonra aklıma o günün pazar olduğu geldi. Bugün 3 ile 4 arası dışarı çıkabiliyorduk. 14.30'da Janette bana Anjelica'yla ödevleri olduğunu söyledi. ''Ne! Hayır. Yarına hiç ödev yoktu ki!'' ''Sen yanlış biliyorsun, vardı.'' Canım sıkılmışt. Eh öyleyse kendim gidecektim. 15.30'da Memphis sokaklarındaydım. Amaçsız bir şekilde yürüyordum. İçimden bir ses koşmamı söyledi. Bir şeylerden rahatsız olmuştum. Tam o sırada bir ses duydum. İnsanın kanını donduran bir sesti bu. Bir insana ait olamazdı. Neler olduğunu anlamak için arkamı döndüm. Arkamda bir dev vardı. Neredeyse 3,5 metre boyundaydı, rengi maviydi. Önce çok şaşırdım. Bu da neydi? Sonra çığlık attım. Devin dikkatini çekmiştim. Etrafıma baktım. Herkes sağa sola kaçışıyordu. Bağrışmalar, çağrışmalar havadaydı. Dev bana doğru bir araba fırlattı. Can havliyle yana koştum. Araba hemen yanımdan geçti. Kaçmak istiyordum ama bir şey bana engel oluyordu. Devle savaşmam gerektiğini hissettim. Elime aldığım ilk şeyi fırlattım. Bu sokaktaki bir kafenin sandalyesiydi. Dev kendisine gelen sandalyeyi tek bir hareketle savuşturdu. Çınlayan sesiyle ''Seni salak melez! Beni yenebileceğini mi sandın?'' dedi. Melez de ne yahu? Bunu düşünemeden dev bana bir araba daha fırlattı. Ne yaptığımı bilmiyordum ama elimi kaldırıp ''Git buradan!'' diye bağırdım. Elimin ucunda toz pembe bir ışıltı oluştu. Işıltı tehlikeliydi. Bunu hissedebiliyordum. Dev şaşırmıştı, hem de çok şaşırmıştı. ''Git dedim sana!'' diye gücüm yettiğince yeniden bağırdım. Işıltı güçlenip öne atıldı. Önce devin bacaklarını sonra gövdesini sardı. Mavi yeni arkadaşım ''Hayır!'' çığlıklarıyla yok oldu. Daha doğrusu toza dönüştü. Ne yapmıştım ben? Neler olduğunu düşünürken ''meleme'' sesi duydum. Bir çocuk bana doğru koşuyordu. Ama seke seke koşuyordu. Korkmuş bir halde ''Hadi, gitmeliyiz!'' dedi. Kolumdan tuttuğu gibi yeniden koşmaya başladı. ''Hey, sen de kimsin?!'' diye cıyakladım. Derin bir nefes alıp konuştu ''Bak Xéeny, ben bir satirim. Hani şu yunan tanrıları, tanrıçaları var ya hepsi gerçek. Evet senin ebeveynin ise sıradan bir ölümlü. Sen bir melezsin. Biz satirler melezlerin koruyucularıyız. Şimdi melezlerin güvende olduğu yere Melez Kampı'na gidiyoruz.''
*
Satir arkadaşım Murphy ile New York, Long Island'a geldik. Ona hiçbir soru sormadım. Doğru söylediğine inanıyordum- belki de bana toynaklarını göstermesinin bunda etkisi vardır. Melez Kampı Memphis Bölge Yetimhanesi gibi değildi ve asla olmayacaktı buna emindim. Yeni bir hayat beni bekliyordu. En azından Melez Kampı yazan tabele böyle söylüyordu.
&Bütün isimler uydurulmuştur. | |
|
Athena Admin/Tanrıça/Kamp Müdiresi
Mesaj Sayısı : 5210 Kayıt tarihi : 16/08/10
| Konu: Geri: Xéeny Evgenia Lovétt Perş. Şub. 03, 2011 1:53 am | |
| Rp puanı: 90, tebrikler.
/Admin. | |
|