Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Deadelus'un Atölyesi.

Aşağa gitmek 
4 posters
YazarMesaj
Hanna Olıvıa Temple
Hera'nın (manevi) Çocuğu
Hera'nın (manevi) Çocuğu



Mesaj Sayısı : 988
Kayıt tarihi : 11/02/11

Deadelus'un Atölyesi. Empty
MesajKonu: Deadelus'un Atölyesi.   Deadelus'un Atölyesi. Icon_minitimePerş. Nis. 28, 2011 2:24 am

"Labirente inmeniz hoşuma gitmiyor" dedi Kim çantamı hazırlarken.Endişeli görünüyordu."Korkma,sağa salim geri döneceğiz."dedim sırıtarak.Pek tatmin olmuş gibi değildi."Bari görev alsaydınız,böyle izinsiz gitmek,ne bileyim işte..."dedi oflayarak.Tamam,onu anlıyordum ama Labirente inecektim.Deadelus'un atölyesine gitmek en büyük hayalimdi,onun tasarımlarını görmek..Çantama Hope,Sofie,David ve bana yetecek kadar erzak koydum.4 tane uyku tulumu,ambrosia,nektar da koydum.Sanırım hazırdım.Etrafıma şöyle bir bakındım.Hiç bir şey unutmamıştım.Çantamın ön gözüne de baktım.El fenerleri de buradaydı.Çantamı sırtlandım.Kim duvara yaslanmış beni izliyordu.Pantolon giymemişti bu yüzden tüylü toynakları ortadaydı."Hey, istersen sende gel."dedim.Belki de bu yüzden surat asıyordu.Gülümseyeceğini düşündüm ama tam tersine suratı kasıldı."Me-he.Saçmalama Oliv,yani satirler yeraltında pek...Anladın sen."dedi.Tabi ya diye mırıldandım."Kendine dikkat et dostum."dedi bana sarılarak.Kulübeden birlikte çıktık."Seni bir süre idare ederim."dedi.El salladım ve ormana,labirentin girişine doğru ilerlemeye başladım.


En son Hanna Olivia Marin tarafından Cuma Nis. 29, 2011 3:50 am tarihinde değiştirildi, toplamda 3 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Hope Temple
Afrodit'in Çocuğu
Afrodit'in Çocuğu
Hope Temple


Mesaj Sayısı : 571
Kayıt tarihi : 20/04/11

Deadelus'un Atölyesi. Empty
MesajKonu: Geri: Deadelus'un Atölyesi.   Deadelus'un Atölyesi. Icon_minitimePerş. Nis. 28, 2011 2:56 am

Sabah kalkar kalkmaz hemen üstümü değiştirdim, yüzümü yıkayıp kendime geldim ve labirente hazırlandım. Ninja yıldızlarımı saklı bilekliğime geçirdim, kedi şeklindeki küpem yani kılıcımı kulağıma taktım, pusulamı da cebime attım. Çantama yedek yıldızlarımı, yiyecekleri, 1-2 yedek giysimi attım, kulübeden sessizce dışarı çıktım. Sabahın ilk ışıklarıyla, izinsiz labirente girecektik. Oliv'im bunu çok istiyordu, ben de. Oliv ve Dav'le birlikte Deadelus'un Atölyesi'ni bulmaya kararlıydık. Belki de bunun için ceza alabilirdik ama her şey kabulümdü. Orayı bulmalıydım.
Belki de heyecanımdandır, sabahın köründe damlamıştım buluşma noktamıza. Tabii ki kimse yoktu. Bir kütüğün üstüne oturdum ve düşünmeye başladım. 2 hafta önce hayatım nasıldı, şimdi nasıl? Belki de bu şuana kadar yaşadığım en iyi macera olacaktı. Yam Oliv'e veya Dav'e bir şey olursa diye düşünmeden edemiyordum. Eğer onlara en ufak bir şey olursa kendimi suçlu hissedeceğimi biliyordum. Gözlerimi kapadım, derin bir nefes aldım ve tekrarladım. "Bir şey olmayacak, bir şey olmayacak, bir şey olmayacak" Bir müddet sonra Dav geldi. "Günaydın, naber?" diye sordu. "İyi" dedim. "Sen?" "Uyuyamadım bütün gece." Aslında haklı sayılırdı. Deliksiz uyumam bana da garip gelmişti. Korkmam ve heyecanlı olmam uyumamaya yetecek nedenlerdi, yine de gayet güzel uyumuştum. Oliv geldi ve "Hazır mısınız?" diye sordu. "Evet" dedik..


En son Hope Miller tarafından Cuma Nis. 29, 2011 9:17 am tarihinde değiştirildi, toplamda 3 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://scythee.tumblr.com
David Tyler
Athena'nın Çocuğu/Zeka ve Strateji Eğitmeni
Athena'nın Çocuğu/Zeka ve Strateji Eğitmeni
David Tyler


Mesaj Sayısı : 1997
Kayıt tarihi : 17/02/11

Deadelus'un Atölyesi. Empty
MesajKonu: Geri: Deadelus'un Atölyesi.   Deadelus'un Atölyesi. Icon_minitimePerş. Nis. 28, 2011 4:04 am

Bütün gece uyumamayı düşünüyordum ama sonra uzunca bir süre rahat uyuymicağımı düşünüp uyudum.Sabah erken kalkmıştım.Rafda asılı duran sonsuz boşluğu aldım.Needle kolumda Rassilon ise cebimdeydi.O yüzden yanıma bir kaç kitap biraz kıyafet nektar ve ambrosia aldım.Birde kolyemin çantada daha güvende olucağını düşünüp onu koydum.Silah olarak ise hançerlerimi ve bombalarımı birde doğruluk iksirini.Medusanın kafasını almayı düşündüm ama sonra vazgeçtim ve çantanın fermuarını çektim sonra ise bir bilekliğe dönüşmesini düşündüm ve hemen kolumda bileklik halini aldı.Sonra çıkmadan önce oraya giderken giyiceğim kıyafetleri aldım.Neden gizlice kaçıyorduk anlamadım ama sonra mantıklı geldi.En son sofie ile dışarı çıktığımda gateway köprüsünden düşmüştüm.


