Yeni okul servisimi beklemek üzere evde çıktım .
Kaçıncı okulum bu . 2. miydi ? 3.müydü ? Bu sene içinde .
Servisim geldi . Servise bindim . Acaba bu okulumdan diğerleri kadar tuhaf bir sebeple mi atılacaktım ? Diğer okulumdan matematik öğretmenim Bayan Beatles'in yüzüne yangın söndürme gazı sıktığım için olmuştu . Onu bir canavar olarak gördüğüme yemin edebilirim . Sivri dişleri ve tırnakları vardı . O panikle etrafımdaki ilk silahı aldım yani yangın söndürme tüpünü ve suratını püskürttüm sonrada tüpü kafasına geçirdim . Ve anında oradan kaçtım .Sonraları belki Bayan Beatles'i DEHB yüzünden canavar gibi görmüşümdür diye düşündüm . Ama hala o kanlı gözler ve bana açlıkla bakan sivri dişleri unutamıyordum . Ön koltuk üç kişilikti ve bir tarafında bir oğlan diğer tarafında gri gözleriyle sanki burda değilmiş gibi oturan sarı saçlı bir kız oturuyordu . İkisinin ortasına oturdum . Kendimi pozitif düşünmeye itiyordum . Ta ki yanımda oturan meraklı oğlan soru sorana kadar :
'' Selam ! Sen şu yeni kızsın . Değil mi ? Neden dönemin ortasında bu okula geldin ? Adın ne ? Adım George . ''
''Selam . Bende Emilie . Neden geldiğim seni ilgilendirmez . '' dedim . Bir ezik gibi görünmek istemiyordum .
''Tamam . Bu da Annabeth . ''dedi George .
''Ah , pardon dalmışım . Okula hoşgeldin . Bu okulda umarım matematik hocamızı yaralamazsın . Sen deli değilsin . Ben de deli değilim . DEHB 'n var değil mi ? Dikkat ette Bayan Beatles geri gelmesin . '' dedi Annabeth . Bu kız neler diyor! Bunları nereden biliyor ?
Tam ona sorular soracakken servis durdu . Okula gelmiştik .
Okulum güzel görünüyordu. Duvarları lila ve kirli beyaz rengine boyanmıştı .
Duyduklarıma göre Manhattan'ın en iyi okullarındanmış.
Ne farkeder ki ?
Annabeth denen kız tuhaf bir tipti .
Sanki hem zeki , hem güzel , hem havalı , aşırı bilgili bir tipi vardı . Ve gri gözleri insanı resmen deliyordu . Servisten sadece 1 metre uzaktaydıkki . George ''Eğilin ! !'' diye bağırdı . O tarafa bakıcında servisin havada taklalar atarak ben ve Annabeth' e doğru uçtuğunu gördüm. Servisin bize doğru uçmasından daha kötü olan bir şey daha vardı . Bu da Bayan Beatles'in bana doğru gelmesiydi . O an sanki beynime kan gitmiyordu . Annabeth ve George ' de matematik öğretmenime saldırıyordu . Annabeth'in elinde bir hançer vardı . George pantolonunun kemerini çözmeye başladı . Aslında bunlar kesinlikle DEHB'den diye düşünüyordum . ''Aaaaaaaaa! '' diye bağırarak canavara çıplak ellerimle saldırdım . Bayan Beatles tekrar canavar gibi görünüyordu . İri ve kanlı gözleri olan ve siprivri dişlerinden salgayalar akan bir canavar . Öğretmenimin sırtına atladım . Beni hemen sırtından attı . Dümdüz yerde yatıyordum , canavar üstüme doğru geldi . O sırada tek dileğim bir mucize olmasıydı .
Etrafıma son bir kez baktığımda George bayılmıştı . Georgeye baktığımda içimden sadece Oha! diyebildim . George'nin bacakları keçi gibiydi .
Annabeth ufak canavarlarla uğraşıyordu .
Canavar kocaman ellerindeki uzun tırnakları vücuduma batırıyordu ki birden bir şimşek çaktı ve
Bayan Beatles sarı bir toz bulutuna dönüştü . Geriye onu tuhaf kokusu ve korkum kaldı . Annabeth o sırada son küçük canavarı öldürdü . Ve yanıma doğru koşmaya başladı .
Bayılmadan önceki son sözüm 'George'de bayıldı . İlk onun yanına git .' oldu.
Uyandığımda aynı yerdeydim .
Kendimi daha iyi hissediyordum .
Annabeth bana bir şey yediriyordu . Bu keke benziyordu .
O şaşkınlıkla yiyeceği tükürdüm .Aslında kekin tadı hiçte kötü değildi . Annabeth boğulduğumu bana bir içeçek içirdi . Bu hayatımda içtiğim en tatlı içecekti .
''Bu da ne ? Daha doğrusu bunlar ne ? ''
''Bunlar ambrossia ve nektar . '' dedi Annabeth.
''Tanrıların yiyeceği . Yiyeni ölümsüz yapar . '' George'ydi bu.
''Hala saçmalıyorsunuz . SİZ KAÇIKSINIZ !
''Ben yanlış mı gördüm . Sen bir şimşek mi çarptırdın ? Sen bir Zeus çocuğumusun ? Acaba ... ''
Yaa . En güçlü tanrının çocuğu olmak ... Saçmalamayın . Beni biriyle karıştırıyorsunuz .
Annen ve baban öz mü ? dedi Annabeth sanki beni delirtmek istermişcesine .
O anda gözlerimden yaşlar damladı . Annabeth ' in tişötünün yakasından tuttum .
O anda çığlığı bastı . ''Beni çaptın ! . Bir Zeus kızı !''
''Sakın bir daha anne ve babamdan bahsetme ! Onlar bir trafik kazasında öldüler . '' dedim gözlerimi ona dikerek . Sanki daha cesur hissediyordum .
Annabeth'in delici gözlerinden korkmuyordum . Ama onu incittiğim için üzüldüm . Ve yakasını bıraktım .
Annabeth 30 sn içinde toplandı ve telefonunu cebinden çıkarttı . Telefon kapalıydı .
Ona uzun uzun baktı ve tekrar cebine attı .
Taksi durağına gittik . Bir taksi geldi ama şöför bizi beğenmemiş gibiydi .
Ama sonra ''Tamam . Hadi geçin .''
Ücreti ödemiyeceğiz gibi bize bakıyordu . Ama Annebeth çantasından bir para destesi çıkardı ve adama uzattı .
''Long Island' a '' dedi .
Yol boyunca kimse konuşmadı .
Belki yorgunluktandır belkide daha deminki tartışmadan.
Taksiden indik . Ve kampa girdik .
Yeni hayatımın oldukça tuhaf olacağı açıkça ortadaydı ...