Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 New York'taki Kitap

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Pearl Chérie Dior
Amphitrite'nin Çocuğu/Kulübe Lideri
Amphitrite'nin Çocuğu/Kulübe Lideri
Pearl Chérie Dior


Mesaj Sayısı : 315
Kayıt tarihi : 27/04/11

New York'taki Kitap Empty
MesajKonu: New York'taki Kitap   New York'taki Kitap Icon_minitimeC.tesi Ağus. 13, 2011 2:36 am

Yer: Evim sandığım yer
Zaman: 16 yaşımdayken, kampa geldikten biraz sonra

Hayatımda yaşadığım boşluklar ne kadar da iğrençti? Nefret ediyordum. Kocaman bir nefretim vardı. Neden ailem sandığım insanlar aslında ailem değildi. Annem dediğim insan... Her gece bana masallar okuyan, saçlarımı okşayan, beraber anne-kız alışverişine çıktığımız kadın... Aslında her şey yalan mıydı? Gözlerimin önünden on beş sene boyunca yaşadıklarım geçiyordu. Hepsini hatırlamasam da hepsinin yeri apayrıydı. Anneme bir oğlanı ilk öptüğüm anı söylediğim zaman, benimle bütün gece oturmuştu. Onun dokunuşu, gülümseyişi, her şeyi yalandı. Ondan nefret ediyordum. Hayır, ben bir ergen gibi davranmıyordum.

Şimdi Melez Kampı'ndaki küçük odamdaydım ve yalnızdım. Kimselerle konuşmadan zaman geçiriyordum. Geleli bir ay falan olmuştu. Nefret duygum o kadar kabarmıştı ki anneme-pardon annem sandığım kadına karşı- Neden böyle bir şey yaptığını hala bilmiyordum. Gerçek annem Amphitrite'ydi; bunun bilincinde olsam bu kadar anne şefkati bulabilir miydim? Orası şüpheliydi evet; ama neden yalanlarla büyütmüştü beni? Babamın kim olduğunu dahi bilmiyordum. Annem sandığım kadının üvey kocası... Ben onun eski eşinden tek çocuğu... Evet, kurgu buydu. Ne kadar güzel düşünülmüş değil mi? Aslında ikisi de benim hiçbir şeyim. Şu anda tanıdığım kimse yok. Benim tanıdığım tek insanlar aşağıda vakit geçiren kardeşlerim; ama onları da tam olarak tanıdığımdan emin değilim. Tanrımmm. Ahh, lanet olsun. Tanrılarım demem gerekiyor değil mi? Ben buna asla alışamayacaktım. Babamın kim olduğunu öğrenmem gerekiyordu. En azından annem sandığım kadın bana bunu borçluydu. Aniden ayağa kalktım. Çantamı aldım ve koluma astım. Evet, kaçacaktım.

Kaçmamam gerekiyor olabilirdi; ama bunu yapacaktım. Babamın kim olduğunu öğrenmek istiyordum. Amphitrite'yi daha görememiştim. Off, asıl annem olan Tanrıça'ya anne bile diyemiyordum. Ne kadar hayatımı karıştırmışlardı. Hızlıca kulübeden dışarı çıktım. Kardeşlerimin keskin bakışlarını kimi zaman üzerimde hissetsem de umursamadım. Dışarı çıkmamla koşmaya başlamam bir oldu. Pegasus Ahırları'na gidecektim. Ökse Otu'na binip buradan kaçabilirdim. Çoğu zaman duyduğum şeylerde de kamptan pegasuslarıyla çıkan melezlerin hikayelerini duyuyordum. Ben de yapabilirdim. Pegasus ahırlarının önüne gelince durdum ve içeriyi gözetledim. Ökse Otu oradaydı. O kadar mükemmeldi ki, hızlıca yanına gittim ve ona çok sevdiği şekerlerden verdim. Bu hayvanın benim olduğuna inanmak zordu. Hızlıca üzerine bindim. Birkaç defa çalışmıştım; ama gerçek anlamıyla uzun soluklu bir yolculuğa hiç çıkmamıştım. Metalik mavi tüylerine sıkıca asıldım ve onu şaha kaldırdım. Sanki bunu bekliyormuş gibiydi; ama hiç acele etmedi. Asilliğinden de ödün vermiyordu. Havaya yükseldik uzun bir süre gittikten sonra Melez Kampı sınırlarının dışına çıktığımızı fark etmiştim. Mutlu olmuştum. Kaçak işler yapmak hoşuma gidiyordu. Pegasusumun kulağına fısıldadım. "Beni annemin New York'taki evine götürür müsün?" dedim. Onun ne dediğini duyamamak kötüydü; ama yine de mutluydum yani.

Pegasusumun sırtına sıkıca yaslandım ve gözlerimi kapattım. Yorgundum ve uyumak istiyordum. Rüyalar alemine dalıp gittiğimi hissediyordum; ama uyumak istemiyordum. Kendimi tuttum ve sadece hayal kurarak ilerlemeye devam ettik. Annemle karşılaşınca-pardon annem sandığım kadınla- neler söyleyeceğimi düşünüyordum. Onun hayalinde düşüne düşüne geldim ve evimizin önünde inim. Artık buraya evimiz dememem gerekiyordu biliyordum; ama alışkanlıklardan uzaklaşmak hiç de kolay değildi. Bahçe kapısını açtım ve içeriye doğru yürüdüm. Adımlarım ileri doğru giderken, düşüncelerim geriye doğru gidiyordu. Sonunda durdum ve derince bir nefes aldım. Bunu yapmam, yüzleşmem gerekiyordu. Kapının en dibine kadar gittim, benim üzerinde resmim bulunan halı yok olmuştu. Onun altında hep bir tane anahtar bulunurdu.

Şaşkınca çevreme baktım. Yeri biraz eşeledikten sonra anahtarı buldum. Kapının kilidine soktum ve çevirdim. Kapı, yavaş bir şekilde açılırken iğrenç bir ses çıkarıyordu. İçeri girdiğimde odanın karanlık olduğunu fark ettim. El yordamıyla duvardaki ışığın düğmesini buldum ve bastım. Birden odaya küçük loş bir ışık doldu. Odada hiçbir eşya yoktu. Her şey yok olmuştu. Odadaki tek eşya tavandan sarkan ampüldü. Birkaç adım ilerledim. İlerlerken parkeden garip sesler geliyordu. Çevreme bakındım. Kimsenin kalmadığını bile bile her odaya girdim ve çıktım. Bomboş ve çaresizdim. Sonunda odamın kapısına geldim ve kapıyı yavaşça açtım.

Odamdaki eşyalarda toparlanmıştı. Sadece ileride köşede bir şey duruyordu. Hızlıca oraya gittim ve karanlıkta da olsa o şeyi elime alıp çıktım. Salona geldim ve ışıkta elimdeki şeye baktım. Bu bir kitaptı. Annemin bana sürekli okuduğu kitaptı. Her akşam bunu dinleyerek rüyalara daldığım kitaptı. Kitaba baktım ve ismini gördüm "Mermaid" Deniz kızı... Aniden gözlerimde yaşların biriktiğini hissettim. Ayaklarım artık çalışmıyordu. Kendimi bıraktım ve parkeye boylu boyunca yattım. Ağlıyordum... Şu ana kadar hiç bu kadar ağladığımı hatırlamıyordum. Tuzlu göz yaşları, parkenin üzerine düşerken pat pat ses çıkarıyordu. Gözlerimi kapattım ve sıkıca elimdeki kitaba sarıldım. Her şeye rağmen yine de o benim annem sayılırdı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
New York'taki Kitap
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» En son okuduğun kitap :D
» Şihirli markette kitap bulunur mu?

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Kamp Dışı :: New York-
Buraya geçin: