Gözlerini açtı. Kendisine inanamıyordu. İlk defa saatten önce, kendi kendine kalkmıştı. Acaba saati duymamış mıydı? Yatakta doğruldu. Oda henüz karanlıktı. Demek ki daha saat çalmamıştı. Hızlı bir hamleyle saatin alarmını kapattı. İnsanları uyandırmaya gerek yoktu. Hem zaten kaçışı bir tören haline getirmekte çok saçmaydı. Yani hangi salak kaçtığını herkese duyururdu ki? Ayağa kalktı ve gerindi. Hızlı bir hamleyle elbiselerini aldı. Duş almaya vakti yoktu, hızlıca giyinip çıkmalıydı. Bugün epey meşgul bir gün olacaktı. Önce gidip Reyis’i almalıydı. Kafasını havaya kaldırdı ve ”Anne biraz yardım etsen!?” diye mırıldandı sitem dolu bir ses tonuyla. Yarı Tanrılara eğitim veren bir kampta mıydı yoksa çocuk esirgeme kurumunda mıydı, bazen ayrımına varamıyordu. Sonra bir anda bir uyku, bir rehavet çöktü üzerine. Bir rahatlama aldı vücudunu. Kendine geldiğindeyse elbiselerini giyinmiş, hazır ve nazır bir şekilde dışarıdaydı. Derin bir iç çekti. ”Valide sultan bir tanesin…” dedi sessizce. Güneş henüz doğmamıştı. Vay be! Güneşin doğumuyla birlikte yolculuk yapacaktı. Bir mucizenin milyonlarca kez tekrarından birine tanık olacaktı. Ahıra doğru ağır adımlarla ilerlemeye başladı. Bu yolculuğu yalnız yapması işten bile değildi. Sorun yaşamadan Reyis’i dışarı çıkarttı. Athena’nın yardımı üzerindeydi sanki. Tüm işleri göz açıp kapayıncaya kadar halloluyordu…
Ne oldu, kim öldü, ne bitti, ha hı demeye kalmadan kendisini New York’ta, mütevazı müstakil evlerinin üstüne bulmuştu. Aslında Zeus’un hava sahasına izinsiz olarak girmişti. Fakat demek ki büyük babası ona merhamet ediyordu. Ah, Mutlu aile tablosu! Reyis’in kulağına eğildi ve ”Aşağı! Şu gösterdiğim evin bahçesine! diye mırıldandı, eliyle bir evi göstererek. Çok şükürdü ki henüz güneş doğmamıştı. Komşular da göremeyecekti böylelikle. Hızlı bir hamleyle Reyis’in sırtından indi. Evin kapısına doğru ilerledi ve tam kapıya vuracaktı ki – niye kendisi açıp sürpriz yapsındı ki? – kapıya iliştirilmiş bir not dikkatini çekti.
”İş gezisindeyim, postaları lütfen yan komşuma verin!”
İçinden sövgüler yağdırarak Reyis’e doğru ilerledi. Şimdi diğer ebeveyni görme vaktiydi!