Hayatımın en ilginç günlerinden birini yaşamıştım. Sabah uyandığımda romada, Öğlen melez kampındaydım. Lupa sağolsun kafam karmakarışık olmuştu. Aklımda yüzlerce soru vardı Neden ben seçilmiştim. Neden ben gönderilmiştim ? Başka biri gitse ne olurdu ki sanki ? Ama tüm bunların yanında Lupa'ya bir konuda çok teşekkür etmem gerekiyordu. Hayatımın aşkı ile tanışmıştım. Lupa olmasaydı böyle bir şey olmayacaktı. Ne kadar kötü durumda olduğumu siz düşünün. Bir yandan Lupa'ya kızıyor diğer yandan ona sonsuz minnet duyuyordum. Kafamı toplamam lazımdı. Etrafımdakiler yavaş yavaş benden şüphelenmeye başlamışlardı. Normal bir ''yunanlı'' gibi davranmıyordum. Kanımda yoktu böyle bir şey. Ama görevi mahvedemezdim. Kafam toparlamak için plaja gitmeye karar verdim.
Kumların üstünde yatıyordum. Aklımda cevaplanması gereken çok soru vardı ama en önemlisi talimlerde ne yapacağımdı. Ben bütün dövüş sanatlarını en ince detayına kadar biliyordum. Nasıl bilmiyormuş gibi davranacaktım ? Benden şüphelenmeyecekler mi ? Bana kalırsa biri buraya ait olmadığımı anlayacak ve bütün işi berbat edecektim. Derken aklıma bir plan geldi. Çevredeki çocukları izleyecek ve onlar gibi davranmaya çalışacaktım. Umarım bunu yaparken başarılı olabilirim diye düşündüm. Derken aklıma Zell geldi. O kadar güzel o kadar tatlıydı ki aklımı başımdan alıyordu. Gözlerimi kapattım ve aklımda olan her şey ile birlikte uyuya kaldım. Uyandığımda saat çok geç olmuştu. Güneş battı batacaktı. Tahminen saatin 8 olduğunu düşündüm. Kampın ortasındaki büyük alana gitmem gerekiyordu. Ayağa kalktım ve denizde ki dalgalara bakmaya başladım. yüzümde bir gülümseme belirdi. Her şeye rağmen halimden memnundum ve ilk günüm harika geçmişti