Oraya vardığımdığımda Hope çoktan gelmişti. "Günaydın, naber?" diye sordum ona.''İyi'' dedi.Bana sorduklarında ise yalan söylemedim aslında bütün gece kabus görmüştüm o yüzden uyuyamadığımı söyledim.Sonra olive geldi"Hazır mısınız?" diye sordu.''Evet'' dedik ve tünelin önüne geldiğimizde sofie'yi gördük.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Alicia Roxanne Wideen
Demeter'in Çocuğu/Kulübe Lideri
Demeter'in Çocuğu/Kulübe Lideri
Alicia Roxanne Wideen


Mesaj Sayısı : 590
Kayıt tarihi : 22/02/11

Deadelus'un Atölyesi. Empty
MesajKonu: Geri: Deadelus'un Atölyesi.   Deadelus'un Atölyesi. Icon_minitimeCuma Nis. 29, 2011 5:07 am

Bugün David, Hanna ve Hope gizlice labirente inmeyi planlıyorlardı. Bana teklif etmişlerdi fakat kabul etmemiştim. En önemli neden; kamptan gizlice bir yere gitmek istemememdi. Onlara da bu yaptıklarının çok yanlış olduğunu anlatsamda beni dinlememişlerdi. Labirente inmeye, Deadelus'un Atolyesi'ni görmeye çok meraklıydılar. Buda beni dinlememelerinin ilk ve tek sebebiydi.
Sabah her zamanki gibi kalkıp kahvaltımı yaptım. Ne olursa olsun aklım hala onlardaydı. Evet, gitmek istemiyordum ama bir yanım da gitmem konusunda ısrar ediyordu. Ardından hemen fikrimi değiştirdim. Ben de onlarla labirente inecektim. Bunu canı gönülden istiyordum. Ne kadar tehlikeli olursa olsun bunu yapacaktım. Hızla kahvaltımı bitirip tekrar odama döndüm. Üstümü değiştirip, çantamı hazırlamaya başladım. Kılıcım ilk koyduğum eşyam olmuştu. Hiçbir zaman yanımdan eksik etmiyordum. Onlar almış bile olsalar yanımda bulunması için biraz nektar ve ambrosia aldım. Ne olur ne olmaz diye yanıma yedek kıyafette almıştım. Daha sonra dördümüz için gerekli olabilecek her şeyi çantama doldurdum. Şimdi en önemlisi kulübemden sessizce çıkmaktı. Kardeşlerimin herhangi birinin beni görmesi pek iyi olmazdı. Hele ki bu çantayla... Odamdan sessizce çıktım, merdivenlerden aşağı doğru indim ve hemen kulübemden çıktım. Buraya kadar her şey tamamdı. Şimdi labirentin girişine gidecektim. İçimden de umarım gitmemişlerdir diye düşünüyordum. Yoksa bu kadar hazırlığım boşa gidecekti. Hızlı adımlarla yürümeye başladım. Çevrede beni farkeden ya da farkedebilecek kimse yoktu. Hemen sonra labirentin girişine varmıştım. Etrafta kimse yoktu. Bir an için yüzümü buruşturup, geri dönmeyi düşünürken sesler duymaya başladım. Şimdi geliyorlardı. Ardından hemen labirentin girişinin oraya geldiler. Beni gördüklerinde hepsi çok şaşırmıştı. İlk önce konuşan Hope oldu: ''Sofie, sen pek hevesli değildin. Ne oldu yoksa fikrin mi değişti?'' dedi galip gelmiş bir edayla. ''Hı hı evet. Ben de sizinle geliyorum. Hadi ama daha fazla geç kalmadan gidelim.'' dedim. Hepsi geldiğime mutlu olmuştu ve yüzlerinde galip bir eda vardı. En çokta David'in suratında. Evet onlar kazanmışlardı. Onları bu işten vazgeçirmeye çalışırken şimdi ben onlarla gidiyordum. Daha sonra hemen labirentin girişinden sırayla içeri atladık. İçerisi çok farklıydı. Sonra yürümeye başladık. Bu yolculuk, labirentteki yolculuğumuz çok zor olacağa benziyordu. Ama Deadelus'un Atölyesi'ni görmeyi çok istediğimiz için hiçbirimizin buna aldırdığı yoktu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Hanna Olıvıa Temple
Hera'nın (manevi) Çocuğu
Hera'nın (manevi) Çocuğu



Mesaj Sayısı : 988
Kayıt tarihi : 11/02/11

Deadelus'un Atölyesi. Empty
MesajKonu: Geri: Deadelus'un Atölyesi.   Deadelus'un Atölyesi. Icon_minitimeCuma Nis. 29, 2011 5:50 am

Ormanın girişinde ki derede buluşacaktık.Ben gittiğimde, David ve Hope bir kayanın üstünde oturmuş,kara kara düşünüyorlardı.Çok komik görünüyorlardı."Hazır mısınız?"dedim.Hemen kafalarını bana çevirdiler.Aynı anda "Evet"dediler.Ayaklandılar.Ormanın derinliklerine,alfa işaretinin olduğu yere doğru,yürümeye başladık.Tam o sırada Sofie ağaçların arasından çıktı.Sırtında bir çanta vardı.Endişeli görünüyordu ve arkasına bakıyordu.Onu gördüğüme çok sevinmiştim gerçekten.Hope ''Sofie, sen pek hevesli değildin. Ne oldu yoksa fikrin mi değişti?'' dedi kıkırdayarak.''Hı hı evet. Ben de sizinle geliyorum. Hadi ama daha fazla geç kalmadan gidelim."dedi.Kayaların üzerine çıktık.Kayaların arasında ki çatlağı hemen gördüm ve tabii onun üzerinde ki işareti de.Bu giriş bizi yutacaktı.İlk önce ben atladım ve son bir kez aydınlığa baktım."Elveda günışığııııı."dedim.Ağlayacaktım resmen.Sofie ve Hope kıkırdadılar.Arkamdan David atladı."Merhaba karanlık."dedi ileriye bakarak.Sofie de atladı.O hiç bir şey demedi.Hope atlarken yere kapaklandı.Hepimizi bir gülme tuttu.Hope sinirli sinirli "Neresi komik şimdi bunun"dedi üstünü temizleyerek.Hiç bir şey demedik.Labirentte yürümeye başladık.Girdiğimiz boşluk kapanmıştı.Artık her yer karanlıktı.Kapalı alan korkum olmasaydı keşke...Duvarlar lağım gibi kokuyordu.İlerlerden sesler geliyordu."Hey,biz neden salak gibi karanlıkta yürüyoruz?"dedim.Çantamın ön gözünden fenerleri çıkardım.Hepsi birer tane kaptı.Işığı yaktığımızda hepimiz aynı anda çığlık attık.Karşımızda tavana asılmış bir iskelet duruyordu.Kocaman bir şeydi.Şöyle bir 5 metre vardı.Tüylerim diken diken olmuştu.İlk konuşan David oldu.Sonuçta en zekimiz oydu. "Bu bir kiklop olmalı.Çok çok eskiye benziyor." İskeleti incelemeye başladı. "Iyk,hadi gidelim."dedi Sofie.İskeletin kolunun altından geçip ilerlemeye devam ettik.On beş,yirmi metre sonra bir dört yol ağzına geldik.Bizim geldiğimiz ahşap tünel dümdüz devam ediyordu.Sağdaki tünel çok eski gibiydi.Soldaki tünel ise yepyeniydi. "Tamam,nereye gidiyoruz?"dedim.Hepsi tünellere bakıyorlardı.David eski tünele doğru gitti."Bence bu tünelden gitmeliyiz.Deadelus'un atölyesi çok eski bir yerde olmalı."dedi.Haklıydı.Hope "Haklı."dedi. Sofie'de kafasını salladı ve David'e göz kırptı.David fikri desteklendiği için sevinmiş gibiydi.Eski tünele girdik.Duvarlar tuğladandı ve önceki tünelimizden daha da iğrenç kokuyordu.Bir süre sonra tünel kıvrıla kıvrıla gitmeye başladı.Hope ve Sofie bir şey konuşuyorlardı.David ve ben önden gidiyorduk.İleride bir aydınlık gördük.Sofie ve Hope susmuşlardı. "Bu da ne böyle?"dedim.Önümüze kocaman bir oda açıldı.Hope ve Sofie aynı anda "Vay be!"dediler.Gerçekten süperdi burası.Odanın her yeri mozaiklerle doluydu.Mozaiklerin üstünde savaşçılar vardı.Tam karşımızda ise tanrıların heykelleri vardı.Hemen heykellere yanaştık.Hope, Afrodit heykelinin önüne gitti. "En güzeli de benim annemmiş."dedi.Sofie ise Demeter heykelinin önünde durdu. "Çok güzel."dedi.David ise mozaikleri inceliyordu.David'in sessizliği uzun sürmedi."Vay be,Roma döneminden kalma bunlar."dedi.Kendimi tutamadım ve "Bunların hepsini nasıl biliyorsun?"dedim.Kafasını bana çevirdi ve alaycı bir bakış attı."Ben Athena'nın oğluyum.Ne bekliyordun."dedi.Bu çocuk beni delirtebilirdi.Sofie ve Hope heykellerin önünde durmuş bir şey tartışıyorlardı.Sanırım benim annem senin annenden daha güzel kavgasıydı bu.Yanlarına gittim."Artık gitmemiz gerek kızlar."dedim
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Hope Temple
Afrodit'in Çocuğu
Afrodit'in Çocuğu
Hope Temple


Mesaj Sayısı : 571
Kayıt tarihi : 20/04/11

Deadelus'un Atölyesi. Empty
MesajKonu: Geri: Deadelus'un Atölyesi.   Deadelus'un Atölyesi. Icon_minitimeCuma Nis. 29, 2011 9:43 am

"Artık gitmemiz gerek kızlar." dedi Oliv. Neşeli ve heyecanlı görünmeye çalışarak "Tamam Oliv'im" dedim. O garip yerden çıktık ve yola devam ettik. Dav ve Oliv önden önden, gruba liderlik ederek gidiyorlardı. Fie ve ben arkadan, bir şeyler fısıldayarak bizimkileri takip ediyorduk. Her yerde örümcek ağları vardı ama o iskeletten sonra şikayet etmiyordum. Buraya gelmekle iyi etmiştik ama adam gibi kalacak bir yerimiz yoktu, ne yapacaktık?
Arkadan bir hırlama sesi duydum ve hemen "Şiit!" dedim sessizce. Arkadaşlarım da hemen dikkat kesildiler. Pusulamı hazır tuttum ve yıldızlarımı hemen elime aldım. Yavaşça öne doğru bir adam attım ve "Orada olduğunu biliyorum, seni korkak yaratık!" diye bağırdım. "Çık ortaya" diye bağırdım. Köşenin arkasında olduğunu biliyordum. Fie "Ho, emin... Tanrım!" dedi. Canavar burnundan soluyarak köşenin arkasından çıkmıştı. Bu şuana kadar gördüğüm en büyük minatordu. Tünelde iki büklüm duruyordu ve hemen dibimizdeydi. İlk hamleyi yaptım ve yıldızlarımı gözlerine fırlattım. Bir tanesi tam gözüne geldi ve kör etti. Hemen sonra Oliv kılıcını çekmişti bile.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://scythee.tumblr.com
David Tyler
Athena'nın Çocuğu/Zeka ve Strateji Eğitmeni
Athena'nın Çocuğu/Zeka ve Strateji Eğitmeni
David Tyler


Mesaj Sayısı : 1997
Kayıt tarihi : 17/02/11

Deadelus'un Atölyesi. Empty
MesajKonu: Geri: Deadelus'un Atölyesi.   Deadelus'un Atölyesi. Icon_minitimeC.tesi Nis. 30, 2011 2:32 am

Oraya vardığımızda 3'üde heykellerin yanına gitmişti annelerinin heykellerine bakıyorlardı.Benim bakmama gerek yoktu ben kampta her zaman görebilirdim annemi.O yüzden mozaiklere ve diğer heykellere baktım anında tüm bilgiler aklıma gelmişti onlar güzellik tartışması yaparken bende''Vay be Roma döneminden kalma bunlar" dedim.oliv artık merakından"Bunların hepsini nerden biliyorsun?" diye sordu."Ben athenanın oğluyum ne bekliyordun" dedim.Övgüyü gücüme veremicektim.Sonunda çıktık dışarı.Dışarı da meşaleleri kullanıyorduk.Aklıma hiç needle'ın ışığı gelmemişti.Sonra bir hırlama sesi duyduk.Çık ortaya diye bağırıyorlardı.Canavar denileni yaptı ve dışarı çıktı çıkmasa şaşırırdım.Bu bir minator'du.Ve şu zaman kadar gördüklerimden en büyüğü idi.Hemen silahlarımızı çıkardık.Sonra kalkanları da çıkardık meşaleleri bırakmamız gerekiyordu kalkanları tutmak için ama bırakırsak hiç bir şey göremezdik.Bu yüzden Needle'ın ışığını açtım ama bu hepimiz için yetmezdi.O yüzden bir iki hesaplama sonucu doğru yerlere atarsam yangın çıkardı ama hemen yanmazdı buralar bizde minatoru yok edip söndürürdük ateşi.Hemen ateşleri aldım ve fırlattım köşelerimizi ateş kapladı artık önümüzü görebiliyorduk.Hemen minatora saldırdık.Minator çok güçlüydü ama biz 4 tane melezdik.Ve hepimiz başka tanrıçaların çocuğu olduğumuz için saldırı şekillerimiz daha farklı oluyordu.Minator bizi çok zorlamıştı.Sonunda Hanna canavarın üstüne atlayıp boynunu kesti ama yanlış bir hareket yapıp tek boynuzunu da kesti.Minator yok olmuştu ama o boynuz hala duruyordu.Savaş ganimeti olmuştu Onu da yanımıza aldık.Ben sonsuz boşluğu tekrar çanta haline dönüştürdüm ve diğerleri de çantalarını sonsuz boşluğa koydular.Böylelikle fazladan yük olmicaktı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Alicia Roxanne Wideen
Demeter'in Çocuğu/Kulübe Lideri
Demeter'in Çocuğu/Kulübe Lideri
Alicia Roxanne Wideen


Mesaj Sayısı : 590
Kayıt tarihi : 22/02/11

Deadelus'un Atölyesi. Empty
MesajKonu: Geri: Deadelus'un Atölyesi.   Deadelus'un Atölyesi. Icon_minitimeC.tesi Nis. 30, 2011 6:53 am

Labirentte ilerlemeye devam ediyorduk. Minator hepimizi zorlamış olsada çok uzun süre geçmeden minatoru öldürmeyi başarmıştık. Son hamleyi yapan da Hanna olmuştu. Hanna sayesinde minatorun boynuzu ganimetimiz olmuştu. Önümüze sürekli farklı tüneller çıkıyor biz de bunlardan birini seçmek zorunda kalıyorduk. Tercihlerimiz bazen yanlış bazen doğru oluyordu. Yine karşımıza dört tünel çıkmıştı. Hepsi birbirine benziyorlardı ve de çok eskiydiler. Bu tüneller hakkında konuşmaya başladık. İlk fikri öne atan David olmuştu. ''Bence şu ikinci tünelden gitmeliyiz.'' dedi. Hepimiz sırayla David'e baktık. Sanıyorum ki hepimiz farklı farklı tünellerden gitmemiz gerektiğini düşünüyorduk. Sonra konuşan Hope oldu. ''Bence hayır. O tünelden gitmemeliyiz. Sanki birinci tünel gözüme daha tehlikesiz görünüyor.'' dedi. Ardından ben konuştum. ''Emin olamıyorum ama şu son tünel yani dördüncü tünel daha iyi gibi gözükmüyor mu?'' dedim. Fikrinden kesin olamayan Hanna'da benden sonra konuşmaya başladı. ''David'e her zaman güvenirim ama bana göre de üçüncü tünel. Acaba şimdi ne yapacağız?'' dedi. Hepimiz sessizce bekliyorduk. O sırada David hemen atıldı: ''Aklımda çok güzel bir fikir var. Doğruluk iksirine ne dersiniz?'' dedi çantası Sonsuz Boşluktan, Doğruluk İksirini çıkarak. Hepimiz büyük mutlulukla David'e doğru bakıyorduk. Doğruluk İksiri'nin yanında olması ne kadar büyük bir şanstı. Ardından çantasından iksiri çıkardı. Küçük bir şişede duruyordu. Hepimiz sırayla şişeyi alarak birer yudum içtik. Kısa süre beklememizin ardından sırayla konuşmaya başladık. Yine ilk konuşan David olmuştu: ''Evet, ben eminim. Doğru tünel burası.'' dedi ikinci tüneli göstererek. Hepimiz onay verircesine David'e bakıyorduk. Çünkü Hanna, Hope ve ben doğru tünelin kendi söylediğimiz tünel olmadığını biliyorduk. Hemen sonra ikinci tünele doğru yürümeye başladık. Çok eski bir tüneldi. Bu da doğru tünelin burası olduğunu kanıtlayan bir başka nedendi. Yürümeye devam ediyorduk fakat tünel gittikçe daralıyor bir kişinin zor geçeceği bir yer haline geliyordu. Tünel sonra yine genişledi. Tünelin sonu büyük bir odaya çıkmıştı. Odada adını bilmediğimiz çeşitli heykeller vardı. Bu heykellerde çok eski bir döneme ait olmalıydı. Odada biraz gezindik. Bu oda hepimizin dikkatini çekmişti. Odadaki heykeller çok farklıydı. Eski dönemlere ait olduğu belli olsada hepsi farklı dönemlerden günümüze gelmiş gibiydi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Hanna Olıvıa Temple
Hera'nın (manevi) Çocuğu
Hera'nın (manevi) Çocuğu



Mesaj Sayısı : 988
Kayıt tarihi : 11/02/11

Deadelus'un Atölyesi. Empty
MesajKonu: Geri: Deadelus'un Atölyesi.   Deadelus'un Atölyesi. Icon_minitimeC.tesi Nis. 30, 2011 7:07 pm

Oda da eski savaşçı heykelleri vardı.Herkes ilgiyle heykelleri inceliyordu.İlk konuşan David oldu."Bu da Roma döneminden kalmış olmalı."dedi.Olabilir, diye geçirdim içimden.Aslında burada kamp yapabilirdik.2-3 saattir yürüyorduk.Tabi dışarıya göre 1 gün olmuştur."Burada kamp yapalım."dedim.Herkes sırtında ki çantaları yere fırlattı.Çantamdan uyku tulumlarını çıkardım ve yere serdim.Hope "Ben üstümü değiştirsem iyi olur."dedi.Bir heykelin arkasına gitti.David'le Sofie tulumların üstüne oturmuş bir şeyler konuşuyorlardı.Çantamın içinden ambrosia çıkardım ve bir kaç yudum aldım.Tüm enerjimi kaybetmiştim resmen.Sonra Sofie'ye uzattım.Kısacası herkesin elinden geçti ve sonra bana geri döndü.O kadar yorgundum ki,tulumun içine girdim.Hope pijama giymişti.Ne kadar komiğime gitmiş olsada kendimi tuttum.Hope tulumunu yanıma çekti ve uzandı.David "İlk nöbeti ben tutarım."dedi.Sofie tulumunu diğer yanıma çekti.Hemen uyuyakaldım ve Tanrılara Şükürler olsun ki, kabus görmedim.Sabah David hepimizi uyandırdı. "Hadi,kalkın yola koyulsak iyi olur."dedi.Lanet olsun,nöbet tutmayı unutmuştuk.David sabaha kadar uyumamıştı."Özür dilerim,David.Neden uyandırmadın beni?"dedim.David pek umursamadı."Boşver uyumayı sevmem zaten,kitap okumak daha yararlı" dedi.Tulumları çantama yığdım.Hemen odadan çıktık ve yola devam ettik.Tünel gittikçe eskileşiyordu.David "Sanırım yaklaştık."dedi.Evet ileride bir ışık huzmesi vardı.Önümüze oldukça lüks bir kapı çıktı.Üstünde de Deadelus'un işareti vardı.Kalbim durma noktasına gelmişti.David kapının üstünde ki işareti itince kapı tıslayarak açıldı.Dikkatimi çeken ilk şey gün ışığı oldu.İçeriye gün ışığı giriyordu.Karşımızda kocaman bir pencere vardı.Zemin mermerdendi.Her yer çizimlerle doluydu.David "Di İmmorteles."diye bağırdı.Sofie çizimlere bakarak "Olağanüstü."dedi.Ben ve Hope ise pencerenin önüne gittik.Manzara nefes kesen türdendi.Bir dağın yamacından aşağıya bakıyor gibiydik."Acaba neresi burası?"dedi Hope.David pencerenin önüne geldi ve "Colorado Springs burası,vay canına !"dedi."Colarado Springs de ne?"dedim."Tanrıların Bahçesi."dedi David.Gerçekten olağanüstüydü.Tam o sırada merdivenler gıcırdamaya başladı.Birisi iniyor olmalıydı.Herkes nefesini tutmuş merdivene bakıyordu.Merdivende gri saçlı,yaşlı bir adam belirdi.Bu Deadelus olmalıydı ! Adam merdivenlerden indi ve hepimize tek tek baktı.Ağzımdan çıkan tek salakça şey "Selam."oldu.Ben ne kadar salaktım.Karşımda Deadelus vardı ve ben ona selam diyordum.Hope kıkırdadı.Deadelus "Kimsiniz?"dedi ters ters.Söze David girdi. "Melez kampından geldik."dedi.Deadelus "Hoşgeldiniz o zaman."dedi.David hepimizi tanıtmaya başladı.Tabi ilk kendinden başladı. "Ben David,Athena'nın oğluyum.Bu Sofie,Demeter'in Kızı.Bu Hope,Afrodit'in kızı.Ve bu da Hanna,Hera'nın kızı."dedi.En çok ilgiyi David görmüştü.Sonuçta Deadelus'la kardeş sayılırlardı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Hope Temple
Afrodit'in Çocuğu
Afrodit'in Çocuğu
Hope Temple


Mesaj Sayısı : 571
Kayıt tarihi : 20/04/11

Deadelus'un Atölyesi. Empty
MesajKonu: Geri: Deadelus'un Atölyesi.   Deadelus'un Atölyesi. Icon_minitimeC.tesi Nis. 30, 2011 8:04 pm

Odadaki o müthiş icatlara sonra bakacağıma dair kendime söz vererek cama gittim. Manzara öyle nefes kesiciydi ki. "Acaba neresi burası?" diye sordum. Dav "Colorado Springs burası,vay canına!" diye cevap verdi. Burayı uzun süre aklımdan çıkaramayacağımı biliyordum. Merdivenlerde ki sesleri duyunca manzara falan takmadan hemen merdivenlere baktım. Yaşlı, gözlüklü bir adam merdivenlerden indi ve şaşırarak bize baktı. İyi bir açıklama beklerken Oliv'in ağzından çıkan şey "Selam" olunca, gülmemek için kendimi zor tuttum. Başarılı olamadım ama. Deadelus "Kimsiniz?" diye sordu. Dav hepimizi teker teker tanıttı.

Deadelus gri saçlı, orta boylu, sevimli bir ihtiyardı. "Buraya neden geldiniz? Uzun süredir melezler için hiçbir şey yapmıyorum" dedi. Oliv "Sadece tanışmak için gelmiştik" dedi. Deadelus bize şaşırarak baktı. Herkesi tek tek inceledi. "Sen, Demeter Kızı buraya gelme nedenin nedir?" "Iı, aslında, şey. Gelmeyecektim aslında ama sabah kalktığımda gelmek istiyordum. Buradayım işte" "Peki sen Afrodit Kızı? Genelde Afrodit Kızları buraya gelmez. Labirentin pis, örümcek ağlı bir yer olduğunu düşünürler." "Zaten, öyle düşünüyorum. Ama kardeşlerimden biraz farklıyım. Buraya sadece merakımdan geldim" dedim kısaca. Kafasını sallamakla yetindi. "Hepiniz merak ettiğiniz için mi geldiniz çocuklar?" Oliv sanki bir büyünün etkisinden kalkmış gibi "Sizinle tanışmak istiyoruz, Deadelus." dedi. "O zaman hepinize bir fincan çay getireyim ben" dedi ve tekrar merdivenlerden çıktı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://scythee.tumblr.com
David Tyler
Athena'nın Çocuğu/Zeka ve Strateji Eğitmeni
Athena'nın Çocuğu/Zeka ve Strateji Eğitmeni
David Tyler


Mesaj Sayısı : 1997
Kayıt tarihi : 17/02/11

Deadelus'un Atölyesi. Empty
MesajKonu: Geri: Deadelus'un Atölyesi.   Deadelus'un Atölyesi. Icon_minitimeC.tesi Nis. 30, 2011 10:01 pm

Herkes ya meraktan ya da tanışmak için geldiğini söylüyor du ama benim ki basitti icatlarını merak ediyordum sadece bir kaç tanesini alabilmek için nelerimi vermezdim.Benim kardeşim sayılırdı deadelus ona nasıl davranıcağımı tam bilmiyordum çay katmaya gittiğinde bende icatlarına bakmaya devam ediyordum harika icatları vardı.Ve projeler o muhteşem çizimler sonsuza kadar burada kalabilirdim.Acaba bana bir şeyler verebilirmiydi.Sonra içeri elinde çaylarla gelmişti.Bu biraz tuhaftı ama neyse sandalyelere oturduk ve konuşmaya başladık.Çay bitince kızlar orada oturmaya başladı biz ikimizde icatlara bakıyorduk çizimlere.Bana bunların ne işe yaradığını gösteriyordu."Melez kampına nasıl geldin." "Hafıza kaybı geçirerek." dedim.İlk başta anlamamış gibiydi ama sonra anladı."İcatları nasıl buldun peki." diye sordu."Harika icatların var bir çoğunun ne işe yaradığını anladım ama bazılarını anlayamadım maalesef." dedim.O da bana icatları göstermeye başladı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Alicia Roxanne Wideen
Demeter'in Çocuğu/Kulübe Lideri
Demeter'in Çocuğu/Kulübe Lideri
Alicia Roxanne Wideen


Mesaj Sayısı : 590
Kayıt tarihi : 22/02/11

Deadelus'un Atölyesi. Empty
MesajKonu: Geri: Deadelus'un Atölyesi.   Deadelus'un Atölyesi. Icon_minitimePaz Mayıs 01, 2011 6:39 am

Deadelus'un Atölyesi'ni kolayca bulmuştuk. Aslında daha fazla zorlanacağımızı düşünüyordum. Fakat pek fazla canavarla karşılaşmadan buraya gelmiştik. Odada olağanüstü icatlar vardı. Bu icatlar hepimizin ilgisini çekmişti. Ancak bunlara en çok ilgi duyan besbelli David'di. Biz odayı incelerken Deadelus da David'e odadaki icatlarını anlatıyordu. David'in şu anki düşüncelerini çok iyi anlıyordum. Herhalde bu icatlardan birini Deadelus'tan alabilmek için fırsat kolluyordu. Ama Deadelus'un vereceğini hiç sanmıyordum. Ardından kızlarla konuşmaya başladım. ''Kızlar, buraya bu kadar kolay bir şekilde gelmemiz sizin de dikkatinizi çekmedi mi?'' dedim. Hanna ve Hope hala odanın büyüsüne kapılmış durumdaydılar. Hope: ''Efendim Sofie. Bir şey mi dedin?'' diyerek karşılık verdi. Hanna'da konuşmayı sonradan duymuştu bize döndü ve dinlemeye başladı. ''Deadelus'un Atölyesi'ni çok kolayca bulduk. Sadece bir canavarla savaşmak zorunda kaldık.'' dedim. ''Aman Sofie. Dert ettiğin şeye bak. Bulduk işte önemli olan bu. Hem sen icatlara baksana.'' dedi Hanna büyülenmiş gibi tekrar çevresine bakarak. Deadelus'un Atölyesi tabii ki benim de dikkatimi çekmişti. Buradaki icatların hepsi harikaydı. Ama yine de endişeleniyordum. Doğrusu birazdan kapıda canavarlar belirse hiç şaşırmazdım. O sırada David yanımıza geldi. Elinde bir harita vardı. ''Bana bunu Deadelus verdi. Ne işe yaradığını bilmiyorum. Benim çözmem gerekiyormuş.'' dedi. Hala gözleri haritaydı. Herhalde çözmeye çalışıyordu. O sırada Deadelus'ta yanımıza geldi. ''Evet, Athena oğlu. O haritanın gizemini sen çözmelisin. Ben söylersem hiçbir anlamı kalmaz.'' dedi ve yanımıza oturdu. Tam da o anda odanın kapısı açıldı. Karşımızda canavarlar duruyordu. Hislerim beni yine yanıltmamıştı. İşte başımız dertteydi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Hanna Olıvıa Temple
Hera'nın (manevi) Çocuğu
Hera'nın (manevi) Çocuğu



Mesaj Sayısı : 988
Kayıt tarihi : 11/02/11

Deadelus'un Atölyesi. Empty
MesajKonu: Geri: Deadelus'un Atölyesi.   Deadelus'un Atölyesi. Icon_minitimePaz Mayıs 01, 2011 3:55 pm

Kapıda canavarlar belirdi.Hope çığlığı bastı.Kılıcımı çektim ve Deadelus'a döndüm."Bunları sen mi çağırdın?"dedim bağırarak.Deadelus hiç bir şey demeden ortadan kayboldu."Bu adam tam bir gerizekalı."diye bağırdım.Kapıda bir minator,bir de kiklopa benzeyen bir şey vardı.David ve Sofie'de kılıcını çekmişti.Hope ise yıldızlarını hazırlıyordu.Minator bize doğru koşmaya başladı.Direk saldırıya geçtim.Kılıcımı bacağına sapladım.David ve Sofie'nin arkadan saldırdığını gördüm.Hope ise yıldızlarını fırlatıyordu.Ama bu minator baya büyüktü.Minatoru sinirlendirmiş olmalıydık ki David ve Sofie'nin üstüne atıldı.Hemen yana yuvarlandılar.Bende bu fırsatla minatorun sırtına tırmandım ve kılıcı sırtına sapladım.Minator toza dönüştü.Ben ise yere düştüm."Kahretsin." dedim.Kapıda ki kiklop saldırıya geçti.David kılcını kiklopun karnına sapladı.Ve kiklopta yok oldu."Şimdi ne yapacağız?"dedim.David "Yapacak tek bir şey var.Kampa geri döneceğiz."dedi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Hope Temple
Afrodit'in Çocuğu
Afrodit'in Çocuğu
Hope Temple


Mesaj Sayısı : 571
Kayıt tarihi : 20/04/11

Deadelus'un Atölyesi. Empty
MesajKonu: Geri: Deadelus'un Atölyesi.   Deadelus'un Atölyesi. Icon_minitimeSalı Mayıs 03, 2011 6:23 am

"Yapacak tek bir şey var.Kampa geri döneceğiz." dedi Dave. "Ne yani, ben bütün o örümcek ağlarına, yer yataklarına, 3 canavar öldürmek ve korkak bir mucitle çay içmek için mi geldim?" diye sordum somurtarak. Herkes bana boş boş bakmakla yetindi. "Çok hoş" dedim burnumdan soluyarak. "Hadi çocuklar, çıkalım buradan" dedi Oliv ve kapıya yöneldi. "Tamam, sanırım biraz daha kalacağız" dedim kapıdaki iskeletleri görünce. Hepsinin elinde kılıçlar vardı ve korkunçtular. Hemen herkes harekete geçti, ben de kılıcımı çekmeden önce yıldızlarımı fırlattım. Zaten ölü birini öldürmek (kemiklerini darmadağın etmek) gerçekten garip bir his, yaşamayın derim. Kendimi öldürmeye öyle bir kaptırmıştım ki, bizimkilere ne yapıyorlar diye bakamadım. Sayıca fazlaydılar ama o kadar güçlü canavarlardan sonra bana çocuk oyuncağı gibi geliyorlardı. Etrafıma şöyle bir göz gezdirip rahat bir nefes aldım. Hepsi ölmüştü. "Daha başka bir şeyler çıkmadan buradan gitsek iyi olacak" dedi Dave, biz de hak verdik.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://scythee.tumblr.com
David Tyler
Athena'nın Çocuğu/Zeka ve Strateji Eğitmeni
Athena'nın Çocuğu/Zeka ve Strateji Eğitmeni
David Tyler


Mesaj Sayısı : 1997
Kayıt tarihi : 17/02/11

Deadelus'un Atölyesi. Empty
MesajKonu: Geri: Deadelus'un Atölyesi.   Deadelus'un Atölyesi. Icon_minitimeSalı Mayıs 03, 2011 6:31 am

O iskeletler önümüze çıktığında ne yapıcağımızı şaşırdık.Kalkanım açıktı ve haritamda o elimdeydi.Çantaya koyucak zaman yoktu.O yüzden o şekilde saldırdım iskeletlere.savaşırken birinin kaçtığını gördüm hançer fırlattım ama yetişemedim.Sonra hepsi yok oldu bu çok kolay olmuştu ben daha zorlusunu bekliyordum.Sonra şöyle dedim."Daha başka bir şeyler çıkmadan buradan gitsek iyi olacak" dedim.Ama sonra bir şey fark ettim.Harita yoktu elimde savaş sırasında o iskelet çalmış ve kaçmış olmalıydı.Neden böyle olmuştu anlamadım bu harita neden bu kadar önemliydiki."Çocuklar haritam yok" dedim.Oliv "Önemlimiydi." "Bilmiyorum ama deadelus verdiyse ve o iskelet başka bir şey yerine bunun peşindeyse evet önemli." dedim.kabul ettiler ve o iskeletin olduğu yere gittik çabucak çünkü kapı değişiyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Alicia Roxanne Wideen
Demeter'in Çocuğu/Kulübe Lideri
Demeter'in Çocuğu/Kulübe Lideri
Alicia Roxanne Wideen


Mesaj Sayısı : 590
Kayıt tarihi : 22/02/11

Deadelus'un Atölyesi. Empty
MesajKonu: Geri: Deadelus'un Atölyesi.   Deadelus'un Atölyesi. Icon_minitimePerş. Mayıs 05, 2011 2:35 am

Minatorlarla ve kikloplarla savaşmamızın ardından iskeletlerle de savaşmak bizi iyice yormuştu. Kılıç savurmaktan kolum ağırır hale gelmişti. Diğerlerinin de benden farksız olmadığını fark ettim. Her şeyden önemlisi de Deadelus ne kadar korkak biriydi. Bizi öylece bırakıp gitmişti. Bir de malum harita vardı. Bu haritanın ne işe yaradığını cidden merak ediyordum. Çünkü iskeletler bizle sadece savaşmışlardı. Yani amaçları bizi öldürmek değil, haritayı almaktı. Bunu daha yeni yeni anlıyorduk. Ardından hızla Deadelus'un Atölyesinden çıktık.
Labirent sürekli değişiyordu, bunu biz de fark ediyorduk. Ne yapacaktık şimdi!? O iskeletleri nerede, nasıl bulacaktık acaba? Bulamayacağımıza emin gibiydim. ''David bu harita bu kadar çok önemli miydi?'' diyerek Hanna'nın sorusunu tekrarladım. David daha bir düşünceliydi. ''Bilmiyorum, yani haritayı çözmüş değilim. Fakat bu haritayı bana Deadelus verdiğine göre çok önemli olmalı. Hemen o iskeletleri bulmalıyız.'' dedi. Yavaş yavaş sinirlendiğini görebiliyordum. Yorgunluk hissiyle zor yürürken, ne kadar zaman geçtiğini fark etmemiştim. Yine tünellerin olduğu bir yere gelmiştik. Bu sefer hiçbirimizin ileri süreceği bir düşünce yoktu. Çünkü hepimiz çok yorulmuştuk. David'i saymıyordum. Hala dinçti ve her yana hareket ediyordu. Bize dönerek: ''Sizce hangi tünel?'' dedi. Hiçbirimizden ses çıkmıyordu. Sonunda Hope öne atıldı. ''Dave sen karar ver. Hepimiz çok yorulduk, ileri atabileceğimiz hiçbir görüş yok.'' Bende Hope'u desteklercesine: ''Bencede David, her zaman doğru tüneli seçiyorsun.'' dedim. Daivd'in ''Peki o zaman, hadi şu tünele girelim.'' demesiyle birlikte ilk tünele girdik. Fazla eski bir tünel gibi durmuyordu ve tünelin ileri bölümlerinden sesler geliyordu. İskelet seslerine benziyordu. Sanırım doğru tüneldeydik. Yavaş yavaş ilerilere doğru yürümeye başladık. Yürürken ses çıkarmamaya özellikle dikkat ediyorduk.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Hanna Olıvıa Temple
Hera'nın (manevi) Çocuğu
Hera'nın (manevi) Çocuğu



Mesaj Sayısı : 988
Kayıt tarihi : 11/02/11

Deadelus'un Atölyesi. Empty
MesajKonu: Geri: Deadelus'un Atölyesi.   Deadelus'un Atölyesi. Icon_minitimePerş. Mayıs 05, 2011 3:04 am

Bütün vücudum uyuşmuş gibiydi.Canavarlarla savaşmış,işe yaramaz bir mimar tarafından kandırılmış ve David'ın haritasını çalan iskeleti aramaya koyulmuştuk.Açlıktan ölmek üzereydim.Bacaklarım tutmuyordu.Hope,Sofie ve David'da benim gibiydi.Aralarında bir şeyler konuşuyorlardı ama başımın ağrısından onları dinleyemiyordum.David bizi bir tünele soktu.Harita umurumda bile değildi."Hey,çok yoruldum."dedim nefes nefese.David hışımla arkasına döndü."Hepimiz yorulduk Hanna!"dedi bağırarak.Çantamın ön gözünden bisküvi çıkardım ve yemeye başladım.Tünel lağım gibi kokuyordu.Ve ileriden tuhaf tıslama sesleri geliyordu.Hope "Bu sesler çok ürkütücü."dedi.Tünel darlaşmaya başladı.Sofie "Sanırım yeni bir oda."dedi.Tünel her daralmaya başladığında karşımıza bir oda çıkıyordu.Sofie doğru söylüyordu.Karşımıza önceki gördüğümüz odalardan kat kat daha büyük bir oda çıktı.Bu oda Brooklyn'deki Roma sanat galerisinden bile büyüktü.Ama asıl garip olan,tam karşımızda duran 20-30 kadar iskeletti.Bizi görünce tısladılar.Ellerinde kemiğe benzer kılıçlar vardı. "Off be."dedim.Death'i cebimden çıkardım ve saldırıya geçtim.Hope'un yıldızları tükenmiş olmalıydı ki kınından kılıcını çekti.Tek tek buharlaştılar.Çıkardıkları sesler ürkütücüydü.İşte tam o sırada,odanın sonunda ki ,masanın üstünde ki haritayı gördüm.Diğerleri iskeletlerle uğraşırken bende masaya doğru koşmaya başladım.Haritanın neden bu kadar önemli olduğunu anlayamamıştım.Tek yapmamız gereken onu alıp buradan çıkmamızdı.Masadan haritayı aldım.David,Sofie ve Hope'un bana doğru gelmekte olduğunu gördüm.David sevinmiş gibiydi. "Süpersin Han,dile benden ne dilersen."dedi sırıtarak."Senden tek istediğim bana bir daha sakın bağırma Dave !"dedim.Sofie ve Hope kıkırdadılar.David kafasını salladı ve haritaya bakmaya başladı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Hope Temple
Afrodit'in Çocuğu
Afrodit'in Çocuğu
Hope Temple


Mesaj Sayısı : 571
Kayıt tarihi : 20/04/11

Deadelus'un Atölyesi. Empty
MesajKonu: Geri: Deadelus'un Atölyesi.   Deadelus'un Atölyesi. Icon_minitimePerş. Mayıs 05, 2011 5:11 am

Haritayı bulduğumuza çok seviniyordum. Halbuki ne işe yaradığını bile bilmiyordum. Sanki bu pis kokulu yerden kurtuluşumuzu sağlayacakmış gibi geliyordu. Bu da içimi huzurla dolduruyordu. Tabii içime çektiğim koku huzur falan bırakmıyordu. Bir yandan haritayı incelerken bir yandan da söylendim. "Liderim sözünü dinleyip her zaman yanımda parfüm taşımalıyım! Şimdi kusacağım" dedim suratımı buruşturarak.
Harita kağıttan yapılmaydı. Detaylı bir dünya haritasıydı ama yunan mitolojisindeki önemli yerler büyük büyük gösterilmişti. Yetimhanemin olduğu yere parmağımla dokunmamla beraber haritadaki görüntü değişti. Bir anda 3 boyutlu oldu ve sadece Manhattan'ı göstermeye başladı. "Aman Tanrım!" dedi Oliv. "Bu müthiş bir şey!" dedim. Dave yavaşça bir sokağa dokundu. Bu sefer çok daha detaylı gösterdi, 3 boyutlu olarak Manhattan'da bir sokağı izliyorduk. İnsanlar, arabalar. Sanki bir kameradan çekiliyormuş gibi. "Dave çok şanslısın! Böyle bir şeye sahip olmak olağanüstü!" dedim. Gülümsüyordu, haritasına bakıyordu. "Buradan çıkışımızın anahtarı olabilir" dedi. Labirenti buldu, içine girdi ve bizi buldu. Minyon hallerimizin üstten görüşünü görmek, garip bir his. "Aman Tanrım, saçım ne zamandan beri bu halde?" dedim dehşete düşerek. Artık çıkış yolunu görebiliyorduk. Hatta labirentin nasıl değişebildiğini de. Labirentin tünellerini hayranlıkla izlemeye koyuldum.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://scythee.tumblr.com
David Tyler
Athena'nın Çocuğu/Zeka ve Strateji Eğitmeni
Athena'nın Çocuğu/Zeka ve Strateji Eğitmeni
David Tyler


Mesaj Sayısı : 1997
Kayıt tarihi : 17/02/11

Deadelus'un Atölyesi. Empty
MesajKonu: Geri: Deadelus'un Atölyesi.   Deadelus'un Atölyesi. Icon_minitimeCuma Mayıs 06, 2011 8:34 am

Bu harita harika bir şeydi ama şu an problemimiz bu değildi.Sorunumuz labirentten çıkmaktı.Hemen labirente getirdim.Labirent olduğu gibi gözüküyordu.Ve birden harita ben dokunmadığım halde değişmeye başladı sonradan anlayabildim sorun harita da değildi labirent değişti.Hope saçıyla ilgili bir şeyler zırvaladı.Ama dinlemiyordum haritaya hayranlıkla bakıyordum ama hayranlığım fazla uzun sürmedi biraz ilerimizde furialar vardı.Oralardan geçersek yolumuz uzayabilirdi.Bu yüzden haritayı büyülttüm artık kırmızı bir nokta olarak görünüyorduk.İlerlemeye başladık.Furiaların olmadığı yönden gidiyorduk.Ve birden bir hareketlenme daha olmuştu bunlar furialardı.Ve bizden çok hızlıydılar.Ne yapıcaktık böyle anlayamamıştım.Ve furialar geldi.Burda en az 15 tane furia vardı ve çok tehlikeli gözüküyordu hepsini birden öldürmemize imkan yoktu.Ama genede saldırıya geçtik.En kötü durumda olanımız hope'tu çünkü yıldızları yoktu o yüzden silah kullanıyordu.Hanna bir ara"Annemi çağırabilirim isterseniz." dedi."Hanna alınma ama şu an bir tanrıça durumumuzu daha kötü hale getirebilir.".Haritayı yere koymuştum.Arada oraya bakıyordum ve bir şey fark ettim harita değişmeye başlamıştı.Bu demek oluyorduki labirent değişicekti."Çocuklar geriye ilerleyin bir fikrim var." dedim.Dediğimi yaptılar ve geri gittik düşündüğüm şey olmuştu.Labirent değişti ve furiaların olduğu yerde şu anda bir duvar vardı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Alicia Roxanne Wideen
Demeter'in Çocuğu/Kulübe Lideri
Demeter'in Çocuğu/Kulübe Lideri
Alicia Roxanne Wideen


Mesaj Sayısı : 590
Kayıt tarihi : 22/02/11

Deadelus'un Atölyesi. Empty
MesajKonu: Geri: Deadelus'un Atölyesi.   Deadelus'un Atölyesi. Icon_minitimePtsi Mayıs 09, 2011 12:58 am

Haritayı almış, Furiaları atlatmıştık. Zar zor da olsa şimdilik güvende sayılırdık. Öncelikli ve tek hedefimiz kampa ulaşmaktı. Tabii ne zaman ya da nasıl ulaşırsak. Ancak Deadelus'un verdiği şu harita kampa ulaşmamızın bir sırrı olabilirdi. ''Kampa nasıl gitmeyi düşünüyoruz acaba?'' diyerek David'e, Hope'a ve Hanna'ya bir bakış attım. David hemen cevap verdi. ''Her şey bu haritada. Tahminlerime göre de kampa ulaşmamızı bu harita sağlayacak.'' dedi. Hemen sonra Hope: ''Buradan çabuk çıksak iyi olacak. Daha fazla dayanamayacağım.'' demesiyle birlikte yürümeye başladı. Hadi dercesine de bize bakıyordu. Hemen sonra Hanna konuşmaya başladı. ''Bende çok yoruldum, hemen buradan çıkmalıyız.''
Hızlıca yürümeye başladık. David önüne bakmadan yürüyordu ve gözleri haritadan ayrılmıyordu. Bazı dönemeçlere geldiğimizde de: ''Şu taraftan gitmeliyiz.'' vb. sözler söyleyerek yolu bulmaya çalışıyordu. O sırada çok farklı tünellerden ve odalardan geçiyorduk. Sanırım kampa gitmek için doğru yoldaydık, en azından bu bizi sevindiriyordu. Yavaş yavaş ilerlemekteydik. Cidden bu labirent yolculuğu beni fazlasıyla yormuştu. Yürümeye devam ettiğimiz sırada ileriden sesler duymaya başladık. Hemen yanıma dönüp: ''Sanırım ileride bizi bir canavar bekliyor.'' dedim umutsuz bir halde. Hepsi onaylarcasına bana bakıyorlardı. Adımlarımızı hızlandırarak ileriye doğru yürümeye başladık. Tam bir köşeyi dönerken karşımıza bir canavar çıktı. Fazla büyük bir şey değildi. Zaten hepimizin elinde kılıçları duruyordu, canavara aniden saldırdık. Canavar bu ani saldırıyı beklemediği için daha bir şey yapamadan buharlaştı. Aslında pek halimiz kalmamıştı ama dördümüz birden saldırdığı için canavarı kolaylıkla buharlaştırmıştık. Tekrar yolumuza devam ederken David konuşmaya başladı: ''Bu harita bizi gerçekten Melez Kampı’na ulaştıracak.''
Dönemeçlere geldikçe David bize yön veriyordu. Uzun süre yürümüş, yorulmuştuk ve halan Melez Kampından eser yoktu. Ardından bir köşeyi daha döndük. İlerlediğimiz sıralarda, hepimizin hisleri artık kampa ulaştığımız yönündeydi. Bulunduğumuz noktanın hemen yukarısında küçük bir açıklık vardı ve içeriye ışık sızıyordu. Birbirimize bakmamızın ardından, sırayla yukarı doğru çıktık. Biraz zor olsada boşluktan çıktığımızda artık dışarıdaydık. Açık hava, özgürlük... Temiz havayı içime çekiyordum. Yorgunluğumdan eser kalmamıştı. Hope hemen konuşmaya başladı. ''Sonunda o iğrenç yerden kurtulduk. Hemen kulübelerimize gitmeliyiz bu halde beş dakika daha duramam.'' derken bir yandan üstüne başına bakıyordu. Ardından ben konuşmaya başladım. ''Acaba biz gideli kaç gün oldu? Kesinlikle herkes bizi çok merak etti. Hemen kulübelerimize dönsek iyi olacak.'' dememin ardından hepimiz kulübelerimize doğru yürümeye başladık.
-Rp Bitmiştir-
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Deadelus'un Atölyesi.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» S'in Çalışma Atölyesi
» Camillia Atölyesi ^^
» Mine, Melis ve Ege'nin Atölyesi

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Kamp Dışı :: Labirent-
Buraya geçin: