New York pislik dolu sokakları, ailem denilenlerin aldığı lüks kıyafetlerle bu sokaklardayım çamura bata çıkan ayaklarım umurumda değil sanırım tüylerinin çamurlanmasından Baron'unda umurunda değil.Sinirle New York'un pis çetelerinin fink attığı sokaklardayım.Baron yorulmuştu uyumak istiyordu çaresizce "Hav!"dedi.Hemen yanı başımda ki kaldırıma oturdum "Kahretsin!"diye bağırdım.Hemen lüks villamızın yanındaydım dışarı büyük bir heyecanla Katty çıktı "Bay Eirini, bizde sizi arıyorduk Bay Town ve Bayan Town polise haber verdiler hemen içeri gelin."dedi.Baron denilenleri anlamış gibi mutlulukla "Hav!"dedi.Baron için içeri girdim hemen merdivenin eşiğinde Bay ve Bayan Town vardı.Bayan Town bildiğimiz züppe dedikoducu zengin bir kadın üstüne kürkünü ve açık mor elbiseyle karşımda duruyordu.Bay Town ise ciddi ve resmi bir senato üyesiydi.Bayan Town her zaman ki şımarık sesiyle "Ovv bu halinde ne Eirini direk banyoya geç yoksa parkeleri mahvedeksin."dedi.Bu kadındna nefret ediyordum içeri sinirle adım attım Baron'a baktığımda Katty onu almış banyoya götürüyordu.Bay Town ciddi şekilde "Eirini senle konuşmamız lazım."dedi.Baş parmağım dışında dört parmağımı birleştirdim ve ağız hareketi yaparak "Bla, Bla."dedim.Bay Town iyice sinirlenmişti "Eirini buraya gel ve ukalalığı bırak."dedi.Bende sinirlenmiştim sinirle "Benle ne konuşacaksın biz senin gerçek aileniz seni çok seviyoruz felan filan."dedim.Ardından bağırarak sözüme bağırarak devam ettim "Artık bunlara inanmıyorum Mike ben büyüdüm anla yetimhaneden tonlarca hile ve parayla aldığınız bebek Eirini değilim ben!"diye bağırdım.Biraz sessizlik oldu sessizliği Bayan Town şımarık sesiyle bozdu "Aaa saat geç olmuş Eirini hemen banyo yap ve uyu yarın sabah yüzme kursuna gideceksin."dedi.Bu sefer sesim daha gür çıkmıştı "Bana sadece kim olduğumu söyleyin sonra buradan kaçıp gideceğim"deidm.Ardından kupkuru vücudu koyu mavi pamuk kıyafetiyle odadan Baron çıktı yeni parkelerimize zevkle basarken salonun ortasında kırk basamaklı merdivende elimi kırmızı pırlanta korkulukla tutup bağırırken beni görünce şaşırmıştı.Koşarak benim yanıma çıktı.Bay Town hızlı adımlarla yanım yaklaşıyordu ve bağırarak aynı yalanları söyledi "Eirini biz senin gerçek anne babanız."dedi.koşarak merdivenlerden çıkmaya başladım ikinci kata varınca aşağı baktım, Bay Town yolu yarılamıştı Bayan Town ise bıraktığım lekelere hayalet gibi baktı ve her zaman havada tutuğu elini bir hizmetçilerin bulundu yere birde merdivene salladı.Ardından hizmetliler temizlemeye koyuldu ben ve Baron odama geçtik ardından hemen kapının iki yanında duran Hestia ve Zeus heykellerinden Hestia heykelinin üzerinde ki odanın anahtarını aldım ve kapıyı iki kere kilitledim Bay Town kapıyı yumruklamaya başladı sesleri geliyordu "Eirini aç şunu!"Odam gereksiz kocaman bir odaydı ortalama bir apartman dairesi kadar büyüktü.Hemen yatağımın başına geçtim ve dirseklerimi