Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Seninle her yere

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Adyali Beckett
Zeus'un Çocuğu
Zeus'un Çocuğu
Adyali Beckett


Mesaj Sayısı : 1657
Kayıt tarihi : 21/10/10

Seninle her yere Empty
MesajKonu: Seninle her yere   Seninle her yere Icon_minitimeSalı Ağus. 02, 2011 1:20 am

Diğer melezler gecenin bir yarısında bir kızın niye kamp meydanında koştuğunu düşünedursunlar, benim aklım başka bir yerdeydi zaten. Kızım May Jean'i yatıramamıştım, radyodan söylediklerimi de duymuştu. Her ne kadar 7 yaşındaki bir kızın benim bu söylediklerimi duyması ve dalga geçmesi -bu konuda kesinlikle babasına çekmiş- beni oldukça utandırsa da, şu anda tek düşündüğüm Apollon kulübesine gidip Theodor'la konuşabilmekti. Gerçi ne söyleyeceğimi bile bilmiyordum açıkçası, onu gördüğümde her şeyin kendiliğinden olmasıını bekliyordum. Kulübemden çıktığımdan beri düşündüğüm şeyler vardı. Kendimi tartıyordum açıkçası. Rafael'den ayrıldığımda durumum gerçekten kötüydü. Dünyama bir erkeğin bile değil, bir insanın daha girebileceğini hayal edemiyordum. Bütün üzüntüm kızımın babasını kaybetmesinden kaynaklanıyordu, yıllar önce Rafael'le aramdaki romantizm bitmişti zaten. Evlilik aşkı öldürür diyorlardı bu yüzden de. Bunun doğru olduğu aklımın ucundan bile geçmemişti. O zamanlar aklımda tek bir şey vardı: Kızımın bu olayı atlatmasını sağlamak. Kızım bütün dünyam olmuştu zaten. Bir ara avcılara katılma düşüncesinden de soğumamı o sağlamıştı. Avcı olmak için çok küçüktü, zaten olamazdı da. Onu yanımda sürükleyemezdim. Zaten Artemis'in beni avcılara alacağından şüpheliydim. Ne de olsa evlenmiştim ve bir kızım olmuştu, bekaretimi kaybetmiştim. Ayrılalı çok olmamıştı ve Theodor bana aşkını kampa -hatta Olimpos'a- açık bir radyoda ilan etmişti. Belki de o bunu bekliyordu, çünkü ben ilk konuştuğumda kocamdan ayrıldığımdan ve bekar olduğumdan bahsetmiştim. Theodor'u o kadar uzun zamandır görmemiştim ki... En son 6 yıl önce falan sanırım, birkaç olay yaşamıştık, en son hatırladığım anımda düello yapmıştık. Aslında o zaman da oldukça kibar davranmıştı bana, normal bir rakibin davranacağı gibi değildi. Tabii o zamanlar bir sevgilisi vardı. Beni ne zamandır sevdiğini bilmiyordum ama onu hep bir kardeş gibi gördüğümü hatırlıyordum. O sırada bir şeyin farkına vardım. Kampa geri döndüğümden beni onu ilk görüşüm olacaktı bu.

Düşüncelerimden sıyrılmama neden olan şey bir kapının gıcırtıyla açılmasıydı. Sessiz gecede tek ses o olduğu için bakışlarım ona yönelmişti. O sırada meydanın tam ortasında durduğumu da farketmiştim. Düşüncelerime fazla bağlı kalıp koşmayı unutmuştum yine. Kahretsin! O sırada birinin bana seslendiğini duydum. Tabii ya, açılan Apollon kulübesinin kapısıydı. Karanlıktaki silüet bana doğru geldi. Ben de birkaç adım attım, nihayet onu görebiliyordum. Hatırladığım Theodor'dan çok farklıydı karşımdaki, gerçi bu kadar yılın onu değiştirmemesini bekleyemezdim. Değiştirmişti tabii, ama iyi bir şekilde. Hatırladığımdan çok daha yakışıklı görünüyordu. Gerçekten bir Apollon çocuğu olduğu hemen anlaşılıyordu. Mavi gözleri benim üzerimde durdu. Hiç bir şey söylemedi, ne yapacağını bilemiyordu sanki. Ben de aynı durumdaydım aslında, bu çok utanç vericiydi, aynı liseli gençler gibi davranıyorduk. Sonunda bütün cesaretimi topladım ve konuşmak için birkaç adım attım. "Theodor, uzun zaman oldu değil mi?" dedim gülümsemeye çalışarak.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Theodor Aquila
Apollon'un Çocuğu
Apollon'un Çocuğu
Theodor Aquila


