Melez Kampı'nda ki ilk gün ahh zordu.Yarı tanrı olduğumu öğrenmiştim normal bir insan buna sevinebilirdi...Her neyse beni Hermes kulubesine gönderdiler kulübe gerçekten de çok doluydu.Koyacak bir şeyim de yoktu kulübeden çıktım ve bir ağaca yaslanıp gökyüzünü seyrettim.Luke yanıma geldi ve bana bir kılıç verdi.
-Bu kılıç senin belki olağnüstü şeylere dönüşmez ama işini görür Hephaistos Kulübesi'nden bir yaptı umarım beğenirsin.
-Teşekkür ederim,dedim kılıcı kınına sokup belime taktım.
-Eh artık kamptakilerle anışma zamanın geldi,dedi Luke.
Bana teker teker U şeklinde sıralanmış kulübeleri tanıttı.Ebeveynlerden söz açılınca:"Annem,dedim onu aramalıydım.
-Buralarda telefon kulübesi falan yok mu?
-Hayır,melezler için telefon çok tehlikelidir Melez Kampı'nda olsan bile.
-Pekala,o zaman anneme nasıl ulaşabilirim.
-Mektup yazabilirsin.
-Peki kağıt-kalem?
-1 saniye bekle,dedi ve birazdan elinde kağıt kalem ve zarfla döndü.
-Ben seni mektubunla yanlız bırakayım,dedi Luke.
Bende bir ağacın altına oturup yazmaya başladım.Bitirince mektubu zarfa koydume posta kutusuna bıraktım.Yavaş yavaş hava kararıyordu.Bir ses duydum."Tüm kampçılara duyurulur 15 dakika sonra yemek yenecektir!".Sesin nerden geldiğini anlamay çalışıyordum ortada ne megafon vardı nede başka bir şey.Derken arkamdan biri "Meraba yeni misin?"Arkamı dönüp baktığımda gri gözlü hafif sarıya çalan saçlarıyla bir kız duruyordu.
-Ahh evet yeniyim merhaba,adım Taylor,Taylor Hilton.
-Ben de Annabeth,dedi kız.Tanıştığımıza memnun oldum.Acele etsek iyi olur birazdan yemek yiycez.
-Pekala sen git ben birazdan geliyorum,dedim ama daha nerede yemek yendiğini bile bilmiyordum.
-Tamam o halde görüşürüz.
Bütün kulübelere baktım ama Hades Kulübesi yoktu.En güzel kulübeler bence Zeus ve Posedon kulübeleriydi ama o anda gösteriş düşünecek halim yoktu.Kampçılardan birini peşine düşüp yemek salonuna doğru ilerliyordum.Kampçı arkasını dönüp:
-Merhaba ben Percy,dedi gülerek.
-Bende Taylor,dedim.
-Hadi gel yemek yenmek üzere ilk günden ceza almanı istemeyiz.Her kulübenin kendi masası vardı bende mecburen Hermes Kulübesi'nin masasına oturduk yalnız dikkatimi çeken bir şey vardı,yemeklerimizin bir kısmını ateşe atıyoruk yani Tanrılara adak sunuyorduk ama bu hiç aklıma gelmeyen detaylardandı.
Yemek bitti ve bütün kampçıların kulübelrine gidilmesi söylendi kulübeden içeri girer girmez uyumuşum...