16 Eylül 1900
10 yıldır burada yaşıyordum. Daha 50 yaşındaydım. Aslında küçüklüğümde daha farklı zamanlarada gitmiştim 2000,1500 birazda o zamanlarda yaşamıştım. Nasıl böyle şeyler yapabildiğimi biliyordum beynimde bir mesaj vardı. Mesajın başında Kronos diyordu. İşte şöyleydi."Sanırım neler olduğunu bilmiyorsun bu mesajı büyüdüğün zaman duyabileceksin sen zaman titanı Kronos'un oğlusun. Ve zamana hükmetmek gibi bir gücün var. Seni düşmanım olan tanrılar bulamasın diye uzak bir yerlere gönderiyorum. Eğer yenilirsem ki böyle bir şey olamayacağını kesinlikle biliyorum. Ama sen genede son çaremsin. Eğer kaybedersem ya beni canlandırıcaksın yada gücümü alarak yerime geçeceksin. 1.yapmanı emrediyorum. Şimdilik seni ben bu zamana gönderiyorum ama 10 yaşına geldiğinde kendi kendine dolaşabiliceksin. Gücüne hükmedebiliceksin." diyordu ve sonra bitiyordu. Aslında bu mesaj bana 15 yaşındayken geldi. 12 yaşındayken beni bıraktığı aileye canavarlar saldırmıştı. Bunun kimin yaptığını bilmiyordum ama derdi beni öldürmek değildi çünkü bana fazla saldıramamıştı. Son anda başka bir zamana gittim. Sonra o aile ölünce neler olacağı zihnime geldi. Ve bu kafamı ağrıtmaya başladı. Çok ağır bir yüktü. Sırf bu aile için bir çok zaman değişmişti. Bende tek başıma yaşamaya karar verdim başkasına daha bir şey olmasına izin veremezdim. Bir dağ başına çıktım. Ve bazı güçlerim vardı. Kendime bir ev yarattım ve orada yaşamaya karar verdim. Ailem beni okula göndermesine rağmen kendimi bildim bileli aklımda bir çok bilgi vardı. Bu söz edilen titan savaşı. Ama babamın söz ettiği savaş olduğundan emin değildim bu savaş çok öncesinde geçiyordu. Ve ben geleceğe gelmediğimden emindim. Burası geçmişti. O savaştan öncesiydi. Neler yapmam gerektiğini bilmiyordum. Çünkü bu savaşın önemli bilgilerinden biri ise babamın kötü tarafta olduğuydu. Ve ben öyle bir zamanda olmayı kesinlikle istemiyordum. Tanrıların da kimler olduğunu biliyordum Zeus,Poseidon,Hades baba tarafından kardeşlerimdi. Ama onların aksine benim annemde bir insandı. Herhalde o canavarları gönderen onlardı beni kötü biri sanıyorlardı. Ama ben onların tarafını seçerdim seçme şansım olsaydı. Daha canavar geliceğini düşünerek. Kendime bir kılıç yaptım öğlene doğru. O dağda yaşıyor olabilirdim ama şehirde hiç kimsenin yanında canavar gönderemezdi. O yüzden şehire gidiyordum ve dolaşıyordum. 50 yaşında olabilirdim ama genede 20 yaşında gibi gözüküyordum. O yüzden daha rahattım yaşlı biri olarak dolaşmıyordum.
Gece olunca evime doğru gittim. Biraz yiyecek almıştım şehirden ve oturup onları yedim. Sonra da yattım.Çok güzel bir uyku geçiriyordum taki bazı sesler duyana kadar. Yerimden kalktım ve önümde bazı yaratıklar vardı. Kılıcımı çıkardım ve onlara saldırmaya başladım. Hepsini kolayca öldürüyordum ama öldükçe artıyorlardı. Bir şey yapamıyordum. Sonunda etrafı sardılar ve kılıcımı alıp. Biri boğazıma dayadı. "Tanrı Zeus adına teslim ol yoksa seni öldürürüz." dedi. "İğrenç şey denede gör." dedim. Ve farklı bir zamana gittiğimi düşündüm.
24 Mart 1854
Birden bir ormanlık alana havadan düştüm. Tepeye bom boş "Hey ben kötü biri değilim." diye bağırıcaktım ama bağırmadım. Çünkü daha bana saldırdığını bile bilmiyordu. Daha bunun için 46 yılım vardı. Ama belki bu zamanda da bana saldırmayı denerdi. Sessizce "Ne kadar saldırırsan saldır elinden kaçıcam bunu biliyorsun değilmi." dedim. Ve cevap olarak bir şimşek çaktı aslında hava kapalıydı zaten. "Bunu evet olarak alıyorum abi." dedim. Aslında onu da anlayabiliyordum. Babasını 11 yılda devirip yerine geçebilmişti. Ve şimdi karşısında bir engel daha vardı. Neden göklerin efendisi olmayı seçti bunu anlayamıyordum. Benim güçlerimi de alabilirdi. Asıl merak ettiğim şey ise kendi gelmek yerine neden canavarlarını gönderiyordu. Her halde benim için yerinden kalkmaya üşeniyordu. Genede çocuklarını niye göndermiyordu. Olimpos dağındaki tanrıların yarısı onun çocuğuydu resmen. O günlerde canavar saldırısı olmadı. Aslında 1500'lü yıllarda da olmamıştı. İşin garibi sonra aklıma dank etti. Beni bilmiyordu daha. Bana bu saldırıları yapmalı bende kaçmalıydım. Yoksa zaman tekrar yazılırdı. Buna izin veremezdim. O yüzden ona bir şekilde haber vermeliydim. Tamam kendimi öldürtmeyi deniyordum ama genede zaman tekrar yazılırsa ölebilirdim hatta hiç doğamayabilirdim. Ama olimpos dağının eski yerinde olduğunu sanmıyordum. Savaş bu şehirdeydi. Raskele bir zaman seçiyordum raskele bir şehir. Ama raskele değildi hep buraya gelme nedenim ise belliydi. Bunu yapabilmem içindi. Tabi anlamıştım. Bu yüzden düşünmeye başladım nerede olabileceğini. Kendime yardım edebilecek bir şey olmalıydı. Şehir simgeleri hepsini düşündüm ama bulamadım. Sonra ise savaş nerenin yakınında yapılmıştı onu düşündüm. Olimposu hem korumalı hem savaşmalıydılar. O yüzden oraları taradım. Ve en yakın simge empire state binasıydı. Bazı turuncu t-shirt'lü çocuklar vardı. Ve babamın hayat bulduğu vücut o da giriyordu. Takip ettim. 600.kata çıkıyorlardı. Tamam bulmuştum 600.kat.
Oraya vardım ve kapıdaki görevliye. "600.kata çıkmak istiyorum." dedim. Havayı bir kokladı ve beni çekiştirip "Sen bir melez değilsin ne olduğunu çabuk bana söyle." dedi. Kendimi bıraktırıp. "Melez olmadığım doğru ama bir tanrı yada titanım emin değilim ne olduğumdan." dedim. Aslında bir gün ne olduğuma karar vermeliydim bir gün. "Evet doğru söylüyorsun çıkabilirsin dedi. ve bana nasıl çıkmam gerektiğini söyledi. Yukarı çıktım asansörle.
Burası harika bir yerdi. Farklı bir şehir ama imkansız bir şeydi. Yürümeye başladım ve saraya ulaştım. "Kimse yokmu tanrı zeus geri kalan 11 tanrı." dedim. "Sen kimsin ve burada ne işin var." diye bağırdı. "Ben titan kronos'un oğluyum. Sen de Zeus olmalısın merhaba abi." dedim. Gülmeye başladı. "Çok komiksin evlat kronos yaşamıyor. Bu küçük çocuk kimin çocuğu komik gibi biraz apollon seninmi." dedi. "Hayır." dedi. Sinirlendim ve onların boyuna geldim. Bunu yapabildiğimi ilk defa öğreniyordum. "Ben titan kronos'un oğluyum. Ne zaman doğduğumu sorma. Belki gelecekte belki geçmişte ama size spoiler veremicem kesinlikle.Spoiler ise gelecek yada geçmişle ilgili bilgi." demek dedim ."Diyelim sana inandık. Bizi alt edebiliceğinimi sanıyorsun biz sayıca üstünüz." dedi.Hayır. Bir düşünsene sende kronos'un oğlusun üstelik tam tanrısın. Ben ise sadece yarı tanrı. Sizi neden yok edim. Ama bir sorun var. Senin bana saldırman gerekicek. Şimdi değil. Benim geçmişimde sana var olduğumu haber vermesi gerekecek olan bendim. Elinden her seferinde kurtuldum beni öldüremeyeceksin. Eğer öldürürsen zaman değişir ve ben seni asla uyarmamış olurum böylelikle sen beni öğrenemiceksin ve bana saldırmicaksın bende yaşicağım. Sonuç olarak bir paradoks oluşucak. Zamana hükmetmek gerçekten zor iş." dedim. Anlamış gibi gözüküyordu. "Pekala geçmişini takip edicem. Ve saldırıcam. Ama bana bilgileri vermelisin ne zamanlar saldırdım. Yanlış zamanda saldırmiyim." dedi. Anladım ki onunda kafası bu zaman işlerinden dolayı ağrıyordu. Anlatmaya başladım. Ve sonra oradan ışınlandım.
16 Ağustos 2000
Sonunda farklı bir şehirdeydim. Las vegas. Burası harika bir yerdi. Eğlenceliydi bir otele gitmeliydim ve ben de bir tane buldum. Kapısında Lotus Kumarhanesi yazıyordu. Çok güzel gibiydi içeri girdim. Kapıda birileri bana bir kart verdiler. Ve oda ayırdılar. Ve daha parayı ödemedim. Buraya geleli daha bir kaç saat olmuştu ve çok eğlenceliydi garsonlar bana lotus çiçeği diye bir şey getiriyordu. "Buyurun efendim." dedi. Garson kız bir tane aldım ve yoluna devam etti. Burada tuhaf olan bir şeyler vardı ama ne olduğunu bilmiyordum. Ben eğlenceme devam ettim. Bir kaç gündür buradaydım sadece ve hayatımın en güzel zamanlarını geçiriyordum. Sonra bazı şeyler hissetmeye başladım. Biri şu an 80'ler harika diye bağırmıştı. Bazıları ise yeni çıkan telefonlardan söz ediyordu. 1 kg ağırlığında olduğunu falan söylemişti. Sonra dışarı çıktım koşturarak. Ve dışarıda bir tarih yazıyordu. 12 Mayıs 2050 imkansızdı ama bu otelde zaman geçmiyordu ve yaşlanılmıyordu. Buradakileri dışarı çıkarmalıydım. Zeus ben giderken bana bir eşya vermişti sonik sesmi ne yaratıyormuş. Bu insanları uyandırırdı bu şey. İçeri girdim. Ve bir ses yarattım. Kulakları sağır edebilirdi ama bunları uyandırdı. "Herkes bana bulunduğu zamanı söylesin." dedim. Herkesi teker teker götürdüm. Ve hiç müşteri kalmadı ama emindimki bunlar son müşteriler de değildi. Sonra birden önüme yenemiyeceğim canavarlar geldi. Bana vurmaya başladılar. Çok kötü durumdaydım bayılıcaktım neredeyse. Sonra gözümü açtığımda başka bir zamanda otoyoldaydım. Oradan uzaklaştım ve tarihe baktım.
27 Nisan 2011
Sonunda normal bir zamandaydım. Bu zamanda olimposa geri gittim. "11 yıl aradan sonra kim gelmiş bakın. Gene ne istiyorsun." dedi.Zeus "Burada küçük tanrılar mahallesi diye bir yer varmış burada yaşamak ve orada bir ev istiyorum. Artık görevim zaman çizgisi değişirse ve önemli bir şeyse onu düzeltmek olacak. Anlaştık mı kısaca olimpos için çalışıcam." dedim. "Oylamaya sunmam gerek. Kimler evet diyor." dedi. 7 tane parmak kalktı zeusda onaylayınca 8 oldu. Ve burada kalmaya başladım. Bana bir tane ev vermişlerdi. Ve güçlerimi öğretiyorlardı bana.