Kampa geldiğimden beri bir sürü gereksiz şey yapmama rağmen kampımızı koruyan Thalia'nın Ağacı hiç dikkatimi çekmemişti.Kendimi suçlu hissediyordum.Daha hikayesini dahi bilmiyordum.Ben ne tür bir melezdim!Üzüntüyle ağaca ve üstündeki altın posta bakıyordum.Yavaşça ağaca doğru yürüyordum.İçim huzurla doluyordu.İnsan,ağacın yakınında dururken bile bulundurduğu enerjiyi damarındaki kanda hissediyordu.Ağaca elimi uzattım.Dokunmak,hissetmek istiyordum.Bilmek istiyordum.Şimdi içim merak ve istekle dolmuştu.Ağaca yavaşça elimi yerleştirdim.Birden her şey bir rüya gibi gözümün önünden geçti.
"Thalia!!Biz başımızın çaresine bakabiliriz!!Bunu yapma!!"
İyi Kimseler'den çoğu bir kızı hedef belirlemişti.Yanında biri tane daha melez vardı.Ve de bir satir.Furialar kısık bir sesle bağırıyorlardı.
"Anlaşmayı sen bozdun!Zeus kızı!Yok edilmelisin!"
Furialar,yön değiştirmiş,bu sefer diğer melez ile satire saldırmak için pozisyon almışlardı.İkisi de çok yaralıydı.Kıpırdayamazlardı.Onlara yardım etmek için çırpınıyordum ama ben oradaki ruhtum.Kimse beni görmüyor,duymuyordu.Sinir bozucu bir durumdu.Satir ve melez ağacın yanında duruyor,Zeus'un kızına bağırıp yapmaması için yalvarıyorlardı.Bu durum çok zor olmalıydı.Ama kızın yüzünde korku değil,cesaret ve sadakat vardı.Koşarak içimden geçti.Furialar saldırıya geçmişlerdi.Artık ben de başlamıştım : "Yapma Thalia...Yapma..."
Kız satir ve melez arkadaşının önüne geçti.Furialar şiddetle Thalia'ya saldırdılar.Yok olmadan önce arkadaşlarını son gücüyle itti ve toz oldu.Arkadaşı melez feryatlar yağdırıyor,Thalia'yı çağırıyordu.Satir,"Ne yapacağım ben?" dermişçesine bakıyor ve toynağı ile yeri dövüyordu.Furialar ikinci bir saldırıya geçti fakat ağacın arkasında bulunanlara zarar veremiyordu.Ne olduğunu anlayamamışçasına sesler çıkarıyor,çığlık atıyorlardı.Altın bir post ağacın üstünde belirdi.Thalia artık bir ağaçtı...Zeus kızını sonsuza kadar yaşatacaktı...
Korkuyla silkindim ve ağaca tutunarak yere çöktüm.Sayıklıyordum:
"Aman tanrım...Aman tanrım..."