Joanna Oldwin Nyks'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 60 Kayıt tarihi : 03/07/11
| Konu: Köşe Kapmaca Çarş. Tem. 06, 2011 10:29 am | |
| Kampa geleli neredeyse bir hafta olmuştu, her ne kadar kampa alışkın olsa bile yeniden yaşıyor olmak onun için bambaşka bir duyguydu. Kampın dışına çıkmak pek ona göre değildi, fakat bu kez değişiklik yapmak için kamp sınırları dışında küçük bir keşif yapmak istemişti. Geçen yüzyıllar sonrası kamp dışında ki değişikliğin rutin günün küçük bir parça olsa bile değiştireceği kanısındaydı. Yanına aldığı birkaç parça eşya ile ilkten pegasus ahırlarına uğrayıp Uriel’in yanına gitti. Eski pegasusuna ne olduğunu gerçekten merak ediyordu, fakat Uriel’de tıpkı yüzyıllar önce ki pegasusunu anımsatıyordu küçük kıza. Uriel’e birkaç şekerleme ve elma verdikten sonra kampın dışına gitmek üzere yola koyuldu. Hava oldukça karanlıktı, lakin Tanrıça Nyks’in bahşettiği görüş yeteneğiyle Jo için sorun olmuyordu. Aksine bu durumu seviyordu. Farklı olmak ona göre her zaman daha özeldi.
Buz mavisi gözleriyle çevreyi göz gezdirmeye başlamıştı yine. Meraklı bakışlarla çevreyi süzdüğünde değişen pek bir şey olmadığını gördü. Kampın bekçisi olan Argos her zaman ki görevindeydi… Nostaljiyi severdi, klasikleri de. Bundan ötürü kamptaki düzenin eskisi gibi olmasına memnun olmuştu. Heyhat kulağına ilişen ses üzerine Thalia’nın ağacına doğru koştu. Büyük ağacın yakınında hareket eden iki gölge gördüğüne neredeyse yemin edebilirdi. Mavi gözlerini ovuşturup yeniden baktığında sadece zihninde canlandırdığı hayali bir siluet olduğu kanısına varmıştı, lakin bu kararı az ileride ki yaratığın haykırışıyla son bulmuştu. Yanına bir silah almadığı için kendi kendine lanet okuyordu küçük kız, her ne kadar kampta ki yaşıtları silah yerine sadece eline aldığı oyuncaklarla oynuyor olsa da o yaşıtlarından farklıydı. Zihninde hala geçmişin izlenimlerini taşıyan anıları, kimi zamanlar bir yetişkinin iradesini kendisinde bulmasını sağlıyordu; tıpkı içinde bulunduğu durum gibi… Lakin aklına Tanrıça Nyks’in bahşettiği güçler gelince küçük kızın dudaklarında bir an küçük bir tebessüm oluşmuştu. Gecenin sadece kendisini kampın yakınına götürmesini istemişti, etrafını kapsayan siyahlık yok olduğunda kendisini kampın girişinde yer alan büyük kayalığın yanında bulmuştu. Lakin peşini bırakmayan yaratık büyük bir hızla kayalığa doğru koşmaya başlamıştı. Onun için gün daha da kötüleşiyordu, doğmak üzere olan güneş, tüm ihtişamıyla yer yüzünü ve asumanı aydınlatırken karanlığı delip geçiyordu. Gecenin içinde hiç değişse yaratıklardan saklanarak kaybolabilmişti lakin artık bunu yapması olanaksızdı. Yeni yaşamın son anlarını yaşadığının kanısına varmak üzereydi lakin yaratığın yön değiştirmesiyle şaşırmıştı. Ellerine baktığında bulunduğu kayalığın gölgesinin kendisini gizlediğini fark etmişti. Sevindiği açık bir gerçekti, sığındığı kayalığın gölgesi üzerine gelen canavardan kurtarmıştı kendisini. Her ne kadar gecenin hükmü son bulmuş olsa bile, gecenin izlerini taşıyan varlıklar her daim yardımındaydı küçük kızın.
| |
|