Claire'in konuşarak nereye varmaya çalıştığını anlayamamıştı, Medusa gibi bir canavarla konuşarak kendisini serbest bırakmasını mı istiyordu yani? Ne büyük saçmalık. Bu yüzden olsa gerek, canavar boğazını sıktığı elini gevşetmeye başladığında bayağı bir şaşırmıştı. Ciğerlerine tekrar hava gitmeye başladığında biraz rahatladı ve Afrodit kızına baktı. Konuşurken ondan yayılan etkileyici havayı neredeyse kendisi bile hissedebiliyordu, bir de Claire ilgisini kendisine çevirse neler olabileceğini düşünmek istemedi. Medusa pençelerini tamamen üzerinden çektiğinde, kızın ona kaş göz işaretiyle gitmek istediğini belirttiğini fark etti. Başını hafifçe iki yana salladı ve sessizce, 'Konuşmaya devam et!' diye fısıldadı kıza. Claire burada biraz daha kalmaktan memnun değilmiş gibi görünüyordu. Ama Allen, melezlerin yanında masum insanları da avlayan bu canavardan kurtulmadan rahat edemeyeceğini biliyordu. Medusa hala trans halindeyken bilekliğine dokundu ve kısa kılıcının çıkmasını sağladı. Canavarın gözleri boş boş bakıyor olsa da tedbiri elden bırakmadı ve yavaş adımlarla, Claire'in dikkati dağılmasın diye olabildiğince sessiz bir şekilde Medusa'nın arkasına dolandı. O sırada Afrodit kızı da, sanki yorulmuş gibi, bir an soluklanmak için durdu. O kısacık an canavarın transtan çıkması için yetmişti. Hızla kendisine döndüğünü gördüğü anda, can havliyle kılıcını savurdu genç kahraman. Yere yuvarlak bir şey düştü ve bir kere sektikten sonra durdu. Claire'in midesi bulanmış gibiydi. Allen bilekliğine tekrar dokunarak kılıcın ortadan kaybolmasını sağladıktan sonra, kaşlarını kaldırarak kıza baktı ve eğlendiği her halinden belli olan bir şekilde, 'Şu şeyi sarabileceğimiz bir şey var mı yanında?' diye sordu yerde duran kafayı işaret ederek. Bunun kızı epey sinir edeceğini biliyordu. 'Biliyorsun, ne zaman işimize yarayacağı hiç belli olmaz.'
--RP Bitmiştir.--