Carmen Gabriel Boudicca Ares'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 149 Kayıt tarihi : 21/06/11
| Konu: Bilanca Darcy McQueen Salı Haz. 21, 2011 3:41 am | |
| Kafama yediğim sert bir darbeyle yere yığıldım. Kulaklarım uğuldadı. “Bayan Mawrence ben yapma..-” cümlemi bitiremeden kalçama bir darbe geldi.Kömürlükten ekmek çalmakla suçlanıyordum.Ama ben yapmamıştım. Küçük hastalıklı ama kardeşim gibi sevdiğim Molly yapmıştı.Molly benim oda arkadaşımdı. On üç yaşındaydı. Ama görenler ondan daha fazla olmasına ihtimal vermiyorlardı. Ekmekleri saklamasına yardım etmiştim.Bundan hiç pişman değildim. Çünkü Molly bu dayağı yeseydi daha fazla yaşayamazdı. Diğerleri gibi… “Kes sesini aptal. Seni gören olmuş. Daha neyin açıklamasını yapıyorsun !” diye bağırdı. Saçlarıma asıldı ve beni sürüklemeye başladı. Acıyla kıvranıyordum.Gözyaşları burnuma oradan ağzıma kadar iniyordu. Yatakhane görevlisinden daha iriydim.Anlık bir cesaretle saçımı tutan ellerini tuttum ve tırnaklarımı geçirdim. Kadın hafif bir çığlık atarak geri çekildi ve gözlerini öfkeyle kıstı.Ufak tefek nefret dolu kadın sobanın yanına dayalı olan odunu eline aldı.Üstüme gelirken can havliyle: “Kim ? Kim Görmüş beni ?” diye haykırdım. Daha yanıt alamadan kapının ardında karanlıkların içinde gizlenmiş bir gölge dikkatimi çekti. Gölge hareketlendi ve görüş alanıma girdi. Bana öfke ve saf nefretle bakan bir çift kahve gözle karşı karşıya geldim. Lucas Moore. Bayan Mawrence’ın oğlunu görünce yüzü yumuşadı. “Lucas canım bir şeye mi ihtiyacın var ?” dedi kadın. “Hayır anne. Birazdan benim yalan söylediğimi söyleyecek. O kısmının gelmesini bekliyorum” dedi soğuk bir sesle. Lucas’a afallamış bir şekilde bakarken yüzüme doğru hızla gelen odunu görmedim. Odun yüzümü keserken beni tekrar yere doğru savurdu. Çığlık attım. Ve gözyaşlarım yanaklarıma boşandı. “Öyle bir şey demeyecekti değil mi Bilanca ?” dedi Mawrence kaltağı. “Ha-yır.” Dedim hırıltılı bir sesle. Bir sonraki darbeyi nasıl kaldırabileceğimi düşünüyordum.Ama darbe gelmedi. Bayan Mawrence odunu köşeye attı ve anahtarlarını çıkardı. Hayır diye düşündüm kendimi duvara doğru sürüyerek. Beni biraz daha dövsün ama buraya kilitlemesin.Özgürlüğümü elimden almasın. “Üç gün boyunca buradasın. Kahvaltın gelecek ama akşam yemeklerini unutsan iyi edersin. Bir daha ekmek çalmadan önce iki kere düşün seni p.ç” dedi. Lucas’a baktım. Bunu neden yaptığını biliyordum. Birincisi küçükleri ezdiğinde ona baş kaldırdığım için ikincisi ise… Onunla birlikte olmadığım içindi. Bana sarı dişlerini göstererek sırıttı. Gözlerimi o kapıdan çıkana kadar üzerinden ayırmadım. Kapı gıcırtılı ve tok sesle kapandı. Derin bir iç çektim ve yüzümü dizlerime gömdüm. “Lütfen” diye fısıldadım kime yalvardığımı bilmeyerek. “Lütfen biri beni kurtarsın.” Dedim. uykunun tatlı ve ağır kolları beni derinliklerine çekmeden önce tek düşündüğüm hiç karşılaşmadığım annem ve beni bir yatılı okula göndererek kendinden uzak tutmaya çalışan babam oldu. Gözlerimi açtığımda saatin kaç olduğunu bilmiyordum. Öyle ya. Burası karanlıktı. Rutubet kokuyordu. Ve arada bacaklarıma tüylü bir şey dokunup geçiyordu. Sıkıntıyla bir nefes aldım ve aynı anda yüzümde bazı yerler ağrıdı. Şimdi ne yapacaktım? Burada kalamazdım. 3 gün; bu berbat yerde yaşayamazdım. Kapı yavaşça aralandı ve içeri beni döven,nefret ettiğim Bayan Mawrence girdi. Hiçbir şey söylemeden elindeki tepsiyi orada duran bir kutunun üzerine bıraktı. Bana alaylı bir gülüş attı ve kapıyı tekrar üstüme kapattı. -“Lanet olasıca.” Dedim içimden. Aynı anda karnım guruldadı. Acıkmıştım. Yarı sürünerek yarı emekleyerek tepsiye gittim. Taş gibi olduğu her halinden belli olan bir ekmek, yarım bardak su ve kokusundan anladığım kadarıyla içine iğrenç olan her şeyin konulduğu bir kase çorba. Suyu içtim ve ekmeği yemeye çalıştım. Faydasızdı. Bunun bir taştan tek farkı yoktu! İçimden yine beni bırakan babama küfürler yağdırırken gözlerimin dolmasına aldırmadım. Bu yaşıma kadar her zaman güçlü olmuştum. Sorunlu ve güçlü. Neden böyle olmak zorundaydı. Gittiğim her yerde,bütün okullarda birileri beni suçlar, birileri bana sataşıp kavga çıkınca suçu üstüme atar, birileri beni hırsız yerine koyardı. -“Benim için iyi olabilecek tek bir şeyin bile yok mu Tanrı’m!” diye bağırdım, Bayan Mawrence yada onun sinir bozucu oğlunun duymasına aldırmadan. Ardından bir işaret beklerken tek bulduğum; küçük bir farenin tepsiyi devirip iğrenç çorbamı dökmesi oldu. Bir süre sessizce ağladıktan sonra,yine uykuya teslim oldum. -“Bilanca, Bilanca uyan.” Gözlerimi açtığımda karşımda en yakın dostum Jack duruyordu.Kahverengi perçemleri gözünün önüne düşmüştü.Gözleri parlıyordu. -“Jack. Sen buraya nasıl…” Jack sabırsızlıkla sözümü kesti ve boynundan bir cisim çıkardı.Cisim parıldamaya ve etrafına sıcaklık yaymaya başladı. Çabuk şuna dokun dedi ama elimi kaldıracak halim olmadığını görünce; elimi taşa kendisi götürdü. Bir göz açıp kapama süresi… Bir an o lanet bodrumdaydım. Şimdi ise nerede olduğunu bile bilmediğim bir yerde. Devasa bir çam ağacının yanında öylece belirivermiştik.Etraf yemyeşildi hayatımda bu kadar güzel bir yeşil ve canlılık görmemiştim.Kuşlar billur gibi ötüyordu.Sanki hepsi kendi hikayesini anlatıyordu. Etraftaki koku… Derin bir nefes aldım. Havayı gül,yasemin ve adını bilmediğim bir sürü güzel çiçeğin baş döndürücü kokusu kaplamıştı. Öldüm ve cennetteyim diye düşündüm. Jack’in kıpırdanmasıyla onun orda olduğunu hatırladım ve ağzıma gelen ilk soruyu sordum. -“Jack? Neler oluyor?” Jack kısa bir tereddütten sonra hızlıca konuşmaya başladı -“Sen özelsin Bilanca. Sen bir melezsin. Senin mitolojiye ilgi duymanı hep sağlamaya çalıştım. Ama o kadar burnunun dikine giden birisin ki; değil ilgi duyuyormuş gibi yapmak; mitolojiyle ilgili sana anlatmaya çalıştıklarımı dinlemedin bile.” Of’layarak gözlerimi devirdim. Jack devam etti: “Annen bir Tanrıçaydı Bilanca. Sen bir melezsin. Buda demek oluyor ki çevredeki bütün olumsuzlukları,bütün canavarları kendine çekeceksin. Ben senin koruyucundum. Ve korumaya, ihtiyacın olduğunda yanında olmaya da devam edeceğim” dedi gülerek. Bilgileri sindirmeye çalışırken şaşkınlıkla ağzımı açtım.Elini sus dercesine kaldırdı. Tek bir kelime etmeme izin vermeden devam etti. -“Kampa hoş geldin Bilanca Darcy McQueen” dedi ve eliyle aşağı doğru uzanan olağanüstü güzellikteki kamp yerini gösterdi
| |
|
Athena Admin/Tanrıça/Kamp Müdiresi
Mesaj Sayısı : 5210 Kayıt tarihi : 16/08/10
| Konu: Geri: Bilanca Darcy McQueen Salı Haz. 21, 2011 4:01 am | |
| Rp puanı: 100, tebrikler.
/Admin. | |
|