Mesaj Sayısı : 710
Kayıt tarihi : 30/10/10

Seninle her yere Empty
MesajKonu: Geri: Seninle her yere   Seninle her yere Icon_minitimeSalı Ağus. 02, 2011 3:38 am

Bir dakika, gerçekten de beni sevdiğini mi söylemişti Adyali? Yoksa beynim bana bir tür oyun mu oynuyordu? Gerçek olduğuna inanmak istiyordum, hem de çok fazla. Aşırı derecede heyecanlandığımı fark edince derin bir nefes aldım. Düşüncelerimi toparlayıp olayları sırayla değerlendirdim. Çok büyük bir kavganın içinde, hiç beklenmedik bir teklif yapmıştım. Ortamı yumuşatmıştım, ama kalbim hiç yumuşamamıştı. Çünkü deli gibi çarpıyordu hala. Bu yaşımda kalp krizi filan geçirirsem tarihe adımı geçirirdim. Heralde sağlık sorunlarıyla ölen ilk melez ben olurdum. Demek aşk böyle bir şeydi işte. Üç başlı bir köpekten kurtulmayı başardığımda neredeyse yavaş bir tempo izliyordu. İlk defa bir Gigant'la karşılaştığımda hiç umursamamıştı. Benim hatam yüzünden ölen bir ölümlüye üzülmüştü, ama atlatması beş dakikasını almıştı. Fakat şimdi duygularını gün yüzüne çıkardığı için deli gibi çarpıyordu. Pişmanlık yoktu bu duyguların arasında. Mutluluk, sevinç ve aşk vardı. Neredeyse kanatlanıp uçacaktı kalbim.

Derken beynim önplana çıkmayı başardı. Adya'm, vücudumdaki her hücrenin, ömrümdeki gelecek birkaç yılın bütün saniyelerinin sahibi olan, Afrodit'in ışıltısını taşıyan Adya, bana geliyordu. Bense bir serseme benziyordum. Hemen banyoya gidip kendime çeki düzen verdim ve üzerime yeni bir şeyler giydim. Aklı havada bir kız gibi davrandığımı fark ettiğimde kendimi durdurdum ve biraz hava almak için pencereyi kaldırdım. Aklıma Adya'yı son görüşüm geldi. Birkaç gün önce o beni fark etmese de, Melez Kafe'de kardeşleriyle konuşurken görmüştüm. Ona daha önce hiçbir zaman aşık olacağım biri olarak bakmamıştım. Hatta onunla hep yakın dostlar gibi yaşamıştık. Belki düello yapmıştık, ama bunun tek amacı eğlenceydi. Zaten onu da yarıda kesme kararı almıştım. Yine de Amy'den ayrıldıktan sonra kendimi Apollon melezi olmaya vermiştim. Yani Naiad'lardan Afrodit kızlarına kadar birçok kızla flört etmiştim. Yine de hiçbiri Amy ile yaşadığım şeyleri verememişti bana. Ta ki o gün Kafe'de Adya'yı görene kadar. Belki bu yepyeni bir aşkın başlangıcıydı, kim bilir? Düşüncelerimden sıyrılmama yardım eden şey bir karaltı görmemdi. Bunun Adya olduğunu düşünerek -ve biraz da umarak- gidip kapıyı açtım. Sessiz gecede bir çığlık gibi yankılanan ses bana harika bir hediye sundu: sevdiğim kadın. Gözlerimi ondan ayıramadığımı fark etmiş gibiydi. Fakat suç bende değil, ondaydı. Birkaç gün içinde nasıl bu kadar güzelleşmeyi başarmıştı? Gözleri ruhumu deliyordu adeta. Bana doğru birkaç adım attı ve "Theodor, uzun zaman oldu değil mi?"dedi. Ne diyeceğimi bilemedim. Fakat artık kalbime ve dilime söz geçirmeyi başarabildiğim anda "Geçen zaman sana çok şey kazandırmış Adya. Özellikle güzelliğine. Fakat şimdi önümüzde sadece bize ait olan bir zaman var." dedim. Biraz kızarmıştım sanki, fakat bunu pek önemsemedim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Adyali Beckett
Zeus'un Çocuğu
Zeus'un Çocuğu
Adyali Beckett


