Hayat zor diyenlere inanmazdım. Ne kadar haklılarmış meğer ! Annemi ve babamı hiç görmemiştim ve beni yetimhaneden çekip alan , bana iyi bir hayat sözü veren adamın zoruyla başladım bu okula. Düşünüyorum , madem bana kötü davranacaktın niçin bu sözü verdin ? Sıramda otururken bunları düşünüyorum işte. Annem , babam olmadığı halde mutluydum çünkü beni seven arkadaşlarım var , vardı. Şu ansa okulda itilip kakılan , acıma ve iğrenme dolu bakışlar altında kalan biriyim. Ve-
'' Alexandro bize bu sorunun cevabını söylermisin lütfen ?'' Ne ? Hangi soru ? İşte gene her zaman ki gibi iğrenç hayatımı düşünürken dalıp gitmiş , dersi kaçırmıştım. Muhtemelen gene azar işitecektim.
'' Özür dilerim , ben bilmiyorum.'' Öğretmenim artık alışmıştı buna , ama genede sormadan edemedi. Klasik ilgili öğretmen tavırları yani. '' Alexandro , tatlım niçin derslere bu kadar ilgisizsin ? '' Ve zil , kurtarıcım. Herkesin bana bakıp gülüşmesi eşliğinde artık alışılmış olarak bahçeye çıktım. İşte , geliyor. Okulda tek ama tek arkadaşım olan benim gibi itilip kakılmış olan Chelsea geliyor. '' Selam Alex '' '' Selam Chels , ne yaptın ? '' Yüzünde hınzır bir gülümseme .'' Ah , o konuyu mu diyorsun ? Operasyon tamamdır. '' Chelsea hocalardan nefret eder. Bu günde bir öğretmeni okuldan attırma konusunda son adımını atmıştı. Daha önce ki günlerde hocayı kendine kızdırtmış , ona çok kötü laflar etmesini
sağlamıştı. '' Müdür bunu duyunca hiç düşünmeden , sorgulamadan öğretmeni okuldan attı '' '' Başın derde girmesin ? '' '' Hah , sen beni tanımamışsın ! ''
******
'' Gel bakalım Alex , başını bu sefer nasıl derde soktun ? '' İşte , o iğrenç adamın sesi . '' Başımı derde sokmadım , tamam mı ?! Her zaman bunu sormaktan bıkmadın mı sen ?! '' Bu adam artık sabrımı taşırıyordu. '' Alexandro , küçük hanım , sen ne hakla benle böyle konuşabiliyorsun ?! '' Patlamaya hazırdım. '' Yeter artık ! Rahat bırak beni ! '' Gözlerinde dehşet bir ifadeyle '' Peki tamam , haydi git bu evden. '' Dondum kaldım. '' N-ne ? '' ''Beni duydun , eşyalarını al ve git ! '' Odama eşyalarımı almak için gittim ve içimden bir küfür savurdum. Ne yapmıştım ben ? Şimdi evsiz kalmıştım. Odama gittiğimde bavulumu alıp eşyalarımı toparlamaya başladım. Çok az olan eşyalarımı toparlamam uzun sürmedi. Dışarı hiç o adama veda bile etmeden çıktım çünkü yüzünü görmeye bile tahammülüm yoktu ! Ama mutfaktan yiyecek almayı ihmal etmedim. Akşam olmadan kalacak bir yer bulmalıydım. Hava yavaş yavaş kararıyordu. Ve işte , kendime küçük bir fıcı bulmuştum. Artık hava iyice kararmıştı. Fıçımda yiyeceklerimi atıştırırken tüm bu rezillikleri düşünürken , havada devasa bir kuş gördüm. Ve bu bana yaklaşıyordu. Bir dakika , bu bir uçan arabaydı ! Hayır hayır , delirmiş olmalıyım. Uçan arabanın içinde fevkalade yakışıklı , sarışın ve ela gözlü bir oğlan vardı ve bana bakıp gülümsedi.'' Haydi melez gel benimle ''
******
İşte buna inanmak çok güçtü ! Ben bir melez , yarı tanrıydım ! '' Annenmi vardı yoksa babanmı ? '' '' İkiside yoktu !'' '' İşte bu durumda ebeveyninin tanrı mı , tanrıça mı olduğunu kestirmek zor '' Ve uzakta o tepe , vadi göründü. '' İşte melez kampı . ''Burası inanılmaz derecede güzledi , bir yerde okçular alıştırma yapıyor , diğer yanda kılıç eğitimi veriliyordu. '' Senin ki ne ? '' '' Anlamadım ? '' '' Ebeveynin diyorum , kim ? '' '' Ha , Apollon . '' Hatırlamıştım , güneşin ve sanatın tanrısıydı. Ayrıca okçu tanrıydı. Ve tepeye vardığımızda bizi bir yarı-at adam karşıladı . '' Bu Kherion , bir sentor. '' Kherion bizi sevecenlikle karşıladı ve bana gülümseyerek '' Hoş geldin genç melez , bizim dünyamıza hoş geldin ''