Sıcak bir gündü.Ben sıkıntıdan ve açlıktan patlamak üzereydim.Aklıma ilginç ve tehlikeli bir fikir gelmişti.Tarlalara gidecektim.Tabii orada Tanrı Dionysos tarafından avlanırsam pek hoş olmayacaktı.Yürürken düşünürüm ve belki de vazgeçip kulübeme dönebilirim dedim kendi kendime.Tabii tamamen kendi kendime uydurulmuş bir bahaneydi bu.Tarlalara doğlu yürümeye başladım.Kampımızın geçim kaynağı olan tarlalara.Dibine geldiğimde tam vazgeçmek üzereydim ki tarlalardan bana doğru gelen bir hava dalgası beni alıp götürdü.O dalganın içindeki türlü türlü meyvelerin kokusunu alabiliyordum.Karnım guruldamaya,ağzım sulanmaya ve başım dönmeye başlamıştı.Kendime gelmem 20 saniye sürdü.Ve son kararım biraz meyva can öldürmez-di.Yaklaşık 10 sn sonra tarlaların içindeydim.Görüntü beni benden almıştı.Yerlerde çilekler vardı.Az ilerde elma ve armut ağaçlarını görebiliyordum.Onların arkasındaysa üzüm bağları...Kendimi tutamadım ve armut ağaçlarından birine doğru koştum.En bol armutlu olanı seçtim ve tırmanmaya başladım.Gözüme armutlardan birini kestirmiştim.Tam ona doğru uzanıyordum ki bir ses duydum ''Aaaah...Bu koku...Tarlalarım...''.Olduğum yerde donakaldım.Tanrı Dionysos'tu bu elbette.Donakaldığım pozisyon da hiç hoş ve rahat değildi açıkçası.Elim armudun üstünde,bir ayağım diğer ayağımın durduğu dalın yaklaşık 30 cm üstündeki daldaydı.Hareket etmemeye,nefesimi bile yavaşça almaya çalışıyordum.Başımı yukarı kaldırmıştım.Dua ediyordum...Ama kime?Beni yakalayacak olan zaten bir Tanrıydı- derken aşağıdan gelen bir ses duydum.''Evet...Orada öylece durman hiç akıl karı değil.Boynun falan tutulabilir.Ve bir dahaki sefere -eğer yeniden cesaret edebilirsen tabii- saklanmak için daha yaratıcı bir yer bul lütfen.Gerçi tarlalarda hangi deliğe girsen yakalarım.Tanrı Dionysos'um ben.5 metrekarelik bahçeye sahip bir bahçivan değil!''.Evet doğru bildiniz.Bir armut ağacının tepesinde çok rahatsız bir pozisyonda -anlaşılan Tanrı Dionysos da bunu farketmişti- başım yukarıda Tanrı Dionysos'tan çok fena azar işitiyordum.Aşağı indim ve koşmaya başladım.Tamam...Bu yaptığım saçmaydı ama biraz gülünç duruma düşmüştüm.Arkamdan Tanrı Dionysos'un ''Melezler...'' dediğini duyabiliyordum.Kendi kendime bundan hiç kimseye bahsetmemeye karar verdim...