"Tamam, pes... pes ediyorum. "
"İşte bu!" diye haykırdım kendime engel olamayarak. "Sinsilik yapmanın bedeli budu... Ahh!"
Bir anda kafama yediğim bir kartopu ile cümlem yarıda kalmıştı, dönüp baktığımda bunu gönderenin Mia olduğunu anladım. Yüzünde pis bir sırıtma ile yeni kartopları hazırlamaya çalışıyordu. Ama beni ne kadar kızdırdığının farkında bile değildi. Hızlıca iki büyük kartopu hazırladım ve hiçbirinin beklemediği bir şey yapmaya koyuldum; hızla Mia'nın üstüne koşmaya başladım. Mia bunun üzerine afalladı, hemen o da aksi yönde koşmaya başladı.
"Ağabey! Bu kadar yaklaşamazsın ama!" diye bağırdı Amanda. "Hey! Bu kurallara aykırı!"
Onu dinlemeye hiç niyetim yoktu, tek istediğim bir an önce Mia'dan intikamımı almaktı. Dolayısıyla ben de koşmaya devam ettim, diğerleri de arkamızdan geliyordu.
"Farkında mısın Adri?" diye sordu Mia hızla benden kaçmaya devam ederken. "Kampın sınırlarının dışına çıktık!"
"Umrumda mı sanıyorsun?" diye sordum öfkeyle.
Birkaç dakikalık bir koşuşturmacanın ardından Mia'ya dokunabilecek kadar yaklaşmıştım. Bir anda kendimi üzerine atıp kardeşimi yere kapakladım, "Karın tadına bak hadi Mia." dedim gülümseyerek. Ve sonra da elimde hazırladığım iki büyük kartopunu tüm yüzüne sürmeye başladım. Mia ise dudaklarını sıkı sıkı kapamış, karın ağzına girmemesi için çabalıyordu. Arkamızdan gelen diğerleri de yetişmişti bize, seslerini duyabiliyordum. Birkaç saniye sonra tam kafama bir kartopu daha geldi, dönüp arkama baktığımda ise kahkahalarla gülen Amanda'yı gördüm. "Buna satış derler!" dedim öfkeyle.
"Öyle mi?" diye araya girdi Shyla. Ve, bir kartopu da ondan geldi. Şimdi Mia'nın üstünden düşmüş ve yere yığılmıştım. Sanırım karın tadına bakma sırası bendeydi...
"Durun!" diye bağırdım bir anda ciddileşerek. "Bu sesler de ne?"
"Canavarlar..." diye mırıldandı üzerimden henüz inmiş olan Mia.