Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Mercedes

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Mercedes Loreille
Amphitrite'nin Çocuğu
Amphitrite'nin Çocuğu
Mercedes Loreille


Mesaj Sayısı : 42
Kayıt tarihi : 24/06/11

Mercedes Empty
MesajKonu: Mercedes   Mercedes Icon_minitimeCuma Haz. 24, 2011 12:10 am

Örnek Rp: Kız kardeşlerini trenden beri görmüyordu. Annesi onları trene geçirdikten sonra hepsi bir kompartmanın içine doluşmuş ve bütün yolculuğu sessiz sedasız geçirmişlerdi. Şansı vardı ki, cam kenarına oturmuştu. Böylece rahat rahat şiir yazıp besteleyebilmiş, arada da camdan dışarı bakıp eşsiz manzarayı izleyebilmişti. Yıllar geçtikçe Hogwarts'a gelirkenki heyecanı azalıyordu. Her sene aynı şeyleri dinlemek, aynı olayları izlemek gittikçe can sıkıcı bir hal alıyordu.. Yine trenden indiler ve sandallarla okula ulaştılar. Ve yine Müdür'ün komutlarıyla Büyük Salon'dan içeri girdiler. Müdür değişmişti. Bu da çok şaşırtıcı bir şey değildi. Zira, önceki müdür tam anlamıyla bencilin tekiydi. Dina önüne gelecek olan yiyecekleri açlıkla beklerken Seçmen Şapka şarkısını söylemeye ve ardından da binaları seçmeye başladı. Tüm birinci sınıflar binalarına seçildikten sonra Müdür konuşmasını yaptı. Herkes neşeli neşeli yiyeceklere saldırmak için umutla beklerken umulmadık bir gürültüyle Büyük Salon sarsıldı. Dina neler olduğunu hemen anlamıştı. Ölüm yiyenler içeri girmeye başladıklarında Dina'nın gözlerinde bir pırıltı ve dudaklarında hafif bir tebessüm belirdi. 'Eğlence başlıyor...' Zaten Müdür'ün gözlerinden de endişesi belli oluyordu. Tüm öğrenciler çığlık atmaya ve koşuşturmaya başladılar. O sırada ilk büyü Müdür'den geldi. Daha sonra Müdür patronus'unu bakanlığa yolladı. Karşı masadan Luke'un sesi duyuldu. '-JOHN! ALAİN! JOHN....!!' Dina başını ona çevirdi. İşte şimdi işler karışıyordu. Eğer zorunda kalırsa.. bunu.. nasıl yapabilirdi ki? Onun tüm arkadaşlarına acımadan zarar verebilirdi. Ama başka bir savaşta bunu ona nasıl yapabilirdi? Düşünmek istediği en son şeydi. Zaten büyü yapması da yasaklanmıştı çünkü Karanlık Taraf'takilerin okul içinde büyü yapması yasaktı. O sırada dikkatsiz bir 4. sınıf öğrencisinin yaptığı büyü, Dina'nın yanındaki ölüm yiyen'e çarpmamıştı. Onun yerine ölüm yiyen, Dina'nın Karanlık Taraftan olduğunu bilmediği için Dina'yı kendine siper olarak almıştı ve büyü Dina'ya çarpmıştı. Dina sendeleyerek geri geri gitti ve dengesini kaybederek düştü. Bu kadar güçsüz değild, ayağa kalkacaktı elbet ama bu savaşın içine girerse bir aptal kadar cesur Gryffindor'lulardan, onun gözünde "hiçbir şey" olan Hufflepuff'lardan ve kendine yakın gördüğü ama çok fazla inek olan Ravenclaw'lardan birinin canını yakacaktı ve bu da okuldan atılmasına bir sebepti. Kuralları çiğnemekten hoşlanmazdı. Güçlükle ayağa kalkıp bir masanın kenarına tutundu ve asasını her ihtimale karşı cebinden çıkardı. Bu saldırının uyarı amaçlı olduğunun farkındaydı. Ama yine de bu Zümrüdüanka Yoldaşlığı zımbırtısından bir kaç kişinin ölmesi fena olmazdı. Luke'un olduğu tarafa baktı ve onların yanına gitti. Diğerlerine sinir bir bakış attı ve tekrar Luke'a döndü.
'İyi misin? Bak, buradaki insanlardan ölmesini istemediğim tek bir kişi varsa o da sensin tamam mı? Bu yüzden..'
Nasıl tamamlasaydı ki? Başının üstünden sıyırıp geçen sersemletme büyüsüne aldırmadan devam etti.
'.. Bu yüzden.. ne yaparsan yap, ölme!'
Kimsenin onun Yoldaşlıktan olduğunu sanmaması için Luke'un yanağına güven verecek bir öpücük kondurduktan sonra ayağa kalkıp oradan hızla ayrıldı. Ama ona çarpan büyünün etkisiyle pek hızlı gidemiyordu. Yere, adımlarına baka baka ilerlerken gözünün önünden hızla bir Ölüm Yiyen geçti. İlk önce buna pek aldırmamış olan Dina daha sonra başını ona çevirdi ve hızlı hareket eden bu adamı gözden kaçırmamaya çalışarak baştan aşağı süzdü. Ardından ayaklarına takılı kaldı. Bu ayakkabıları tanıyordu. Evet, elbette tanıyordu. Nasıl unutabilirdi ki? Bu ayakkabıları o adama Dina almıştı. Evet, ta kendisiydi. Bu adam amcası Thor'du. O da babası gibi bir ölüm yiyen'di. Ama Dina onu tanıdığını belli ederse ikisinin de başı belaya girebilirdi. Çarçabuk trende şiir yazmak için kullandığı küçük defteri ve kalemi çantasından çıkardı ve yazdı.
''Sakın beni tanıdığını belli etme. Ben iyiyim. Letty ve Lenny de güvendeler. Onları Müdür bazı profesörlerle götürdü. Kendine dikkat et. Büyük savaş günü geldiğinde ben de yanınızda olacağım. Ravenclaw ve Slytherin cüppeliler size büyü yollamadıkça onlara bir şey yapmazsanız sevinirim. Çünkü az önce bir ölüm yiyen tarafından siper alındım. Karanlık Lord'a sayılar.. Dahlia.''
Hızla yazdığı kağıdı yarı topallayıp yarı koşarak Thor Amca'nın yanından geçerken onun cebine sıkıştırıverdi ve oradan uzaklaştı. Şimdi kızkardeşlerine bakmalıydı. Güvende olduklarından emin olmalıydı. Profesörlerin öğrencileri ittirerek götürdüğü yere doğru onları takip etti ve içeri girdi. Bir sürü öğrenci arasından Letty ve Lenny'yi bulması zor olsa da birbirlerine benzeyen iki ikinci sınıf öğrencisi kızı rahatlıkla seçebildi. Yanlarına gitti. Letitia'nın kaşının üzerinde kan vardı. Hızla onların oturdukları koltuğun yanına eğildi.
'Letty, ne oldu böyle?'
Madeleine Letitia'nın yerine cevap verdi.
'Bir ölüm yiyen onu hızlıca Hufflepuff masasına doğru itti ve o da masanın kenarına kafasını çarptı. Önemli bir şey değil. Madam ilgilendi. Az sonra geçer.'
Dina kaşlarını çattı. Eliyle Letitia'nın kaşını hafifçe yokladıktan sonra ikisine baktı.
'Birbirinize sahip çıkın. Lenny, teknik olarak sen daha büyüksün. Bu yüzden Letty'ye büyüklük taslamadan ona yardım et. Unutmayın, her zaman size yardımcı olmak için yanınızda bir profesör bulunmayabilir. Onlara ihtiyacınız olmasın. Birbirinizden başka kimseye ihtiyacınız olmasın. Kendinizi koruyun, beni anladınız mı? Ben şimdi gitmeliyim. Savaş devam ediyor.'
Kafasını ikisinin arasına sokup kulaklarına fısıldadı;
'Yandaşlarımız ortalığı kasıp kavuruyor. Bu da Zümrüdülaplup Yoldaşlığı'na bir ders olacak.'
Göz kırparak ayağa kalkıp ilerledi. Diğer öğrencilerin ne halde olduğuna bakmadı bile. Tekrar Büyük Salon'a döndü. Salon'un salonluğu gitmiş, adeta bir çöplüğe dönmüştü. Yerde yatan ölülerin üstlerine basa basa, koşarak Slytherin masasına doğru ilerledi..
Slytherin masasına doğru koşarken bile aklı bir Luke'a, bir Letty ve Lenny'ye gidip duruyordu. Ama sonunda kendini kardeşlerinin güvende olduğuna ikna etmeyi başarmıştı. Sonunda masaya ulaştı. Daha yirmi dakika önce Ravenclaw masasına neşeyle giderken gördüğü Dia yere yığılmıştı. Onunla aynı binada, aynı sınıftalardı. Üstelik -her ne kadar onu vuran ölüm yiyen bunu bilmese de- o da Karanlık Taraf'taydı. Dia'nın yanına gelen Profesörlerle birlikte o da onun yanına gitti. Sahte bir acıyla Profesör Gaunt'a baktı.
'Profesör, buradan çıkmalı. O.. o ölmemeli..'
Profesör Gaunt, Dia'yı yanına alarak salondan kaçmaya çalışırken salon art arda iki gürültüyle sarsıldı. İlk gürültüyle başını hemen Luke'ların olduğu tarafa çevirdi. Yukarıdaki avize yere yıkılmıştı. Üstelik yere düşen binlerce parçasından biri de Dina altından kaçmaya çalışırken omzuna saplanmıştı. Bunu hissetmedi bile. Zira, bundan önemli şeyler vardı. Bir arkadaşını kaybetmişti ve daha fazla kötünün canının yanmasına izin veremezdi. Ama Luke, Aysa ve John'a da saldırmak istemiyordu. Eğer zorda kalırsa yapmayacağı şey değildi aslında. Yine de zar zor yanlarına gitti. Cüppesinin üstünden omzundan aşağı kanlar akıyordu. Ama Dina'nın bunu fark etmesi güç olmuştu çünkü salonda şimdi de bir ejderha belirmişti. Dina gözlerini faltaşı gibi açarak etrafına baktı. Lanetler havada uçuşuyor, bazı profesörler savaşırken bazıları da hala öğrencileri alandan dışarı çıkarmak için uğraşıyordu. Ama Dina'nın çıkmaya niyeti yoktu. Amcasının güvende olduğundan emin olmalıydı. Onu korumak için elinden bir şey gelmeyecek olsa bile yine de onun ne halde olduğunu bilmeliydi. Ancak bu sayede içi rahat edebilirdi. Hızlıca Luke'ların yanına gitti. O koşarken Aysa bir plandan söz ediyordu. "Bu kız yine neler geçiriyor.." diye düşünmeden edemedi. O sırada Luke masalardan birini havaya kaldırmıştı. Anlam verilemeyecek hareketler yapıp duruyordu. Inés ise ne yapacağını şaşırmıştı. Ölüm yiyen'lere saldırmazdı. Profesörlere de saldıramazdı. Tam ağzını açmışken Aysa masayı havada patlattı. Inés bu büyüyü biliyordu. Hatta kullanmayı da seviyordu. Asasını çıkarıp Aysa'nın yanına gitti. İkisine doğru baktı.
'Ne yapmaya çalışıyorsunuz?!!!'
Masanın çarptığı ölüm yiyen yere yığılmıştı. Ama Luke cevap vermeye kalmadan ona art arda iki tane sersemletme büyüsü isabet etmişti.
'Masalarla oynarsan böyle olur! Ah Luke!!!'
İçindeki acıyı tarif edemezdi. Zaten yapmayı beceremediği şeylerden biriydi. Bu yüzden üzüntüsünü belli etmeden o da Aysa gibi Luke'un yanına koştu.
'Hey, hey iyi misin?!!'
Luke'un sendeleyerek ayağa kalkmaya çalışıp masadan bir bıçak alarak ölüm yiyene fırlatmasını izledi. Bu Inés'i kızdırmıştı. Üstüne üstlük Aysa da ölüm yiyeni bağlamıştı. Bıçağın saplandığı yere, ölüm yiyenin bacağına baktı. Fark etmesi uzun sürmedi. Evet, yine o ayakkabılar. Luke, Inés'in amcasını bacağından vurmuştu. Sinirle ayağa kalktı ve Aysa'yı duvara doğru ittirdi.
'Siz.. siz..!!! Hâlâ yaşıyor olduğunuza şimdiden dua etseniz iyi olacak!!!'
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Mercedes Loreille
Amphitrite'nin Çocuğu
Amphitrite'nin Çocuğu
Mercedes Loreille


Mesaj Sayısı : 42
Kayıt tarihi : 24/06/11

Mercedes Empty
MesajKonu: Geri: Mercedes   Mercedes Icon_minitimeCuma Haz. 24, 2011 12:11 am

Koşarak amcasının yanına gitti. Onu tanıdığını belli edip
etmemek artık umrunda bile değildi. Bacağına saplanıp yere düşmüş olan
bıçağı aldı. Kanlar içinde ipler arasında yerde yatan adamın üstündeki
ipleri o bıçakla kesmeye başladı. İpleri kestikten sonra adamın yüzüne
küçük bir tokat attı.
'İyi misin? Th-'
Bir dakika, ismini söyleyemezdi. Hemen duraksadı. Yanlarına başka bir ölüm
yiyen geliyordu. Onun arkasından da bir Profesör. Inés hemen
yanlarından ayrıldı ama bıçak elinde kalmıştı. Tekrar Luke'un yanına
döndü. Sinirinin hala geçmediğini fark ettirecek şekilde Aysa'ya baktı.
'O iyi mi?'
Aysa hala tedirgince Inés'e bakmaya devam ediyordu.
'Sanırım iyi.İki tane sersemletme yiyince böyle oluyor insan'
dedi hafifçe gülerek.Sonra tekrar ciddileşti.
'Nasıl kendine getireceğimi çözemedim ama...'
Inés'in aklına bir şey geliyordu. Ve yapmazsa Luke uyanamazmış gibi hissediyordu. Asasını aldı ve Luke'a doğrulttu.
'Aquamenti!'
Luke'un yüzüne sular dökülmeye başlamıştı. Nihayet uyandığında Dina'nın yüzünde
sinirle karışık mutluluğun verdiği bir gülümseme oluştu. Bunu kimsenin
görmemesini sağlamalıydı. Bu yüzden kafasını geriye çevirip arkasındaki
savaşa bakar gibi yaptı. O sırada başını çevirirken omzuna batmış olan
kocaman cam parçasının açtığı yarayla karşı karşıya geldi. Yutkundu.
İğrençliğin daniskası bir hali vardı. Sağ elini yavaşça sol omzunun
üstüne dokundurdu. Eline gelen yoğun kanı iki parmağıyla ovaladı ve
elini silkeledi. Ardından tekrar Luke'a döndü. Aysa'ya başıyla "Onu ben
alırım" der gibi bir işaret yaptıktan sonra Luke'un kolunu kendi omzuna
attı. O sırada yanlış bir şey yaptığının farkına varmıştı. Luke'un eli
yaralı omzunun üstüne şlap diye oturmuştu. Küçük bir inilti çıkardı ama
belli etmeden yürümeye devam etti. Aysa da arkalarından geliyordu.
Başkası olsa oracıkta bırakıverir, belki de baygın ya da ölü olmasına
aldırmadan çekip gidebilirdi. Ama Luke ona farklı bir melodi
fısıldıyordu sanki. Yıllarca uğraşsa besteleyemeyeceği bir melodi..
Düşe kalka üçü birden hastane kanadına varmışlardı. Neredeyse dolup
taşmıştı burası. Alnından dökülen terlerle Luke'u üçüncü yatağa saldı
ve yanındaki sandalyeye çöküverdi. Luke'un, Dina'nın omzuna attığı eli
kan içinde kalmıştı. Onun bunu fark edip etmediğinden pek emin değildi.
Üstelik üstü başı da su içindeydi, Dina'nın az önceki büyüsü yüzünden.
Aysa'ya baktı.
'Sanırım burada biraz bekleyeceğiz. Diğerlerinden bize sıra gelebileceğini sanmıyorum.'
Sonra içinden geçirdi.
"Merlin'in kokmuş çorabı!! Nasıl bir gündü.. İşin acayibi, hala da
devam ediyor..Acaba Thor iyi mi? Onu öldürdülerse bunu o profesörlerin
ve seherbazların yanına bırakmayacağıma ant içebilirim"
Bunları
içinden geçirirken bile gözleri kıpkırmızı olmuştu. Ama bunun nedeni
sadece sinirli olması değildi. Cüppesinin üstündeki yeşil Slytherin
arması bile kıpkırmızı kana bürünmüştü. Kan dökerken bile, safkan
olmaktan gurur duyuyordu. Muggle ya da kofti falan olsaydı..!! Aman
Tanrım!! Böyle bir şeyin olmasını düşünemiyordu bile..! Etrafında
şifacılar dolanıp duruyorlardı. Aldırış etmek istemiyordu ama bu mümkün
değildi!
Çok gürültülü yerlerde durmaktan hoşlanmazdı Dina. Ve
hoşlanmadığı yerlerden de bir an önce uzaklaşmak isterdi aslında. Ama
olduğu durumda bu imkansızdı. Çünkü buradan başka bir yere gidemezdi.
Üstelik Letty ve Lenny'den de hala haber yoktu. İnsan ablasına bir
şekilde haber yollamaz mıydı? Onları kafasından çıkarmaya, içinde
olduğu yere ve duruma odaklanmaya karar verdi. John içeri girmiş,
girdiği anda da Dina'ya soğuk bir bakış fırlatmıştı. Onunla
anlaşamıyorlardı. Zaten Dina kiminle anlaşabiliyordu ki? İnsanların onu
sevmemesi umrunda da değildi zaten ki onu sevmeyeni o da sevmezdi
zaten. Hatta bazen onu sevenleri bile. Ölüm yiyenlerden neden bu kadar
korkuyor ve tiksiniyorlardı ki? Dina'nın ailesinde onlardan binlerce
vardı ve Dina da bundan içten içe gurur duymuyor da değildi. John kısa
bir süre şifacıyla tartıştıktan sonra bir posta da Luke'tan fırça
yemişti. Koridorlardan ve odanın içinden çeşitli çığlıklar gelmeye
devam ediyordu. İçtiği iksiri beğenmeyip -sanki daha iyisini
yapabilirmiş gibi- kusanlar, kusanları görünce midesi bulanıp kusanlar,
kırık kolları, bacakları düzeltmeye çalışan zavallı şifacılar.. İşin
acayibi herkesin yüzünde de bir buruşukluk, bir acıma, bir üzüntü
vardı. Bunları niçin bu kadar abartıyorlardı ki? Dina'nın dudakları
bile bükülmemişti. Tüm bu olanlardan etkilenmemiş, hatta bir bakıma
mutlu bile olmuştu. Ölüm yiyenler bu aşağılık seherbazlara güzel bir
ders veriyor olmalıydılar. Ve bugün yaşanan kayıplar, gelecekte ne
kadar büyük bir savaşın başlayacağına dair bir işaretti. Bu Dina'nın
daha çok hoşuna gitmeye başlamıştı. Hatta belki günün birinde aptal
Filch'ten bile kurtulurlardı. Koftiler de en az muggle'lar kadar
aşağılıklardı zaten...
Şifacı bu kez telaşlı adımlarla Luke'un
yanına gelmişti. Luke'la kısa bir tartışmadan sonra ona bir iksir
içirmişti. Ama Luke iksirin balkabağı suyu tadında olacağını ummuş
olmalıydı ki büyük bir hayal kırıklığıyla iksiri ağzına alır almaz
püskürtüverdi. "Ah.." dedi Dina içinden. "Bulundukları
ortama ayak uydurmayı öğrenmeliler. Hey!! Üstelik üstüme püskürttü!
Lanet olası! Bunları Ravenclaw'a nasıl seçiyorlar bilmiyorum!"
Bir anlık sinirle içinden bunları geçirmişti. Ama tekrar Luke'un
suratına baktığında aklından geçirdiği tüm kelimeleri geri almıştı. Onu
seviyordu. Gerçek buydu. Ama arkadaşlarının yanında bunu ona belli
edemezdi. Hayır, bunu asla yapmazdı. Z.A.Y.'den birine aşık olmuş olmak
yeterince can sıkıcıydı.Onlar bunu önemsemiyor olsa bile diğerleri bunu
duyarsa ikisi de içinde bulundukları topluluktan atılırdı.Luke zorla da
olsa iksiri içmeyi başarmıştı.Aysa ayağa kalkmıştı. Aptal bir cesaret
gösterisi sunmaya hazırlanıyor gibiydi. "Merlin'in
pörtlek gözü aşkına! Bu kız neden yapamayacağı şeylere karşı özel bir
ilgi duyuyor? O aptal "ben cesurum" diyen Gryffindor'lulara benziyor
bazen. Öğrk! Tanrım! İyi ki Ravenclaw'lar. Bu sayede onlarla yan yana
durabiliyorum en azından. Ama zaten onların da bana bayıldıklarını
sanmıyorum.."
dedi içinden. Arkasına yaslanıp rahat bir hal
aldı. Oynanacak tiyatroyu güzel bir yerden izleyecekti bu kez. Bu tip
şeyler ona o kadar gülünç geliyordu ki. Aysa gereksiz inadını bir yana
bırakıp Luke'un ısrarları sayesinde çanağının üstüne oturuvermişti.
OLması gereken ve olacak olan da buydu zaten. Sonunu bildiği bir kitabı
okumak gibi bir şeydi bu. Sonra başını kaldırdı. Çünkü omzunun üstünden
bir el ona dokunmuştu. Birinci sınıflardan bir çocuğun gelip onunla
oyun oynamak istediğini sandığı için hışımla arkasını döndü.
'Seni bücü-'
O anda derin bir nefes almıştı. Letitia arkasında duruyordu. Ayağa
kalktı. Ona sarılırdı ama insanların yanında bu tür şeylerden ikisi de
kaçınırdı.
'Burada ne arıyorsun. Madeleine nerede?'
Letitia onu sakinleştirmek istercesine yerine oturttu.
'Merak etme o iyi. Ortak salonda. Ben de gelip sana haber vermek istedim.. Hey, koluna ne oldu?'
Dina başını salladı.
'Bırak şimdi kolumu. Sana bir haberim var..'
Onu kendine doğru çekti ve kulağına eğildi.
'Noir burada, aşağıda. Onu gördüm. Ama...'
Gözleri bir an Luke ve Aysa'ya döndü. Ardından tekrar Letty'ye baktı.
'Ama durumu en son gördüğümde pek iyi değildi. Onu karargaha götürmüş
olmalılar. Endişelenmeyin. Şimdi sen de git. Güvenli bir yerde
olduğunuzdan emin olun ve gürültüler bitene kadar da oradan ayrılmayın.
Unutmayın, kendinizden başka kimse sizi korumayacaktır!'

Letitia başıyla onayladı ve elini sallayarak uzaklaştı. Dina tekrar diğerlerine
döndü. Aklına yine Thor amca takılmıştı. Letty'ye onu karargaha
götürdüklerini söylemişti ama acaba gerçekten de öyle miydi yoksa
oracıkta kan kaybından geberip gitmiş miydi? Aslında ha bir eksik, ha
bir fazlaydı. "Çoğunluğun iyiliği için.." diye geçirdi içinden..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Mercedes Loreille
Amphitrite'nin Çocuğu
Amphitrite'nin Çocuğu
Mercedes Loreille


Mesaj Sayısı : 42
Kayıt tarihi : 24/06/11

Mercedes Empty
MesajKonu: Geri: Mercedes   Mercedes Icon_minitimeCuma Haz. 24, 2011 12:12 am

İkinci mesajda her zaman parca parca geliyor, sebebini anlayamıyorum.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Athena
Admin/Tanrıça/Kamp Müdiresi
Admin/Tanrıça/Kamp Müdiresi
Athena


Mesaj Sayısı : 5210
Kayıt tarihi : 16/08/10

Mercedes Empty
MesajKonu: Geri: Mercedes   Mercedes Icon_minitimeCuma Haz. 24, 2011 1:39 am

Üzgünüm, Olimpos'ta yalnızca site kurgusuyla alakalı olan giriş rp'leri puanlanır. Sizden yeni bir başlık açıp tekrar bir rol oyunu yazmanızı istemek durumundayım.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://olimpos.my-rpg.com
 
Mercedes
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Mercedes 2.
» Mercedes Loreille | G O R E V L E R

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Karakter :: Karakter Oluşturma :: Rp Puanı Belirleme-
Buraya geçin: