"Vaaay! Bu mükemmel gücü nasıl kullanmaları gerektiğini gerçekten iyi biliyorlar."
"Troy, dalga geçmeyi bıraksan iyi olur. Çünkü bu komik bir şey değil."
"Tamam şimdilik susuyorum, Calvin'i bulunca nasıl görübdüğünü mutlaka anlatmalıyım ama." gülerek tekneye bindim. Arkamdam da Elena bindi. Daha sonra ona büyünün etkisini nasıl geçireceğimizi sordum.
Elindeki gri sıvıyla dolu bir şişeyi göstererek "İşte bu şişedeki iksirle." dedi ve onun yanında çantası olmadığı için iksiri çantama koymam için bana verdi. Aklımdaki bir başka soruyu sordum.
"Peki Tiff'i niye yanımıza almadık? Haber vermemiz gerekmez miydi?"
"Aslında onun haberi olmaması daha iyi oldu. Çünkü diğerlerinin de can sağlığını düşünmek lazım." dedi ve çarpık bir şekilde gülümsedi.
"Evet, o da doğru. Ama bizim ona haber vermeden böyle bir şey yaptığımızı öğrenince bizim can sağlımızı kim düşünecek acaba, çok merak ediyorum. Ee ne tarafa gideceğimizi biliyorsun, değil mi?"
"Tam olarak bilmiyorum," dedi ve tam lafa başlayacağımı görünce "ama Kheiron'dan bir harita aldım, merak etme." diye ekledi. Konuşurken de bu arada ben ipleri çözmüştüm ve Elena da tekneyi çalıştırmıştı. Kıyıdan elli almış metre kadar ayrılmıştık.
Aradan yartım saat kadar geçmişti ve artık kara görünmüyordu. Elena'nın tekneyi bu kadar rahat almasının nedeni gemiyi onunla kardeşlerinin yapmış olmasıydı herhalde. Şimdi denizin ortasında bir yerlerinde olmalıydık. Eğer yanımız bir Poseidon çocuğu olsaydı yerimize net olarak söyleyebilirdi ve hiç de fena olmazdı.
Sonuçta biz de plan yaparak gelmemiştik buraya. Kendime bakıyordum da; üstümde yarım kollu bir tişört, bir şapka, boynumda asılı bir güneş gözlüğü, altımda da bir deniz şortuyla terlik vardı. Hiç olmazsa spor ayakkabılarım yanımdaydı. Elena'nın da üstünde bir tişört ve şort vardı, saçlarını at kuyruğu yapmıştı, elinde de küçük bir çanta vardı ve bunu yeni fark etmiştim. Dışardan bakıldığında sanki tatile çıkmış bir çift gibi görünüyor olmalıydık.
Şu anda saat üç ya da üç buçuk olmalıydı. Aslında bir Apollon çocuğu da olabilirdi. Biraz daha vakit geçtiğinde Elena seslendi.
"Dümeni biraz devralır mısın? Yapacak biraz işim var da." dedi. Daha önce de bir tekne kullanmıştım. Kolaydı. Yanıma geldi ve "Şu anda bulunduğumuz yerden bir yarım saat kadar batıya doğru ilerleyeceğiz." dedi.
"Tamam. Sence ne zaman varırız?" diye sordum.
"Bilmiyorum, deniz koşullarına bağlı." dedi ve küçük çantasından bir şeylerle uğraşmaya başladı.