(Bu görevde ek silah alınmıyordur. Sadece çalınıyordur ancak kullanılmıyordur!)
Kampta ilk hırsızlık diye bir kural vardı ve bu Hermes Çocuklarınca bir kabul etme sınavı gibi birşeydi. Onlara katılacak biri birşey çalmalı idi çünkü bu onların dilinde "Kabul etmek" anlamına gelirdi. Onlar havalı çocuklardı ve onlar ile bir süre takılmak benim için çok iyi olacaktı. Gece vaktine gelince parmak ucumla cephaneliğin yolunu tuttum. Sadece hafif olan ancak bir o kadar savunma yapan zırhım ve ayak koruyucum vardı. Yavaşça kapının oraya geldiğimde gözüm ile içeriyi gözetledim. Boş olduğunu sanıyordum ancak birkaç Hermes Çocuğu yine hırsızlık yapıyorlardı. Kapı kapalıydı ve benim açmam için kuvvet uygulamam gerekiyordu. Kapının önüne geçtim ve tekme ile kapıyı açtım. Açtım ama kırmadım. Bu özenimi kendimce takdir ettim ancak deminki çocuklar burada değildi. Arkamda olmalıydılar. Kılıçlardan birini incelermiş gibi yaparken arkamda olduklarını farkettim ve hızla kılıcı dönüp salladım ve birinin hançerini düşürdüm. "Ne halt yiyorsunuz siz burda?" diye hakaretli gibi görünen ama hakaretli olmayan bir cümle kurmuştum. "Hırsızlık" dedi hançeri düşen gülerek. "Bende" diyerek gülümsedim ve kenarda duran arbaletlere doğru koştum. Elimde olan kılıcın tutacağının olduğu yerle yatay bir şekilde cam kutuları kırdım ve arbaletlerden birine elime aldım ve kılıcı yere yavaşca bıraktım. Kenarda duran okları gördüm ve onlarıda dirseğim ile kırdım. Sadece hafif bir kesik olmuştu. Buna gülüp geçilirdi. Fazla zaman kaybetmeden oku arbalete yerleştirdim ve havaya fırlattım. Sağıma soluma dikkatlice bakarak arbaleti elime alıp oradan tüydüm.