Long İsland Kıyısı güneş batarken ne de güzel oluyordu.Oturdum ve manzarayı izlemeye başladım,babamı ve eski evimi düşünüyordum.Ama bunları düşünmeyi bıraktım az sonra,böyle güzel bir manzara karşısında kafamı meşgul etmeyecektim.Birden yavaşça batmakta olan güneş kayboldu ve yerini aya bıraktı.Bu da neydi böyle,güneşe ne olmuştu.''Sadece hızlı davrandım,endişelenecek bir şey yok'' diye bir ses duydum sağımdan.Kafamı çevirince hardal sarısı eşofmanlar içinde göz kamaştırıcı dişleriyle gülümseyen adamı gördüm.''Sende kimsin'' dedim saatimin sağ düğmesine basarken.Elimde birden kılıcım Sarmaşık belirdi,kılıcı adama doğrulttum ve cevabını beklemeye başladım.''Yapma melez,sence Apollon`u yenebilir misin ? ''.Kılıcımı indirdim,bu tanrı Apollon muydu yani.''Neden burdasınız.....efen....tan....efendim? ''.Adam bir kahkaha atıp ''sana verilecek bir görevim var'' dedi.Yerime mıhlanmıştı,bir tanrı benden bir görev mi yapmamı istiyordu yani,bu harika bir şeydi.''Ne isterseniz'' dedim.''Aeolus`da bana gereken bir şey var,yani Güneşin Zümrüdü'' .''Tabii ki efendim,nasıl isterseniz'' diye yanıtladım.''Aeolus`a git ve zümrüdü bana getir,karşılığını alacaksın.'' dedi ve kayboldu.Bu da neydi böyle,hemen kampa koştum.Hazırlanmam gerekiyordu,sonra ki durak Aeolus`un sarayı!