Sabah yine erken saatlerde kalktım. Daha doğrusu kalkmak zorundaydım her ne kadar okulun son günü olsa da . Her zamanki gibi yine söylenerek giyindim. İçimde heyecan denen bir şey yoktu biraz sıkıntı dışında . Evet ,içimde huzursuz bir his vardı sanki bugün olacakları biliyormuşum gibi . Hızlıca merdivenlerden indim .
" Anneee ? " diye seslendim . Ses gelmedi anlaşılan yine işe erken gitmişti . Bir emlak firmasında çalışıyordu . İşe bazen erken bazen de geç gidiyordu . Bugün de erken gittiği günlerden biriydi . Mutfağa girdim , masada geç uyanmamdan olsa gerek biraz sertleşmiş tostumu gördüm . Sert tostu yemek pek de zevkli olmuyordu nedense . Keyifsiz bir şekilde masaya oturdum . Tostumu yemeye başladım . Sertleşmiş az kalırdı çünkü taş gibi olmuştu nerdeyse . Her neyse diye geçirdim içimden . Kahvaltımı da yaptıktan sonra çantamı alıp kapıyı kilitledim . Bu her zaman zorlanırdım . Evimizin yanından genelde otobüs geçmezdi ama bir kaç metre ileride duraklar vardı tabii . Okula geç kalmıştım ama pek umursamadım o yüzden sakince yürüyerek gitmeyi tercih ettim . Yolda bir zamanlar hoşlandığım Rick Startles'i gördüm . Bir kaç arkadaşıyla okula doğru gidiyordu . Aslında hala ilk günkü gibi tatlıydı ,o altın sarısı saçları ela gözleriyle beni adeta büyülüyordu
ama ne önemi vardı ki başka biriyle çıkıyordu . Onu unutabilmek için kendimi birçok kez avutmuştum. Zaten tuhaf biriydi ne yapmaya çalıştığını şu ana kadar bir anlayanın olduğunu bile sanmıyordum . Sadece birkaç adım arkalarındaydım bu yüzden biraz yavaşlamaya karar verdim . Bağcıklarımı bağlar gibi yapıp yere eğildim ama ayakkabılarım bağcıklı bile değildi. Biraz uzaklaşmalarını bekledim onların da acelesi yoktu o yüzden oldukça yavaş ilerliyorlardı . Hemen yanımda teyzemlerin marketi vardı . Oraya girip hem içecek bir şeyler almaya hem de biraz oyalanmaya karar verdim . Markete girdim içerde masanın başında teyzem oturuyordu . Uykulu gözlerle bana baktı .
" Sanada günaydın teyze " dedim . Bir şey söylemedi tabi somurtarak sanki gözleriyle bana
" Defol burdan " demesini saymazsak. Teyzem siyah kıvırcık saçlı biraz iri biriydi . Yeşil gözleri vardı ama daha çok lens gibiydiler . Hep yüzü asıktı , ve her şeye çok çabuk sinirlenirdi . Biraz olsun kimseye merhmamet göstermezdi , acımasızdı . Ama bunların dışında onu severdim . Annemle araları pek iyi sayılmazdı . Babamla evlenip erken yaşta onları yalnız bıraktığı için anneme çok kızgındı belki de beni sevmemesinin nedeni de bundan kaynaklanıyordu . Dolapton bir şişe su aldım . Bir tane de çikolata alarak kasaya gittim . Parayı da teyzeme uzattım . Zaten market çok küçüktü . Klima da yoktu teyzemin burda nasıl durduğu bile şüpheliydi . Teyzem yüzüme bile bakmadan
"Zaten buraya ancak para verecek olduğunda gelebilirsin yoksa kapıdan adımını bile atamazsın . " dedi . Bir şey söylemedim söyleyince konuşma daha da uzayacaktı ve buna hiç niyetim yoktu . Aldıklarımı çantama koyarak marketten çıktım veee oksijeeen . Biraz olsun rahatlamıştım . Tekrar okula doğru yürümeye başladığımda Rick ve arkadaşlarını göremedim . Bu kadar çabuk gitmiş olamazlardı nasıl olduğunu çok merak ettim ama en azından yolun diğer kısmını daha rahat tamamlayacaktım . Birkaç metre ilerledikten sonra arkadan tanıdık bir ses geldi
" Vayy Emilia da burdaymış . Ama şunu söylemeliyim ki 1. ders çoktan başlamıştır inek arkadaş peki sen niye burdasın ? " Sesten tanımıştım bu Rick'ti .Rick'in ukalalık yapmasından nefret ediyordum
. Niye her şeye karışıyordu ki ama böyle durumlardada ona ters cevap vermeye bayılıyordum .
" Saat denen şey bende de var ama yinede sağol . Unutma ki dersin başlaması senin içinde geçerli . Hem bundan sanane ki ? " dedim sinirlenmiş bir şekilde .
" Bakıyorum da bu sabah atarlısın . Noldu yoksa sınavdan B+ mı aldın ? Aman ne yazık ! "
" Bak ukala şey sen kendinle ilgilensene . Ya da beyin nakli falan yaptır çünkü konuşmalarından beyninin olmadığı çok belli oluyor . Bu da sana bir arkadaş tavsiyesi olsun tamam mı ? "
" Tavsiyelerini kendine sakla . Uğraşamayacağım seninle . Hem zaten daha önemli işlerim var "
" Sordum mu ? Of umrumda bile değilsin yanıma gelen sendin . "
" Okula gidiyorum heralde . Başka bildğin kestirme bir yol varsa söyle bende en azından senden kurtulmuş olurum . Okula da mutlu mutlu giderim . Çekinme yani söyle var mı yol falan ? " dedi alay ederek .
" Öyle bu yol bilsem seni görmemek için kendim giderim zaten . " dedim . Bu çocuk sinirlerimi alt üst ediyordu . Şükürler olsun ki konuşma bu kadar sürmüştü . Rick'in sevgilisi Elizabeth gelmişti. O da benden nefret ediyordu o yüzden adımlarımı biraz daha hızlandırarak oradan uzaklaştım . Okula gelmiştim . Tenefüs olmuştu . Müdür yardımcısından geç kağıdı alarak sınıfa gittim . En iyi arkadaşım Leo'nun yanına oturdum .
" Noldu ? Bu sefer çok geç geldin " dedi
" Rick'le takıldım . Biraz laf dalaşı derken geç kaldım işte " dedim o bu cevabımı pek sevmemişti . "
Emilia onunla pek fazla görüşmemeye çalışsan iyi edersin , ondan uzak dur . Sana zarar verebilir ." dedi tedirgin bir şekilde . Şaşırmıştım . Tamam Rick herkese sataşıyor olabilirdi ama Leo çok abartmış gibi geldi .
Dİğer derslerimizde genel olarak öğretmenler konuşma yaptılar . Sonrada karnelerimiz verildi . Okul da erken bitmişti zaten annem gelcekti almaya . Leo ile okuldan çıkıyorduk . Birden arkamdan biri bana çarptı çok sert bir darbeyle . Bu Rick'ti . Arkasını dönüp
" Dikkat etsene ! " dedi .
"Asıl senin dikkat etmen lazımdı çarpan sendin " dedim . Aldırış etmedi . Şimdi diyeceksiniz sen nasıl olur da bundan hoşlanıyordun diye ama bunun cevabını ben bile bilmiyorum .
Leo ile vedalaştıktan sonra annemin yanına gittim . Annem :
" Günün nasıl geçti canım ? " diye sordu .
" Eh işte her zamanki gibi " dedim . " Anne eve mi gidiyoruz şimdi ? " diye de ekledim .
" Hayır canım . Birlikte yemeğe gidiyoruz . Bu arada dolaşırken alışveriş de yaparız . Uzun zamandır alışverişe çıkamadık . Yaz alışverişini de yaparsın tatlım . "
" Tamam aslında anne bu gerçekten çok iyi olur . " dedim . Çok sevinmiştim . Bir yere girip yemek yedik sonrada alışveriş yaptık . Akşamüstüne doğru eve döndük . Kapıdan gireceken Leo'nun sesini duydum " Emiliaa ! " Arkamı döndüm . Leo o turuncu saçlarının içinden bana gülümsüyordu. Elinde bir bavul vardı . Yanımıza geldi . Bana bir tatil köyünün broşürünü verdi . Sonrada annemin yanına gitti bir şeyler konuştular . Annem aceleyle eve girdi . 15 dk sonra da elinde benim eski bavulumu getirdi . Neler oluyor dememe kalmadan önümüze bir minibüs geldi. Camı açıldı bu Taylor Amca'mdı. Annem yanıma geldi ." Canım kızım seni çok seviyorum tatili bir tatil köyünde geçirebiliceğini düşündüm . " dedi sarılarak . "Ama sen ? " dedim annemden uzak bir yere gitmeyi sevmiyordum . Belki de onun da beni bırakacağını düşünüyordum . Okulda çok sevilmezdim . Babamda ben doğduktan sonra gitmişti . Benim yüzümden olabilirdi ama annemi bu kadar yalnız bırakmaya hakkı yoktu . Her şey onun sorumluluğu altına girmişti . Onu bırakıp gitmeye niyetim yoktu . " Beni düşünme canım . Ben iyiyim hem zaten işimden izin alır almaz bende geleceğim yanına " dedi . Pek ikna olmamıştım ama annem karşı çıkmama bile fırsat vermeden bana sarılıp öptü . " Her gün konuşacağız zaten . Dikkatli ol birtanem " dedi gözünden akan yaşı gizlemeye çalışarak . Hayır onsuz hiçbir yere gitmeyecektim . Uzun uğraşımdan sonra o da bizimle geldi . "Sadece seni oraya götürene kadarlık geleceğim . Emilia biliyorsun işe gitmem lazım " dedi ama onun da birlikte olduğumuz için mutlu olduğu belli oluyordu . Bir saatlik bir yolculuktan sonra tatil köyüne gelmiştik . Burası çok değişik bir yerdi . Tamam normal tatil köyleri gibiydi fakat kimse yoktu . Biraz daha ilerledikçe bazı insanlar olduğunu gördüm ama çok da fazla değildi . Taylor Amca'm minibüsü park etmeye gitmişti . Sonradan bize yetişti . Bizi tatil köyündeki küçük kulübemize götürdü , buraları çok iyi biliyordu bütün yazları burada geçmişti . O da bizimle kalacaktı . Sonuçta 2 tane 14 yaşındaki çocuk ne kadar süre tek başlarına dayanabilirdi ki ? Hele ki bu ürkütücü sessiz yerde . Taylor Amca sanırım belgelerle ilgili bir şeyi almak için resepsiyona falan gitti .Annem de birazdan gitçekti ama gitmesini hiç istemiyordum . Biz konuşurken 2 tane 19-20 yaşlarındaki çocuklar yanımıza geldi . Üstlerinde siyah takımlar vardı . " Sanırım ihtiyar sizin yakınınız. Sizi çağırıyor " dedi gözlüğü olan genç . Bizde Taylor Amca diye düşünüp peşlerinden gittik . Geldiğimiz yerde nedense resepsiyona benzeyen hiçbir şey göremedim . Karanlık boş bir ormana benziyordu daha çok . Ayrıca oldukça da esiyordu. Tırsmıştım. Leo sanki bir şeyler anlamış gibi duruyordu . "Emiliaa çabuk burdan uzaklaş !" diye geldiğimiz yere doğru itti . " Of sıkıldım artık biri bana sabahtan beri ne olduğunu söyleyebilir mi ? " dedim sinirli bir şekilde . " Bunun için zaman yok , burdan hemen uzaklaşmalısın " dedi bağırarak. Annem koşarak yanıma geldi ve elimden tutarak beni geldiğimiz yere doğru götürmeye başladı. " Leo ne olcak ? " dedim . " O gelecek birazdan " dedi sesi çok korkmuş ve telaşlı çıkıyordu . İçinde bulunduğumuz duruma göre normaldi tabii . Koşarak ilerliyorduk ama önümüze bir grup daha çıktı . Ortadaki yüz tanıdıktı . Bu Rick'ti ama yanındakiler insan gibi değildi . Bunlar bu dünyadan da değildi . Canavar dedikleri bunlar olsa gerekti . Ben bunların hepsinin korkunç bir rüya olduğunu düşünüyordum . Bilinçaltıma gerçekten çok kızmıştım . Nerden buluyordu bunları ? Fakat sanki rüyadan daha gerçekti . Adamlar hemen çevremizi sarmıştı . Arkamdan kafama doğru bir darbe geldi . En son yere düştüğümde annemin ormanın hemen yanındaki uçurumdan atıldığını gördüm . Hayır bu kadarı fazlaydı . Bayılmamak için hiçbir sebebim yoktu .Gözlerimi açtığımda çadır gibi bir yerdeydim . Bir yatakta yorgun bir şekilde yatıyordum . Yanımdaki masada birkaç ilaç vardı . Üzerlerindeki yazıdan ne olduklarını okumaya çalıştım . Ama disleksim buna engel oluyordu . Diğer yanımda birkaç tane daha yatak vardı ama benden başka kimse yoktu . Çadır ne çok soğuk ne de çok sıcaktı . Çadırın açık olan tarafından Leo girdi içeri .Hemen ayağa kalkmaya çalıştım .
" Hayır kendini yormamalısın . " diye çıkıştı . Sonra içeri birkaç kişi daha girdi . Bunlar yarı at yarı insandılar . Tamam bir de bu eksikti .
Bir tanesi yanıma geldi . Elinde bir yüzük vardı .
" Sen yarı at yarı insansın " dedim şaşkınlıkla .
" Sentor denmeyi tercih ediyorum ayrıca bende tanıştığımıza memnun oldum . Al bu senin hediyen . " dedi yüzüğü uzatarak .
" Sentor ne ya ? Ne hediyesi ? Kimden ? " dedim . Çok fazla soru sormamdan olsa gerek sıkılmıştı , gitti .
" Leooo nerdeyyim ben ?! "
" Emilia biraz sakin olur musun? Melez kampındasın ve merak etme burada güvendesin " dedi küçük bir tebessümle .Bir de sakinleşmemi bekliyordu Böyle bir durumda nasıl sakin olablirdim ki ?iArtık dayanamadım ağlamaya başladım . Annem nerdeydi ? O uçurumdaki olayı düşündüm. Hepsi benim yüzümden olmuştu . Onu gelmesi için ikna etmemeliydim . Hıçkıra hıçkıra ağlıyordum . Etrafımdakiler de şaşkınlıkla beni izliyordu . Bu durumdan rahatsız olmuştum .
" Bari bu yüzüğün ne olduğunu söyle . " dedim gözyaşlarımı silerek . Çadırın önündeki bir gölge içeri girdi . Bu bir sentor değildi normal bir insandı bizim gibi . ( Normal olduğumdan hala şüpheliydim .)
" O senin savunma aracın . Babanın hediyesi ." dedi soğukkanlılıkla .
"Ba ba mın mı ? " dedim kekeleyerek . Yanağımda yavaşça ilerleyen gözyaşlarını hissedebiliyordum.