Mesaj Sayısı : 1657
Kayıt tarihi : 21/10/10

Seninle her yere Empty
MesajKonu: Geri: Seninle her yere   Seninle her yere Icon_minitimeSalı Ağus. 02, 2011 5:53 am

Theodor'un sözleri kalbimi delip geçmişti sanki. "Geçen zaman sana çok şey kazandırmış Adya. Özellikle güzelliğine. Fakat şimdi önümüzde sadece bize ait olan bir zaman var." İlk önce kızardım, sonra morardım, sanırım sonra da yeşillendim. Normalde bu kadar utangaç biri değildim ama Theodor'un sözleri içimde bir yerlere dokunuyordu. Bir yandan da 'Acaba o da babası gibi aşkı sadece geçici bir şey olarak mı görüyordur?' diye düşünmeden edemiyordum. Ama Theodor'u tanıyordum, o iyi biriydi. Aşk konusunda da o kızdan bu kıza atlayacak biri değildi. Bir şey demek için ağzımı açtım ama sonra kendimi onun kollarında buldum. Ona sıkı sıkı sarılırken midemden kalbime doğru sıcak bir sıvının yayıldığını hissettim. Altın gibi, çikolata kadar tatlı, harika bir sıvı. Sanırım buna aşk deniliyordu. Yıllarda beri yaşamadığım duygu ben sararken ister istemez Rafael'i düşünmüştüm. Ama Theodor güçlü kollarıyla yüzüme bakmak için beni uzaklaştırdığında aklımda sadece o vardı.

"Haklısın Theodor. Bütün zaman bizim." dedim söylediği şeyi hatırlayarak. Gülümsedim. Benim yüzümü ellerinin arasına alırken hala ondan kısa kaldığımı farkettim. Eskiden boyumuz aynıydı, şimdi kendimi ondan küçük hissetmiştim. Tekrar gülümsedim ve parmak uçlarıma kalktım. Bir süre hiçbir şey demeden birbirimize dokunabilmenin tadını çıkardık. Bir süre sonra zihnimde rahatsız edici bir düşünce dolanmaya başladı. Sonsuza kadar bu halde kalamazsınız! Bir şeyler yapmalısın kızım! Bu geceyi unutamamalı. Lanet olsun! O sesin haklı olduğunu biliyordum. Derin bir nefes aldım ve onu öpmek için daha da yaklaştım. Tam dudaklarımız birbirine değecekken sağ tarafımızdan bir ses duydum. İç titreten, iğrenç bir ses. Başımı yavaşça çevirdim. Bir Harpya birkaç adım ötemizde durmuş ve pençelerini açmıştı. Tamam içimdeki ses, Theodor bu geceyi asla unutamayacak sanırım, diye düşündüm.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Theodor Aquila
Apollon'un Çocuğu
Apollon'un Çocuğu
Theodor Aquila


Mesaj Sayısı : 710
Kayıt tarihi : 30/10/10

Seninle her yere Empty
MesajKonu: Geri: Seninle her yere   Seninle her yere Icon_minitimeÇarş. Ağus. 03, 2011 3:06 am

Çok güzel geçeceğini düşündüğüm gecenin içinde ona hiç uymayan çirkinlikte bir ses duyduğum zaman kafam hemen o yöne çevrildi. Karşımda pısırık bir Harpia görünce vücudumdaki tüm kan beynime sıçradı. Kalbimin kapılarını açacağım sırada karşıma çıkan bir canavar taş kalbimle karşılaşmayı hak ediyordu. Adya'ya baktığımda endişeli bir yüz ifadesiyle karşılaşmayı beklemiyordum açıkçası. O da benim gibi bugüne kadar Harpialardan daha iğrenç mahluklarla mücadele etmiş olmalıydı. Fakat şimdi endişeli olmasının nedeni beceriksiz bir Harpia değil, mükemmel anımızın bozulması olmalıydı. Sakinleştirici olduğunu umduğum bir tonda "Merak etme Adyali, şu canavarın amacını öğrenip hemen Ceza Tarlaları'na yollayacağım." dedim. Kafasını gergin bir şekilde salladı ve elimi sıkıca tuttu. Ben de ona gülümsedim ve sakinleşmesi için elini öptüm. Bu sırada saatimin tuşuna basıp yay formuna getirdim. Daha sonra Harpia'ya döndüm ve "Hey sefil yaratık. Sen Kamp'a nasıl girdin? Ve bizden ne istiyorsun?" diye sordum. Harpia'nun iğrenç bir sesi vardı. Adeta kulaklarımızı tırmalayarak "Beni efendi Zeuss yolladı... Zeusss..." dedi. Adya anında "Ah olamaz. Babam radyo dinlemek için bugünü mü seçti yani?" dedi. Bense ona gülümsedim ve "Merak etme birtanem, eğer seni sevmek için Tanrılar Tanrısı'na karşı koymam gerekiyorsa, bunu hiç çekinmeden yaparım." dedim. Anında gökyüzünde bir şimşek çaktı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Adyali Beckett
Zeus'un Çocuğu
Zeus'un Çocuğu
Adyali Beckett


Mesaj Sayısı : 1657
Kayıt tarihi : 21/10/10

Seninle her yere Empty
MesajKonu: Geri: Seninle her yere   Seninle her yere Icon_minitimePerş. Ağus. 04, 2011 9:35 am

Ters ters göğe baktım. Tek bir bulut bile yoktu. Tabii ki yoktu. Baba, artık sinirlenince şimşek çaktırıp ölümlüleri korkutmayı bırakmalısın, diye düşündüm. Sanırım ondan -ve diğer kardeşlerimden- habersiz biriyle neredeyse öpüşecek olduğum için 'bırazcık' kızmıştı. Ama bunun için bir Harpya göndermesi hiç mi hiç gerekmiyordu. "Baba, sence biraz abartmadın mı? Rafael'le evlenirken bile biraz bir Harpya göndermemiştin!" dedim bağırarak. O sırada keşke Rafael'den sesli bahsetmeseydim diye düşündüm. Babam yüzünden endişelendiğimden değil, Theodor'un alınmasından korkmuştum. Endişeyle ona baktım. Ama o kadar kötü görünmüyordu, kılıcını çekmiş Harpya'ya bakıyordu sadece. Harpya'ya pis pis bakıp kemer yerine kullandığım kırbacımı çıkardım. Harpya bana dönüp tısladı. "Derdin sseninle değil Zeuss kızı. Geri çekilmesssen karışşmam!" Hiç bir geri çekilme belirtisi göstermedim. Theodor mavi gözlerini bana çevirdi. "Belki de sen biraz geride dursan daha iyi olur." Gözlerimi devirdim. "Ah, Theodor. Beni hafife alıyorsun. Seninle düello bile yaptığımız zamanları hatırlıyor olmalısın." Doğru, anlamında omuz silkti. Yayını gerdiğinde Harpya korkuyla biraz geri çekildi. Sonra bana doğru tısladı. "Özür dilerim Zeuss kızı ama bunu yapmam gerekli." Bunu dedikten sonra her şey bir saniye içinde oldu. Theodor tam yayı serbest bırakırken Harpya beni kaptı ve önüne siper etti. Ok bana doğru gelirken son nefesimi verdiğimi anlayacak kadar zamanım olmuştu. Koruyucu kolyem evdeydi, hiç şansım yoktu. Tam okun kalbime saplanacağı sırada -Theodor iyi bir vurucuydu, yaratığın, yani benim kalbimi nişan almıştı kolaylıkla- bir engel hissettim. Hava katılaşıp bir engel oluşturdu ve ok saplanamadan yere düştü. Bir süre şaşkın bir şekilde yerdeki oka baktım. O sırada bütün evrende bir ses duyuldu sanki. "Harpya, hemen geri dön! Sana bu dünya yok oluncaya kadar işkence cezası veriyorum! Bir daha kızımın kılına bile dokunamayacaksın tabii!" Harpya korkuyla inledi ve buharlaştı. Beni tutmayı bıraktığı için yere düştüm. Az önce ölümün kıyısına gelmem beni nefes nefese bırakmıştı. Ellerim titriyordu, yaşadığım şok az buz bir şey değildi. Theodor yanıma gelmeden önce gözlerim hala oktaydı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Theodor Aquila
Apollon'un Çocuğu
Apollon'un Çocuğu
Theodor Aquila


Mesaj Sayısı : 710
Kayıt tarihi : 30/10/10

Seninle her yere Empty
MesajKonu: Geri: Seninle her yere   Seninle her yere Icon_minitimeCuma Ağus. 05, 2011 11:32 pm

Her şey o kadar ani olmuştu ki, oku fırlatmakta geciktiğim için kendime kızmaya bile zamanım olmamıştı. Nişan almak benim için sorun değildi, fakat genelde ya cansız nesnelere, ya da biraz da olsa aklı olan canlılara nişan almıştım şimdiye kadar. Beyni gözünden küçük bir yaratığa nişan alınca büyük sorunlar oluşmuştu haliyle. Ok Addy'nin kalbine doğru giderken çaresizlik içinde yanıp tutuşuyordum. Elimden gelse zamanı durdurup okun önüne atlayabilirdim. Gerçi zamanı durdurunca direk oku durdurmuş olurdum, ama adrenalin hormonu yüzünden düzgün düşenemiyordum zaten. Kafayı yemek üzereydim ki bir anda havada değişik bir şeyler yaşandı. Sanki hava bile Adyali'nin ölümüne karşı çıkıyordu, derin bir matem havası yaratmıştı. Ay kararmıştı adeta, bir zamanlar avcı olan bu kızı korumak ister gibiydi. Fakat erken davranan kişi Tanrıların Tanrısı Zeus olmuştu. "Harpya, hemen geri dön! Sana bu dünya yok oluncaya kadar işkence cezası veriyorum! Bir daha kızımın kılına bile dokunamayacaksın tabii!" İçimden beni öldürmeye çalışan adama şükrediyordum ki Harpia yok oldu ve Adyali yere düştü. Beynim koşmam gerektiğini söylüyordu, fakat felç olmuş gibi hissediyordum. En nefret ettiğim duygu olan çaresizliğin böyle bir etkisi vardı işte, fakat en yüce duygu olan aşkın da ona üstünlüğü vardır. Bir anda kendime geldim ve titreyen sevgilimin yanına gittim. Bana korku dolu gözlerle baktı. Söyleyecek çok fazla şey vardı o sırada, geçmiş ve gelecek hakkında. Ama şimdiki zaman daha önemliydi, çünkü bir tek ona sahiptik. Kollarımı titreyen Addy'nin beline doladım. Biraz daha iyi hissettiğinden emin olduktan sonra sakinleştirme çabalarına giriştim. Her şeyin yolunda olduğunu, artık Zeus'un kendisinin bile bize karışmayacağını söyledim. Fakat en son söylediğim söz onu en çok kendine getiren oldu: "Seni seviyorum Adyali Beckett, Afrodit'in hayran olacağı kadar, Eros'un bile hayal edemeyeceği kadar seviyorum seni. Üzerime yıldırımlar da yağsa, Harpialardan oluşmuş bir ordu da saldırsa hep aklımda sen olacaksın." Daha sonra korkusuzca ona yaklaştım. Dudaklarımız buluştuğunda yüreğimde ne korku vardı ne de endişe. Sadece coşku vardı, bir de sonsuz aşk. Orada birbirimize sarılmış dururken hava katılaştı, ay karardı. Fakat bu sefer koruma nedeni farklıydı: ölüm korkusu değil, aşka kızgınlık vardı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Seninle her yere
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Kaçtığın yere dikkat et
» hey.. pardon.. bir bakar mısın? sanırım Sam seninle konuşmak istiyor..

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Melez Kampı :: Kulübeler :: Apollon Kulübesi-
Buraya geçin: