Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Rüzgarla Dans

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Drake Tyrell Stanislaus
Zeus'un Çocuğu
Zeus'un Çocuğu
Drake Tyrell Stanislaus


Mesaj Sayısı : 1178
Kayıt tarihi : 15/04/11

Rüzgarla Dans Empty
MesajKonu: Rüzgarla Dans   Rüzgarla Dans Icon_minitimePaz Nis. 24, 2011 4:29 am

6- Kamptan kaçıp New York'taki evine gideceksin.
Mekan: New York
Katılacaklar: Sen. (isteğe bağlı: pegasusun veya bir arkadaşın.)



Melez Kampı'nda artık bir dakika daha duramayacağına karar verip kulübesinden çıkmış ve kendini Pegasus Ahırları'nda bulmuştu. Uysal ve kendi halindeki uçan atları ziyaret etmek gibi bir amacı yoktu; O yalnızca Procella'yı ahırlardan alıp, gidecekti. Procella, Roma Kampı'ndan babası tarafından kendisi için özel olarak getirilmiş bir pegasustu ve Drake dışında kimse ile geçinemiyordu. Aslında, o kadar asabiydi ki ahırdaki diğer pegasusları bile hayatlarından bezdiriyordu. Eğer Drake birkaç gün boyunca ziyaretine gitmeyip onu ilgisiz bırakırsa, büyük ihtimalle ahırı yağmalar ve kamptan çekip giderdi. Korkunç derecede öfkeli olması, onun tek ve en belirgin özelliği değildi. İsmi, kasırga anlamına geliyordu ve 'kasırga' olmasının nedeni çok öfkeli bir at olması değil, çok hızlı uçabilmesiydi. Drake onunla ilk karşılaştığı zaman pegasusunun ne kadar hızlı uçtuğunu bilmiyordu fakat onu sahiplendiğinin ertesi günü, Procella'nın havada tam bir kasırgaya dönüştüğünü görmüştü. Pegasusu, bunun için özel eğitim almış olmasının yanı sıra doğuştan gelen birtakım yetilere de sahipti ve hız konusunda yenilmezdi. Elbette çok iyi bir uçucu olduğu için ahırda fazla zaman geçirmek yerine, hep uçmak, gökyüzünde olmak istiyordu fakat kampta pegasusların başı boş şekilde dolaşmaları yasaktı. Drake pegasusunu elinden geldiğince sık ziyaret ediyor ve ona uçma imkanı tanıyordu. Böylece karşılıklı olarak birbirlerinin hem sevgisini, hem de saygısını kazanmışlardı. Gerçekten de aralarında asla sarsılmayacak bir bağ kurulmuştu ve bu o kadar kısa zamanda olmuştu ki, şimdiki durumları Drake'i resmen hayrete düşürüyordu. Ahırlardan içeri girip onu görünce mutlulukla kişneyen pegasusuna, yanında getirdiği küp şekerlerden yedirdi. Sonra da iplerini çözerek onu ahırın dışına çıkardı. Pegasusunun yere eğilmesini fırsat bilerek sırtına atladı ve kulağına doğru "Gidiyoruz dostum!" diye seslendi.

Procella sahibinden aldığı talimat üzerine koşmaya başladı ve yeterli hıza ulaştıktan sonra, yükselişe geçti. Melez Kampı'nın üzerinde mutlulukla birkaç tur atmasının ardından, yola koyuldular. Havada aşırı derecede hızlı bir şekilde süzülürlerken, Drake'in içinden mutlulukla çığlık atmak geliyordu fakat kendini tuttu. Pegasusunun, dünya üzerindeki herkesten ve her şeyden hızlı olmadığını biliyordu ama kendi türündeki pegasusların tümünden daha hızlı olduğu da bir gerçekti. Aklına, onun Procella'dan hızlı olup olmadığı geldi ve suratına yerleşen kurnaz gülümseme eşliğinde "Dostum, bakalım gerçekten de düşündüğüm kadar hızlı mısın?" diye sordu. Etraflarındaki hava akımını güçlerini kullanarak kontrol altına aldıktan sonra, son süratle giden pegasusunun üstünde ayağa kalktı ve öne doğru birkaç adım attıktan sonra, havaya fırladı. Procella hızını hiç düşürmeden uçmaya devam ederken Drake yeryüzüne doğru düşüşe geçmişti. Bir süre doruklarında yaşadığı adrenalinin tadını çıkarmak için düşüş hissini yaşamayı sürdürdükten sonra toparlanarak kollarını iki yana açtı ve kartala dönüştüğünü düşledi. Bu, onun yeni keşfettiği özel gücüydü. Vücudu sihirli bir şekilde ona itaat etti ve ellerinin kanatlara dönüştüğünü, küçüldüğünü, ağzının yerini bir gaganın aldığını hissetti. Kuş olmanın hafif, rahatlatıcı ve o bilindik hissiyle sarmalandıktan sonra bir kartalın ağzından mutluluk nidası attı ve sonra, aralarındaki farkı epeyce açmış olan Procella'nın peşine düştü. Kanatlarını bir kez çırptıktan sonra iki yana doğru yapabildiği en iyi şekilde açıyor, rüzgarın onu sürüklemesine izin veriyor ve sonra dengesini kaybedecek gibi olduğunda kanatlarını tekrar güçlüce çırpıyordu. Havada süzülen kartal aynı zamanda Jüpiter'in de oğlu olduğu için hiç zorlanmadan gökyüzünde hızlı bir şekilde uçabiliyordu. Drake o anda kendini, tüm kuşların ve hatta hemcinsi olan kartalların kralı gibi hissediyordu. Böyle hissetmekte de haklıydı; O kuşların en hızlısı, kartalların en irisiydi. Hızlı uçuşunu bir süre daha sürdürdü ve en sonunda Procella'ya yetişmeyi başardı. Kartalların bilindik, çığlık benzeri seslerini çıkararak ona, tam arkasında olduğunu söylemeye çalıştı. Kartalken, diğer kuşları tam olarak anlayamasa da demeye çalıştıkları şeyi bir şekilde hissedebiliyordu fakat pegasuslarla iletişimi yine insan halinde olduğundan farksızdı. Procella onu anlamışçasına ayaklarını dört nala koşturmaya, kanatlarını daha hızlı çırpmaya başladı. Uçarken neden bir taraftan da dört nala koştuğunu bir türlü anlamıyordu ama bunu sorduğu bir Poseidon çocuğu, Drake'e yürürken neden kollarını salladığını sorduğunda, işin mantığını anlamıştı. Kartal, siyah gövdesinin aksine beyaz tüylerle kaplı olan kafasını öne doğru eğerek, pegasusun altına doğru alçaldı. Onun toynaklarına çarpmamak için derhal tekrar yükselişe geçti ve kendini Procella'nın önünde buldu.

Kızgın pegasus kartal halindeki sahibini geçmek için hızını iyice arttırdığında, Drake artık ona yetişmekte zorlandığını fark etti. Pegasusunun etrafında daireler çizerek, ona biraz yavaşlamasını işaret etti. Mesajı almış olan Procella hızını öncekine oranla biraz azalttı. Drake minnettar bir şekilde havada süzülmekte olan pegasusun üstüne kondu ve tekrar insan haline dönüştü. Derin bir nefes aldıktan sonra Procella'nın yelesine tutundu ve "Bu kadar yarış yeter, değil mi oğlum?" diye sordu. Pegasusu memnuniyetle kişnedi. Birlikte uçarlarken, Empire State Binası'nı geride bırakmış olduklarını görebiliyordu. Bu, üvey annesiyle eskiden yaşadıkları evin çok yakınında oldukları anlamına geliyordu. Pegasusundan inişe geçmesini istedi ve birlikte New York'un dar sokaklarının birine ayak bastılar. Hemen pegasusunun sırtından atlayan Drake, ona burada beklemesini söyledi ve caddelerin arasında koşmaya başladı. Bir an önce eskiden yuvası olarak gördüğü evi görmek istiyordu. Ona saatler sürmüş gibi gelen bir koşuşun ardından, eski evine ulaştı. Nefes nefese kalmış olduğu için hafif eğilerek ellerini dizlerine dayadı ve soluklandı. Biraz toparladıktan sonra, başını kaldırarak eve baktı. O an içinde özlem fırtınaları koptu. Melez olduğunu ve annesinin gerçek annesi olduğunu öğrenmemiş olmayı, bu evde onunla yaşamaya devam etmeyi diledi ama dileği gerçekleşmedi. Zamanda ve mekanda hiçbir değişiklik olmadı. Drake evin kapısına yaklaştı ve kapıyı çalmak için elini yumruk şekline getirdi. Fakat... Ne kadar çabalamış olursa olsun, o kapıyı çalamadı. Geri geri birkaç adım attıktan sonra evini bir süre daha izledi. Üvey annesi büyük ihtimalle şu anda televizyon seyrediyordu. Belki de Drake'in onu özlediği gibi o da Drake'i özlemişti... Buna daha fazla dayanamayacağına karar vererek geldiği tarafa doğru koşmaya başladı. Bu sefer çok daha hızlı koşuyordu. Yaşlarla dolmuş gözlerinden kurtulmak istiyormuşçasına, git gide daha fazla hızlanıyordu. En sonunda havaya doğru yükseldi ve tekrar kartala dönüştü. Uçarak Procella'nın yanına gidecek, onu da peşine taktığı gibi Melez Kampı'na dönecekti. Henüz kabullenememiş olsa da onun yeni evi orasıydı ve artık başka bir yerde tutunamazdı. Kartal olmuştu şimdi, aklındaki uçsuz bucaksız düşüncelerden ancak bir kartal halindeyken kurtulabiliyordu. Kartalken, normaldeki halinden çok daha hafif olduğunu hissediyordu. Kartalken, birbirinden tatsız düşünceler beynini kemirip durmuyordu. Uçuyordu, gökyüzünün kralı olmanın ve tasasızlığın tadını çıkarmak için, elinden geldiğince hızlı bir şekilde uçuyordu.




Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Rüzgarla Dans
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Wohoo! Dans, dans, dans...

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Kamp Dışı :: New York-
Buraya geçin: