Leeroy Gresean

Tabanca kullanmayı nerede öğreneceğimi düşünürken aklıma ok atma sınıfı geldi. İkisi birbirinden pek farklı değildi zaten. Belki bana yardımcı olabilirlerdi. İçeri girdim ve beklemeye başladım..

Sabahın erken saatleriydi. Yani çok da erken değildi ama nedense benim çok uykum vardı. Ancak bugün dersliklere gidiğ öğrencilere ders vermem gerekiyordu. Oraya uzun zamandır uğrayamamıştım. Bunun için aceleyle yürümeye başladım. Güneş tam tepedeydi ve moralimi çok yükseltiyordu. Babamda olmasaydı ben bu tempoya katlanamazdım. Dersliklere vardım ve doğruca ok atma teknikleri sınıfına girdim. İçeride bir melez vardı. Beni görünce ayağa kalktı. Ben onun yanına gidip "Selam ben Tiff, yardımcı eğitmenim." dedim. Melez, "Merhaba, bende Lee. Tabanca dersi almak istiyorum." dedi. Gülümsedim ve "Tamam, hemen başlayalım mı?" diye sordum. Lee onaylayınca onu tabancaların bulunduğu yere götürdüm. Burada bir sürü silah vardı.

Birsürü silah mı? Yok yok teşekkürler ben kendi Baretta'mı seviyordum. Ona kendi silahım olduğunu söylediğimde:
Güzel, bu işimizi kolaylaştırır ki silah seçme derdinden kurtuluruz. Gel bakalım.Dedi ve beni poligona doğru sürükleyip temel hareketleri göstermeye başladı. Çocuk gibi de bir koruma gözlüğü ve kulaklık takmıştım..Utanç verici!

Lee'nin kendi silahı olması işimi bayağı kolaylaştırdı. Bir sürü silah arasından birini seçmek zorunda kalmamıştık. Doğruca poligona gittik. İlk başta güvenliği elden bırakmayarak Lee'ye koruma gözlüğü ve kulaklık verdim. Bu zorunluydu. Ben burada ders verdiğim için güvenliği en üst seviyede tutmam gerekiyordu. Lee istemeyerekte olsa verdiklerimi aldı ve taktı. Sonra dersimize başladık. Ona ilk başta silahı nasıl tutulacağını gösterdim. Lee buraları atlamak istiyordu ama atlamamız gerekiyordu. Çünkü bir yerdeki hatası her şeyi mahvedebilirdi.

15 atışın 12 si karavana sıkmıştım. Daha önce bu tabancayla savaşmıştım ama burada yapamıyordum.
''Tekrar yap'' dedi ve güven verircesine gülümsedi.
Durdum..Ben canavarlarla savaşırken bu salakça gözlük ve kask takmış mıydım?
''Fazla resmii oldu bu ha? Hadi ortamı biraz neşelendirelim''
Diyerek her türlü korumayı çıkardım.Hocam ''Lee sen ne yapıyorsun?' demesine fırsat vermeden sıkmaya başladım. 15'te 14'ü hedefin gövdesini buldu, bir tanesi ise sağ koluna isabet etti.
''Bu oldukça iyi Lee, ama bunu sokaktan geçenlerde yapar'' diyerek sinsice güldü. İçimden bir ses bir sonraki dersimin ''bayağı'' zor olacağını söylüyordu...

Lee korumaları çıkartınca olduğu yerden ateş etmesi çok başarılı oldu. Kurşunların çoğu tam isabet etmişti. Ancak bu çok basit bir aşamaydı. Aşamaları biraz zorlaştırsak iyi olurdu. Duvarda duran bir tuşa bastım ve hedef bayağı uzaklaştı. Böylesi daha iyiydi. Uzaktan da süper atışlar yapmalıydı. Zira saldıracağı kişi yakında olmayabilirdi. Lee hedefe baktıktan sonra güldü. Ona birkaç şarjör verdim. Lee bir şarjörü aldı ve tabancasına taktı. Bende bu sırada Lee’ye korumaları takmasını söyledim. Ancak Lee bana bakıp güldükten sonra atışlarına başladı.

Poligonda ilahi bronz veya benzeri ilahi metaryellerde kurşun kullanmama izin vermediklerinden kolyemi çıkarttım Buda tabancamı normal bir tabanca yaptı.Verdiği şarjörü taktım ve nişan aldım.Tiffany'nin bana baktığını ve güldüğünü gördüm,bu düzeyi geçemeyeceğimi düşündüğünü biliyordum.Ama konsantre olmalıydım.Bir anda bir boğukluk oldu. Sanki bir jöle denizinde yüzüyordum.Hedefi dibimde gibi net görüyordum.Derin bir nefes aldım. Bunların hepsi bir saniye veya daha kısa zamanda olmuştu.Gözlerimi kapattım.Herşeyi reflekslerime bıraktım.5 sn sonra gözlerimi açtığımda dişlerimi sımsıkı sıktığımı, inanılmaz kızgın bir ifadeyle hedefe baktığımı ve güldüğümü farkettim.Tiffany bana endişeli bir gözle bakıyordu.''Lee?''. Sesi beni kendime geitrdi.Artık normale dönmüştüm. Oda neydi öyle. Kapalı gözle sıkmıştım hedefe, büyük ihtimalle sınıftan atılacaktım.Hedefe baktım ve...Aman Allah'ım! Oda ne öyle be?!Bu nasıl olur?!

Lee beni şaşırtmaya devam ediyordu. Gözünü kapatım tüm şarjörü hedefe boşaltmıştı. İşin garibi kurşunların hepsi hedefin başına, kalbine isabet etmişti. Lee pek iyi görünmüyordu. Bunun için "Lee?" dedim. Lee seslendiğimi duyunca gözlerni açtı ve hedef tahtasına baktı. Kurşunların çoğunun isabet etmesi onu da şaşırtmıştı. Kendine gelince bana döndü ve baktı. "Ne oldu?" diye sordum. Lee bir silaha bir de hedefe baktı. Sonra tekrar bana döndü ve "Bilmiyorum." dedi. Yalan söylemediğini bildiğim için üzerinde durmamaya karar verdim. Ama Lee'nin kendine tamamen gelmesi için içeri gittim ve bir bardak su alıp Lee2nin yanına döndüm. Bardağı uzattım. Lee bardağı alıp bütün suyu içte. Sonra bana boş bardağı geri uzattı. Bardağı kenara koyduktan sonra "Devam edelim mi?" diye sordum. Lee olumlu cevap verince bir tuşa bastım. Hedef daha da uzaklaşmaya başladı.