Sonunda gözlerimi açtığımda bir adadaydım ve aklıma kızın fısıltısı geldi. Ogygia. Ogygia Adası. Burası Titan Atlas'ın kızının Kalipso'nun hapsediliği yerdi. Tabi bu sadece kamp ateşinin önünde anlatılan garip ve korkutucu hikayelerden biriydi.Hoş bir tanrıça'nın kızı olduğumu söyleserdi birkaç yıl önce bunada garip, saçma ve sıradışı derdim ama şimdi bir tanrıça'nın kızı olarak Melez Kampında eğitim alıyordum. İlginç.
Islak kumların arasında yürümeye başladım. Ağaçların arasına girdim ve etrafa göz gezdirmeye başladım. Adanın diğer kıyısında olmalıydım. Yürümeye devam ettim ve ayaklarıma takılan, bacaklarımı çizen dalları es geçip ormanın ortasına oturtulmuş gibi görünen kayaya vardım. Kayanın etrafı kuraktı yani hiç çim veya çiçek yoktu. Kaya diğer kayalar gibi de değildi özenle yontulmuş gibi duruyordu. Ayaklarıma söz geçiremedim ve kayaya doğru yürümeye devam ettim. Kayanın alanına grdiğim içimde garip bir his hakim oldu. Ama yürümeye devam ediyordum sonunda kayaya vardığımda otudum ve çevreye göz gezdirmeye başladım ve imgelerin istilasına uğradım.
İki beyaz kız görüyordum. Biri benim imgelerimde her zaman gördüğüm sarışın küçük kızdı. Diğeri ise - artık ona sarışın demiyorum ona... ona Maie diyeceğim - Maie'nin elini tutmuş bana bakıyordu ve aralarında ki benzerlik olağan üstüydü. Bir uçurumun kenarındaydık ve kızlar uçurmun kenarına çok yakındı. Küçük bir hareket onları uçurumdan aşağı yuvarlayabiliridi. Kızların yüzleri benden ayrıldı ve arkamda ki bir noktaya takıldı. Bende arkamı döndüğümde muhteşem bir kadın gördüm. Kahverengi bukleli saçları, yeşil parlak pelerininde çıkıyor ve savruluyordu. Kadının pelerinin içinde tüller ile sarılmış - hatta sadece tül ile yapılmış - bir kıyafet vardı. Kadının yüzü bakılamayacak akdar güzeldi. Yeşil-mavi gözleri vardı ve her adım atışında göznün rengi hareket ediyordu. Sonunda tam kaşımda durdu ama beni görmüyor gibi görünüyordu sadece kızlara odaklanmıştı. Kızlar bir anda koşup oynamaya başladı. Maie hala uçurumun kenarında oynuyor bazen aşağıya bakıyor ve kıkırdamaya başlıyordu. Diğer kız- peki bu kızda Maeri diyeceğim - ormana yakın yerlerdeydi. Küçük çiçeklere bakıyor, ağaçlara dokunuyordu. Burası Ogygia Adasıydı. Hatta ben ormana doğru yürürken bu uçurumu uzakta olsa farketmiştim.
am ben bu düşünceler içindeyken kadın beyaz ellerini havaya kaldırdı ve dudakları hareket etmeye başladı. Birşeyler mırıldanıyordu ama çok kısıktı ve duymakta güçlük çekiyordum. Gökyüzü sanki ortadan ikiye ayrılmış gibi bir ses yükseldi ve denizden bir gürültü koptu ve uçurumun kenarında devasa bir yaratık belirdi. Bir Krakendi. Maie bir çığlık kopardı ve ormana doğru koşmaya başladı ama yarataık onu o devasa kollarından biri ile yakaladı ve kendine çekti. Maie çığlıklar atıyordu bense ona koşmıyordum yerimde sabit kalmıştım, kadının kahkahaları gökyüzünü inletiyordu. Maie, tamamen uçurumun kenarına geldi ve Kraken onu denize çekti. İşte o zaman anladım. Maie bu şekilde ölmüştü bir Kraken onu denize çekmişti. Maie'nin son çığlığında ''Annne!!!''dedi. Ama kadın sadece gülüyordu. Ormanın derinliklerinden de bir çığlık yükseldi. Sanki vücudum açılmış gibi oraya doğru koşmaya başladım derinlere, derinlere derinlere... Ve biraz önce bulduğum kayanın üstünde tanımlayamadığım bir yaratık duruyordu. Kanalatları kocamandı ve yüzü eciş bücüştü. Tıslıyordu ve bir yılan gibi kuyruğu vardı. Maeri'de bir çığlık kopardı ama yaratık onu da o garip ellerinin arasına almıştı. Vücüdum yeniden hareket edemez olmuştu ve kadın arkamda belirdi. Eli ile yaratığa talimatlar verdi ve bir anda bir yılan şekline girip yok oldu. Küçük Maeri ise yılanı görünce daha büyük bir çığlık kopardı. Bana doğru bakıyordu ama ben hareket dahi edemiyodum. Sonunda yaratık onu kanalarının arasına aldı ve bana arkasını döndü. Kızın çığlıkları yavaş yavaş soluyordu ve ben orada dikilmiş yaratğın arkasından kıza yaptıklarını dahi göremiyordum. Sonunda bir kan gölü toprağa aktı ve toprak onu içine çekti. Yaratık kanatlarını açtı ve gökyüzüne doğru uçmaya başladı. Küçük kızın kanlı bedeni orada öylece duruyordu ve gözleri bana bakıyordu.
Bir çığlık kopardım ve imgeden çıktım. Gözlerimi o kadar sıkmıştım ki gözlerime acı hakim olmuştu. Sonunda gözlerimi açabildiğimde karşımda duruyorlardı. Maie ve Maeri. Bana bakıyorlardı. Maie bana doğru yaklaştı. '' Bizim bedenlerimiz bir ihanetin yemini içindi. Ama ruhlarımız saf temiz olduğundan hala burada Ogygia'da yaşayıyoruz ama artık özgürüz. Senin sayende. Kardeşimi bu ezelden kurtardın. Teşekkür ederim.'' Ardından yeniden kardeşinin yanına ödnü ve ona sarıldı. Ormanın içine girmelerinden önce ''Sizi bir daha görecek miyim?''diye sordum.
''Evet, biz sana her konuda yardım edeceğiz Afrodit kızı. Hep yanındayız. Seninleyiz.''dediler ve ortadan kayboldular. Bense orada gördüğüm imgenin şoku ile birkaç dakika daha kaldım ve ardından kampa dönmek için ormana daldım ve adanın diğer kıyısına ulaştım.