Pekala madem oyle, bir zamanlar yapmıs oldugum cok ozel bir Olympos rp'inden bir kesit aktaracagım.
aphrodite. Aphrodite. APHRODITE! Tanrıçam sen yardım et. Adeta bir duygu patlaması yaşayarak sağ elini başına götürdü güzelliğin somutlaşmış hali denilen tanrıça. Yavaşça şakaklarını ovaladı; Yüce Zeus aşkına, o ne ağrıydı. Sürekli ona seslenen, çaresizce yalvaran ve isteklerde bulunup ona adaklar adayan insanların sesleri yankılanırdı kafasının içinde. Çoğunlukla genç kızlar olurdu bunlar. Neden mi? Aşk acısı çeken, köyün yakışıklı zamparasına aşık olup onun başını bağlamak isteyen, evde kalmış, ya da daha kötüsü hamile kalmış genç kızlar. Tanrıçaların yetenekleri sınırsız olduğundan, bugün için yeteri kadar dinlediğini düşünerek yakarışları zihninden attı. Onları daha sonra düşünmeye karar vermişti. Çok daha önemli işleri, düşünmesi gereken gereğinden fazla şey vardı. Mezarlığın yolunda ilerlerken, ölüm kadar sessizdi. Güzelliği bir erkeği baştan çıkartmaya kolayca yeterken, bir bakışının onları ölüme yollayabilmesi ne mükemmel bir çelişmeydi. Kasvet kokusu almaya başladı, hassas burnunda çürüme ve eskimişlik kokuları yoğunlaştı. Aphrodite’in bir diğer özelliği de beş duyusunun diğer tanrılardan ve tanrıçalardan katlarca iyi olmasıydı. Ah, av tanrıçası Artemis hariç. Artemis, Aphrodite’in en yakın dostuydu. Zeus biliyor ya, Aphrodite azizleri bile baştan çıkartabilirdi. Ah, mezarlık. Ve oraya buluşmaya geldiği tanrı, Ares. Ares’i fazla severdi; bir gün ona ihanet ederse onu en çok bunun yaralayabileceğini düşündü. Aphrodite kimseye güvenmeyen bir tanrıçaydı, güvenini kazanmak için birinin yıllarını vermesi gerekebilirdi. Ve Zeus biliyor ya, Ares onun güvenini kazanmıştı. Buraya da onunla buluşmak için gelmişti. Ama Ares’i çok sevdiğinden, ona bir oyun oynamaya karar vermişlerdi. Artemis ve Aphrodite, kainatın en güzel iki kadını; konu eğlenceye gelince iki muzur çocuktan farksız hale geliyorlardı. Dudakları eğlencenin vereceği hazla kıvrıldı. Evet, onu kandıracaktı. Bakalım Ares onu ne kadar süre geçince tanıyabilecekti? Çok seksi bir kılıkta, üzerinde açık bir elbise ile mezarlığa girdi. Ares, oradaydı. Zamanında gelmişti, çünkü kendisi her zaman dakik olmakla ünlüydü. Yüzüne oyuncak kadar sevimli ve acıklı bir ifade oturttu. Vücudunu dikleştirdi ve Ares’e yaklaştı. ‘’ Merhaba tatlım. Sen, buradaki erkeklerden çok farklısın. ‘’ Gerçekten de öyleydi, Aphrodite ona benim yakışıklı Ares’im, derdi. Yaklaştı ve kollarını ona doladı. İşte Artemis ordaydı, ilerdeki sık ağaçlıkta. Ares’in göremeyeceği bir yerden ona göz kırptı.