Üstümde yeni zırhımla dolaşırken.Bir tabelada ''El İşleri Alanı'' yazdığını gördüm ve elimdeki kılıca bakıp ''sanırım bunu süslesem biraz daha iyi olabilir'' diye geçirdim içimden.İleride duran masalara doğru yürüdüm.Bir çok masa vardı ve her masada istediğini işlemek için olan malzemeler.Boş bulduğum bir masaya oturdum.Kılıcımı çıkardım ve ne yapsam acaba diye düşünmeye başladım.Aklımda binbir türlü düşünce uçuşuyordu ama hiç birine karar veremiyordum.Sonra annemin dizayn ettiği bir kılıç geldi aklıma.Kılıcın üstüne yunan harfleriyle birşeyler yazmıştı bende bunu yapabilirdim ama bir sorunum vardı.Yunan harflerini bilmiyordum.Ne yapacağımı düşünürken annemin ben küçükken sürekli bana okuduğu hikaye aklıma geldi.Hikayede Perseus adlı bir kahramandan bahsediliyordu.Annem adımı ondan aldığımı söylerdi hep.Bir gün yine Perseus maceradan maceraya koşarken birisi ona hediye olarak üzerinde adı yazan bir kılıç vermiş.Bu hikaye aklıma gelince çok sevinmiştim sonra kılıcın üzerindeki desenleri hatırlamaya çalıştım.Düşündükçe başım ağrıyordu sonra hayal meyal aklıma birşeyler geldi.Aldım malzemeleri elime ve başladım kılıcın üstünü dizayn etmeye.Bir tarafına yavaş yavaş ''Περσέας'' yazdım.Yunanca Perseus demekti.Bu 7 harfi yazmam bile çok uzun sürmüştü.İşim bitince aldım kılıcımı elime.Çok güzel olmuştu ama bir tarafı boş kalmıştı.Kılıcı incelerken daha şimdi fark etmiştim kılıcımın bir tarafı diğerinden farklı olarak metal değildi.Turuncu gibi altın renkliydi sonra aklımda bir ses yankılandı ''Bu renk değil ilahi bronz''.Sanırım bu yine babamın sesiydi.Kılıcın bu kısmına dokunmayacaktım.Masadaki eşyaları topladım ve kalktım şimdi ne yapsam diye düşünüyordum.Bir masanın yanından geçerken iki arkadaş Tırmanma Duvarının zorluğundan bahsediyorlardı gidip bir denemeliydim.