Yorgunluktan her yerim tutulmuştu.Gece hiç uyumadan kulübeyi temizlemiştim.Ve sonunda her yer tertemiz olmuştu.Dışarı çıkacak halim de yoktu.En iyisi kulübeme tıkılıp biraz dinlenmek, diye düşündüm.Yatağa uzandım ve gözlerimi kapatıp uyumaya çalıştım.Tam o sırada kapıya vuruldu.Ayağa kalkmaya öyle çok üşeniyordum ki...Kapıya doğru gittim.Belki de Hopiş'dir veya Sofiş'tir dedim.Biraz heyecanlanmıştım.Kapıyı açtığımda karşımda Ryan'ı buldum.Ryan çok iyi bir çocuktu.Her zaman çok iyi anlaşırdık.Ama daha önce hiç kulübeme gelmemişti.Bu yüzden şaşırmıştım."Hey! Ryan hoşgeldin. Geçsene içeri " dedim sırıtarak.Gülümseyerek içeri girdi."Nasılsın?"dedi.Hiç saklamadan "Pek iyi değilim aslında.Hiç uyumadım."dedim. "Sen?" Ryan tek kaşını kaldırdı. "İyiyim.Çok canım sıkılıyor."dedi.Ne tesadüf, dedim içimden.Sıkıntıdan ölüyordum resmen.Bir an önce kış gelse de New York'a geri dönseydim.Ryan konuşmaya devam etti. "Aslında uzun süredir aklımda bir şey var."dedi."Neymiş o aklında ki?"dedim.Söylesem mi,söylemesem mi diye düşünüyordu galiba.Herhalde söylemeye karar vermişti. "Annemi ziyarete gitmek istiyorum."dedi."Poseidon'un Krallığına" Şaşırmıştım. "Ama bu çok tehlikeli,Poseidon'un senden hoşlanacağını sanmam Ryan."dedim."Her ne olursa olsun.Orayı çok merak ediyorum."dedi sırıtarak.Aslında harika bir fikirdi.Hem kamp çok sıkıcı değil miydi? Uzun süredir maceraya da atılmamıştım.Evet,evet.Kesinlikle harika bir fikirdi. "Ryan,istersen bu maceraya birlikte atılabiliriz."dedim.Şaşırmış gibiydi,ama bir o kadar sevinmiş gibi..."Ne zaman gidiyoruz?"dedi.Kahkayı bastım."Ne zaman istersen."dedim.Odada dönmeye başladı. "Yarın sabah seni alacağım.Saat altıda.Hazır ol."dedi.Ve hışımla kulübeden çıktı.