yastığa kafamı da avucumun içine koydum.Ardından hızla ayağa kalktım Bay Town kapıyı kırmaya çalışıyordu hemen Baron'a gel anlamında işaret yaptım ve pencerin eşğine oturdum Baron'a "Hazır."diye fısıldadım ve pencerimin iki metre altında ki ağaca zıpladım.Daldaydık hemen yaprakların altında gizlendik birden "Trakk!"diye ses geldi Bay Town kapıyı açmıştı.Birden Bay Town'un endişe ve sinir karışımı sesi duyuldu "Eirini bu bir şaka değil."onu duymazdan geliyordum hızla aşağı atladık ve bahçenin kapısına koşmaya başladık.Bu kapı antik görünümlü siyah boyalı bir kapıydı kapının yanında da bekçi kulübesi vardı.Bekçi kulübesinde ki Bob "Hey nereye Eirini?"dedi.Sorusunu duymazdan geldim.Koşarak dışarı çıktım saatime baktığımda saat "23.24."Nereye gittiğimi bilmeden koşuyordum gine o pis sokaklardaydım etrafta uzun paltoları ve bereleriyle pis çetelerin üyeleri vardı kimisi delikli gri silindir bir bidonun içinde ateş yakmış parmaksız eldivenleriyle ellerini ısıtıyordu.Kimisi çok yakınlaşıyor ve paltolarının arasından birbiriyle o salak şeyin ticaretini yapıyordu.Bazıları çöp bidonlarının yanında 19 yaşlarında ki kot pantolon ve t-shirtli çocuğun yakasından tutmuş o soğuk buz gibi mermerlere kaldırmış haraç kesiyorlardı.Ambulans ve polis arabası sirenleri kornalar çığlıklar feryatlar yani bildiğiniz New York işte.
Artık gücüm tükenmişti ve muhtemelen tüm Amerika'da aranıyordum yarın gazetelerin manşetlerinde büyük bir ihtimalle benim fotoğrafım ve "Senato üyesi Mike Town'un oğlu Eirini evden kaçtı!" yazacaktı.Ne yapacağımı bilmiyordum tek çarem gezgin sokak çetelerinden birine takılmaktı.Baron beni takip etmemi istemişti yolda giderken bir şey dikkatimi çekti kayıp ilanlarım!Mike hiç beklememişti.Baron durunca olduğumuz yer bir arsanın ortasıydı altın rengi selvi ağaçları ve arada bir kırmızı tam yuvarlak meyvelerle doluydu.Sanki ağaçlar ışık saçıyor gibi ağaçların minicik yaprakların arasından altın renkli bir ışık süzülüyordu.İçerisi bir sürü köpekler doluydu.Tahta ise altın süzme saçlarını göğüsünün üstüne bırakmış hafif sarımsı dizinin on santim aşağısında olan yarım kollu bir elbise giymişti.Kadın çok güzeldi geçrekten bir şeyler mırıldanıyordu köpeklere, köpekler ise anlamış gibi başını sallıyordu.Daha önce başını onaylarcasına sallayan bir köpek görmemiştim.Sonra kadın bana döndü ipince bir sesle "Merhaba Eirini."dedi.Resmen kadına aşık olmuştum.Kadına cevap vermeye yeltendim "A-Adımı nereden biliyorsunuz?"dedim.Kadın güldü ardından köpekler bana döndü ve kadın sözüne devam etti "Ben Hekate yol gösterici tanrı şimdi sana Melez Kampının yolunu göstereceğim."dedi.Ardından Baron güzel bir kadın oldu ve gine ince bir sesle "Ben Hekate büyücüsüyüm her şeyi öğreneceksin yeniden bir hayata başlıyorsun."dedi.Tam soru soracaktım sarı ışık süzmesi olup beni içine aldı.Tekrar görmeye başladığımda turuncu t-shirtli 100-150 çocuğun ortasındaydım...